Osman'ın nefesini ensesinde hisseden kız birden sıçrayarak ona döndü ve; "Ne yapıyorsunuz? Ödümü kopardınız." diye hayretle sordu. Kızın tiz çığlığı ile tehlikeyi sezen İsabel, sahibini korumak için adama doğru yönelerek kişnedi. Atının kızgın boğa gibi çıkışından dolayı adam için endişe ederek, aceleyle yularından tuttu. Başını okşayıp "İsabel sakin ol kızım. Bana kimse zarar vermiyor." Kızın küçük bir buyruğuyla sakinlesen at ile sahibi arasında ki bağı inanılmaz bir şekilde izleyen Osman bundan duygulandı, kıza karşı içinden saygı duymaya başladı. Ama atın ismini hatırlayınca gülmeden edemedi. Ve atın yanına yaklaşıp burnunu okşayarak hayvanla anlaşmaya çalışırken yanı başındaki kadına dönerek "İsabel gerçekten çok ilginç!" dedi dudaklarını gülmemek için bastırırken
"Nesi ilginç?" Bir kere ismini renginden alıyor." Diye bilmiş bir ifadeyle konuştu genç kız
Osman atın sarıya yakın rengine özellikle mısır püskülü yelesine ve kuyruğuna bakınca ender bir ırka mensup olduğu gördü .Renginin isabel ton da olduğunu o an idrak ettiğinde kıza doğru muzırca mırıldandı "Peki senin ismin nereden geliyor?"
"Bilmem siz bulun." dedi genç kız.
"Zekamla dalga geçiyorsunuz." Diyen Osman bu denli isim yoğunluğundan dolayı isabet ettirmek herhalde yüzde bir ihtimal bile değildir diye düşündü.
"Ne haddime!" dedi kız Osman'ı alaya alarak. Atına binmek için eyere tutunarak, bir ayağını üzengiye atmış, diğer ayağını da kaldırınca kendini yerde bulunca başının tepesinde yankılanan kahkaha sesine öfke duyarak düştüğü yerden kalktı. Huysuz bir şekilde "Gülme." Diyerek Osman'ı azarladı.
"Elimde değil." diyen Osman hala kahkaha artçıları yaşıyordu. Gözleri bile yaşarmıştı. Bu masum şaşkın kıza yardım etmeliydi ama bir yanı da kim olduğunu öğrenmeden gitmesine izin verme diyordu. "Eğer kim olduğunuzu söylerseniz ata binmenize yardımcı olurum." diyerek şansını denmeye karar verdi.
Hoş bir adam olabilir diye merakını giderecek değildi. Henüz onun için hâlâ yabancıydı. "Yardımınıza gerek yok geldiğim yere yürüyerek de gidebilirim." deyince adam "Yapma." dedi. "Geldiğiniz yeri az buçuk tahmin edebiliyorum. Arkanların çiftliğinden geliyorsunuz çünkü bu yol sadece o tarafa çıkar. Sınır komşularımı iyi tanıyorum. Yani bana cevap vermeseniz de kimliğinizi öğrenebilirim. Ama sizden öğrensem sizin için daha iyi olmaz mı?" diyerek korkutmuştu kızı. Biraz tehdit ediyor gibi olmuştu ama başka yol da bırakmamıştı kendisine. Kadının pes etmiş boynu bükük halini gördüğünde nedense ona karşı korumacı tarafı nüksetmişti. Daha fazla uzatmadan kıza doğru eğilerek "Şimdi bana kim olduğunuzu söyleyeceksiniz değil mi?" diye şefkatle sordu
"Beni burada gördüğünüzü kimseye söylemeyin, lütfen."
"Sorularıma cevap verirseniz." dedi Osman taviz vermeyen ifadeyle
"İnançlarınız hileye başvurmanızı önleyememiş." dedi kız dişlerinin arasından gözlerinde ise adamı aşağılayan bir bakış vardı.
Osman vurdumduymaz bir tavırla hakareti görmezden gelerek omuzlarını silkeleyip genç kızın kimliğini öğrenmeye odakladı kendini "İsminiz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ander İkbalim
Storie d'amoreKolunu ufuk çizgisine doğru kaldırdı. Elini açtı, nazlı kar tanesinin avucunda erimesine izin verdi. Burnu üşümekten kızarmış, gözleri de yaşarmıştı. Onu bir daha görememekten korkuyor, yarım kalan portresini bitiremediği için üzülüyordu. Poz vermek...