Gördüğüm kanlı bıçak ile hızla geri çekildim, nerden veya kimden geldiğini bilmediğim bıçak ile korkudan gözlerim dolmuştu. Hızla ayağa kalkıp geriye çekildim, Engin mi yapmıştı, kimdi bu?
Gelen bildirim sesi ile hızla telefonu elime aldım, bilinmeyen numara ile kaşlarımı çattım.
- Üzülme cennet çiçeği, herşeye rağmen tebessüm et. Şimdiden olacaklar için özür dilerim...
Korku ile hızla kutuyu alarak dışarı çıktım, mahallenin köşesindeki çöp konteynerına atarak takılan adımlarım ile eve geçtim.
Nefes nefese hızla üzerimi değişip yatağa uzandım, saatlerce düşünmenin ardından uykuya dalmıştım.
•
Üstümdeki beyaz elbiseyi düzelterek aynaya baktım, dün gece bir türlü aklımdan çıkmaz iken güneş yeni yeni doğuyor du. Abartısız bir makyaj yaparak fazla uzun olmayan topuklu ayakkabımı giyerek çantamı alarak dışarı çıktım. Barlas gitmeden önce görmek istediğim için önceden çağırdığım taksiye binerek evinin adresini verdim, ilk defa evine gidecek olma gerçeği beni geriyor du.
Gözlerim yola dalmışken geldiğimizi şoförün sesi ile anladım, ücreti ödeyerek indim taksiden. Yavaşça apartmana giriş yaparken, son katın düğmesine bastım 17. Katta durması ile yavaş adımlar ile sekiz nolu kapıya vurup kısa bir süre bekledim.
Kapıyı açan Barlas'la tebessüm ettim, sabahın bu saatinde beni beklemediği o kadar çok belliydi ki donmuş bir şekilde bana bakıyordu.
" Sevgilim? Erkencisin." Başımı sallayarak içeri adımladım.
" Sen bana gideceğini o kadar erken söylemene rağmen vakit geçirmeye vaktim olmadığı için geldim sevgilim."Yaptığım imaya gülerek oturduğum koltuğun başlığına oturdu.
" Gerçekten kafam yerinde olmadığı için unuttum. Özür dilerim sevgilim, herşey için özür dilerim." Konuyu bu kadar kafaya takmış olması kaşlarımı çatmama neden oldu. Neden benden sürekli özür diliyordu bu adam?Kaçmak ister gibi ayağa kalkıp kendini işaret etti. " Üzerime çeki düzen verip hemen geliyorum, sende istediğin gibi takıl canım." Başımı sallayarak gidişini izledim, yavaşça ayağa kalkıp kitaplar ile süslediği duvarına baktım. Ellerim kitapların arasında gezerken sefiller romanına takılı kaldım, ah biri bile mutlu olmaz mıydı şu kitapta?
Kitabı yerine bırakarak mutfağa geçip su içtim, yemek masasının üzerinde bulunan fotoğrafa bakmak için daha fazla yaklaştım. Bir adam ve güzel bir kadının arasında mavi tahtadan arabası ile üzgün duran çocuğa kaydı gözlerim, boynuna katılan kırmızı beyaz benekleri ile tulumunun içinde çok tatlıydı, bir o kadar da üzgün.
Kadın ise ağlaması yeni biten biri gibi kameraya bakarken adam çatık kaşları ile bir eli oğlanın omuzuna baskı kurmuştu.
" Tek aile fotoğrafımız o! Babamın bana bir piçmişim gibi davranıp annem ile kavga ettiği günün ikindi vaktinde çekildi. O da annemin bir gece bu çocuğa acı, sevgini göstermediğin gibi acı ekliyorsun, arkadaşları ailesi ile fotoğraflarını gösterdikleri her gün ağlıyor. Diyerek zorlaması üzerine çekildi, ama o günü de zehir etmişti biricik babam."
Hani insan kırıldığı bir anda gülmeye çalışır ya herşey normalmiş gibi göstermek isterken, Hah işte öyle bir kırgın ve yorgun bir gülücüktü bu.
Dolan gözlerim ile yanına gittim ve başımı göğsüne gömdüm, onun içindeki yaralı çocuğu iyileştirmek istiyordum. O mutluluğu hak ediyordu." Sana söz sevgilim, biz seninle ölene kadar mutlu yaşayacağız."
Başımın üzerine kattığı başı ile kokusunu çektim içime.
![](https://img.wattpad.com/cover/331539751-288-k277200.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENEKLİ
General FictionGeçirdikleri kaza ile hayatı değişen Lena'nın hayattan ümidini kestiği anda hayatta olduğunu öğrendiği kardeşi ile başlar herşey. Aşk, zorluk ve mücadelenin olduğu bir hayata yelken açar... • Okurların birbirlerine karşı Hakaret, küfür vb tarzında...