BÖLÜM 14 | CEPHE
GÜNÜMÜZ - Jennie'den
"Gerek yok." dedim hızlı bir şekilde. "Ben hallederim."
Gözlerinde gördüğüm küçük umut parçası da silinmişti bu cümlemden sonra. Yanlış mı yapmıştım? İzin mi vermeliydim? Bu... Muhtemelen ona iyi gelirdi. Ama beni durduran şey de tam olarak buydu. O, iyi olmak istiyor muydu bilmiyordum.
Lisa bir şey demedi. Sadece bir süre baktı yüzüme. Ama ben bu süreyi uzatmadım, ayrıldım yanından.
Birkaç adım ileride Rosé'yi buldum. Jisoo'nun yanından eksik etmediği herhangi bir dava dosyası üzerinde çalışıyorlardı. Beni fark ettiklerinde yüzlerinde bir şaşkınlık gördüm.
"Noldu?" diye telaşla ayağa kalktı Chaeyoung. "Yüzün kireç gibi."
"Bir şey yok." dedim hızlıca. Bu sırada Jisoo da muhtemelen arkamda, bıraktığım pozisyonda kalan Lisa'ya baktı.
Bana dönüp "İyi misin?" diye sordu, hızlıca başımı salladım ve Dy'i Rosé'nin kucağına doğru uzattım.
Daha sonra Jisoo, Lisa'nın yanına gitmek için ayaklandı.
"Chaeyoung, birkaç dakika bekler misin beni? Lex'le konuşup geliyorum." dedim ve cevabını beklemeden içeri doğru yürüdüm. Muhtemelen şaşkın bir bakışla arkamdan bakıyordu.
Lex'e birazdan çıkacağımı, acil bir durum olursa aramasını ve bir şeye ihtiyacı olup olmadığını sorup geri döndüm.
"Hadi çıkalım." dedim Rosé'ye. Planlarını bozmuş gibi görünüyordum ama şu an yapacağım daha iyi bir şey yoktu. Yani, öfkeliydim ve bu onlara böyle yansımıştı.
"Ne oluyor?" diye sordu Rosé arkamdan koşa koşa gelirken.
Ona doğru döndüm "Bana geliyorsun, di mi?" diye sordum.
İki elini havaya kaldırdı. "Tatlım, anahtarları içerde unuttuk ya. Çilingir bile çağırmadık daha." dedi.
Buna da öfkelendim. Hrrlamak gelmişti içimden. Rosé koluma girdi. "Yani, sen bana geliyorsun tatlım." deyip çekiştirdi beni dışarı doğru.
...
Arabaya binmeden önce Dy'i, Rosé'nin onun için aldığı çocuk koltuğuna oturttum. Uykusu açılmıştı ama hâlâ kendinde sayılmazdı.
"Uyumaya devam et, tatlım." diyerek yanaklarını hafifçe öptüm. Kafa sallayıp olabileceği en rahat pozisyona aldı kendisini.
Ben ön tarafa, Rosé şoför koltuğuna geçti. Bir süre Dy'in uykuya dalmasına izin verdi ve soru sormadı. Ama ben burnumdan soluyordum ve her seferinde onun "Eve gidince ne olduğunu bana anlatacaksın!" bakışlarına maruz kalıyordum.
Çok geçmeden Rosé'nin evine geldik. Derin bir nefes verip kapıyı açtım ve Dy'i almak için arka kapıya uzandım. Uyandırmadan yavaşça kucağıma aldım onu, Rosé de arkamızdan kapıyı kapattı.
Önde Rosé, arkasında kucağımda Dy ve ben eve girdik. Dyanne'i uyandırmamak için ikimiz de olabildiğince sakin bir şekilde ilerliyorduk. Rosé biz buradayken kaldığımız odanın kapısını açarak geçmeme izin verdi. Dyanne'i rahatsız etmeyecek şekilde tutarken ona gülümsedim.
İlerleyerek onu yatağa yatırdım. Tişörtünü olmasa da, gece rahatsız olmasın diye pantolonunu çıkardım. Üzerine yorganı örttükten sonra yanağına bir öpücük bıraktım. Rosé çoktan odadan çıkmış, alt kata inmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
23 | jenlisa
Fanfichakim "gereği düşünüldü" deyip tokmağını vurduğu anda salonda tüm sesler kesilmişti. sırasıyla kararını açıkladığında lisa'nın derin bir nefes verdiğini duydum. o salonda, o anda duyduğum tek şey buydu. bu kadar mı bıkmıştı benden? kurtulmak bu kad...