Öylece dikilmeyeceksin değil mi?" diyen Osman'ın sözüyle gerçekliğe dönünce, onun gözleri ve eliyle sandalyeyi işaret ettiğini gördü. Boş çuval gibi kendini gösterilen yere bıraktı. Sonra Osman'a hışımla dönerek; "Aileni oyunlarına alet ettiğine inanamıyorum." diye söylendi.
Omuzlarını silkeleyerek rahat bir tavırla; "Neden böyle bir şeye gerek duyayım ki?" diye karşılık verince Osman, çatalını sertçe masaya bırakan genç kız;
"Derhal, şimdi gitmek istiyorum." diye sert bir ifadeyle isteğini dile getirdi. Melisa'nın hırçın tabiatıyla ilk defa yüzleşen Osman; "Masum kedimizin tırnakları mı varmış?" diye aynı lakayt tavrını devam ettirerek sorularını soruyordu.
"Beni ciddiye almamaya devam edersen sana başka yanlarımı da zevkle gösterebilirim." diye gözlerini dikerek çemkirdi Osman'a.
"Bende görmek için sabırsızlanıyorum." diye sesini kısarak karşılık verdi. Bilinçli bir şekilde kızı tahrik ediyordu. Madem sataşmak istiyordu bunu ona verecekti.
"Siz erkekler hep aynısınız. Ret edilince çirkinleşir, gücünüzle susturmak istersiniz. Lakin şunu bil ki, sana nasıl izlenim verdim bilmiyorum ama kişiliğimi kimseye ezdirecek değilim. Bu sebeple şimdi gitmek istiyorum. Yoksa başımın çaresine de bakabilirim." diyerek kalkacağı zaman, Osman'ın kolundan tutmasıyla sandalyeye tekrar dönmüş oldu.
"Saçmalıyorsun. Derdim seni geri kazanmak için diyalog kurabilmek ama sen bunu kafanda kurmuş olduğun varsayımlar yüzünden geri çeviriyorsun. Tamam madem ki beni bir defaya mahsus dinlemek ve anlamak istemiyorsun o zaman kahvaltını bitirmeni istiyorum. Sonra ne istersen yerine getirilecektir."
"İstemiyorum iştahım kaçtı. Ama sen istiyorsan devam edebilirsin." diyen Melisa çocuk gibi omuzlarını silkeleyerek yüzünü buruşturdu.
Alnını çaresizliğinden dolayı sıvazlayan Osman, ilk defa ne yapacağını bilemez bir duruma geldi. Bütün bildiği ikna yollarını deniyordu ama aldığı cevaplar yanıtsızdı. Kaybetmeyi bilmiyor değildi sadece böylece bitsin istemiyordu. Derin bir nefes alarak son şansını denedi.
"Rica edersem tabağını bitirir misin? Lütfen seni böyle yarı aç bir şekilde evimden gönderemem." diye yalvardı hırçın genç kıza.
"Önemli değil benim için. Bu kadar dert etme bence. Sadece yarım kalan yemeğim olmayacak. Ama bu kadar yalvardığın için son kez istediğini yapacağım."
Çatalı bıçağı eline alıp, tabakta ki yemekleri hiç ara vermeden yemeğe başladı. Peş peşe tıkanınca, ağzında ki lokmaları yutmakta zorlandı. Boğulur gibi halini dikkatli izleyen Osman, başını olumsuz bir şekilde salladı ve genç kıza taze portakal suyu uzatarak; "Al iç şunu." dedi iç çekerek.
Gerçekten tıkanmıştı bu sebeple bardağa hayır diyemeyerek tek nefeste meyve suyunu içti. Zor da olsa hepsini yutabilen Melisa; "Tamam tabağımı silip süpürdüğüme göre gidebilir miyiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ander İkbalim
RomanceKolunu ufuk çizgisine doğru kaldırdı. Elini açtı, nazlı kar tanesinin avucunda erimesine izin verdi. Burnu üşümekten kızarmış, gözleri de yaşarmıştı. Onu bir daha görememekten korkuyor, yarım kalan portresini bitiremediği için üzülüyordu. Poz vermek...