Dürüstlük korkakların değil, cesurların gösterebileceği bir meziyettir.
"Evet baba eserim layık olduğu değeri fazlasıyla gördü."
"O vakit satılmış olmalı."
"Hı hı"
"Neyin var kızım sesin iyi gelmiyor?"
"Bir şeyim yok baba sadece çok yoruldum. Dinlenmek istiyorum."
"Mutlu olmalısın kızım istediklerin tek tek gerçekleşiyor."
"Mutluyum baba." diyen Melisa elinde tuttuğu Osman'ın bir milyon tutarında imzaladığı çekiyle notuna bakarken mutlu olmaktan uzaktı. Ağlamamak için yutkunmaya çalıştı. Babasına durumunu belli etmemek için her şeyden memnun bir tablo çizmeliydi. Yapmış olduğu yanlış davranışlar yüzünden onlarında boş yere üzülmesini hiç istemezdi. Sesinin daha iyi çıkmasını sağlamak için boğazını temizledi. Hıçkırıklarını geri göndermek için başucunda duran komidinden su bardağını alıp biraz yudumladı. Suyun vermiş olduğu serinlikle rahatlayarak, telefonun diğer ucundaki babasına cevap verdi.
"Evet baba bir milyona satıldı ama biliyorsun müzayedenin amacı kimsesiz çocuklara bağış içindi. Bu yüzden ödemeyi ben almadım."
"Bu yüzden mi üzüldün?" Babasının söylediğine karşı telefonu kulağından uzaklaştırıp derin bir nefes aldı. Herkese ayrı ayrı derdini anlatmak zorunda kaldığı için bunalmaya başlamıştı. Bıkkınlık içinde derinden of çeken Melisa, babasını ikna etmek için bahanelerini sıralamak amacıyla telefonu kulağına yerleştirdi.
"Böyle hayırlı bir amaca hizmet etmekten dolayı onur duyarım baba. Benim için endişelenmeyin sadece yorgun ve uykusuzum. Biraz dinlenirsem kendime gelmiş olurum." dedi.
"Tamam kızım sen dinlen. Daha sonra konuşuruz."
"Tamam baba anneme, nineme selamlarımı söyle. Hepinizi kocaman öptüm."
Elindeki ahizeyi bir müddet boşlukta tuttuktan sonra telefon kütüğüne yerleştiren Melisa, avucunda buruşturmuş olduğu Osman'ın notuna tekrar göz gezdirdi. Dün gece ki çekişmeli satıştan sonra imzaladığı çeki bilhassa kendi elleri ile teslim etmek için Melisa'nın masasına gittiğinde bu kısa notu da tebrik amaçlı tokalaşırken avuçlarına bırakmıştı.
Yarın sabah her zaman ki yerde seni bekliyor olacağım.
Tahmin ettiği gibi Osman aralarındaki arkadaşlığı sadece çayırlıkla sınırlı tutmak istemiş, kendini tamamen tanıtmamıştı. Ne bu denli zengin olacağı aklına gelmişti, ne de nişanlı olabileceği. Onun için bir anlam ifade etmediğini şimdi daha iyi idrak ediyordu. Ne yani bu kadar kısa zamanda onu gerçekten tanıyabileceğini mi sanmıştı? Aralarında yaşanmış şeyler ılık bir meltem gibi, gönlünü okşayarak geçip gitmişti. Fazla bir anlam yüklemek akıllı bir bakış acısı olmayacaktı. Çok da bir şey beklemiyordu aslında. Sadece Osman tarafından kandırılmış olmak fena halde incitmişti onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ander İkbalim
RomantikKolunu ufuk çizgisine doğru kaldırdı. Elini açtı, nazlı kar tanesinin avucunda erimesine izin verdi. Burnu üşümekten kızarmış, gözleri de yaşarmıştı. Onu bir daha görememekten korkuyor, yarım kalan portresini bitiremediği için üzülüyordu. Poz vermek...