Kulağımı dolduran arapça konuşma sesleriyle yavaşça araladım gözümü. Burnuma dolan pas ve rutubet kokusuna bir de kapıdaki adamların ter kokusu eklendikçe kusacak gibi oluyordum.
Kapı tarafından esen havanın sıcak olması yetmezmiş gibi içeriye ter kokusunu da dolduruyordu.
Yaklaşık üç gündür buradaydım ve hiçbir şey yememiş olmamın da etkisiyle şuracıkta ölsem şükredebilirdim.
Kapının gürültüyle açılmasıyla hızlıca üstümü başımı düzeltmeye çalıştım. İçeri giren adam her kimse bakışları hiç hoşuma gitmemişti.
"تناول طعامك!"
(Yemeğini ye!)Elindeki tepsiyi önüme bırakırken arapça bir şeyler söyleyip kafasıyla tepsiyi işaret etti.
Söylediğinden zerre bir şey anlamasam da yemek yememi istediğini tahmin edebiliyordum.
Üstünde oturduğum kilim demeye bin şahit gereken kilimin önündeki tepsiye baktım. Kuru ekmek, bir bardak su ve üstünde sinekler uçuşan tuhaf bir yemek..
Üç gündür aç olsam da kimse kusura bakmasın ama bu üstünde sinekler uçuşan tuhaf yemeği yemeyecektim.
Pis bakışlı adam birkaç saniye daha durduktan sonra kapıyı çarpıp çıktı. Bu adamların eline nereden düştüm diye isyan etmekten zor alıyordum kendimi.
Irak sınırına tek başıma gelmem zaten başlı başına hatayken bir de bu hangi örgütten olduğu belli olmayan adamların eline düşmüştüm.
Aslında üç gün öncesine kadar her şey tam planladığım gibi gidiyordu. Ta ki adamlar içlerine sızan bir yabancı olduğumu anlayıp yaka paça beni bu iğrenç hücreye tıkana kadar.
Tek umudumsa halâ Türkiye' de olmaktı. Yani umarım öyleydi..
•3 GÜN ÖNCE•
Yüzümdeki peçeyi kontrol edip çıktım lavabodan. Temizlik görevlisi kılığında girdiğim bu binada aynı dilde konuşabildiğim tek insan bile olmaması beni fazlasıyla tedirgin etse de alışmıştım.
1 aydır buradaydım ve herkes beni dilsiz ve dul bir kadın olarak biliyordu. Dilsiz sandıkları içinde kimse konuşmaya çalışmıyordu benimle. Dul zannetmeleri de zaten genç olmamın önüne geçiyor ve iğrenç düşünceli insanları benden uzak tutup bilmem kimin bilmem kaçıncı karısı olmamı engelliyordu.
Beş yıl öncesine kadar birisi bana gelip Irak sınırında bir örgüt binasına sızıp böyle işlere bulaşacağımı söylese o kişinin delirmiş olduğunu düşünür ve yanından ayrılırdım. Ama ne yazık ki bugün tam da bu durumdaydım.
5 yıl önce kayıtlara göre kaza ama bana göre cinayet olan ailemin ölümünü kendi başıma araştırmak zorunda kalmıştım. Kayıtlara kaza olarak geçtiği için dava dosyasını kapatmışlardı ama ben cinayet olduğuna emindim ve kanıtlayacaktım. Tabi bunu tek başıma yapamayacağım için birazda yanlış kişilere bulaşmıştım.
Irak sınırındaki bu örgüt binasında işe girebilmek için Türk olmamam gerekiyordu ve bunun için bana yeni bir kimlik ve geçmiş lazımdı. Bunları da maalesef hiç istemesemde sahte kimlikçilere bulaşarak halletmiştim.
Bana şu anki arap kimliğimi çıkartan adam kendisinden neden böyle bir şey istediğimi sorup durmuştu. Bu adamlar hem polisin arkasından iş çeviriyor hem de yeri gelince kendi paçalarını kurtarmak için müşterilerini polise ifşalıyordu. O yüzden adama elimden geldiğince bilgi vermemeye çalışmıştım ama Umurlu Sınır Kapısına çok yakın bir konumda bulunan örgüt binasındaki bu işi de bana o ayarlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHRAS (TAMAMLANDI)
ActionKoruyucu, muhafız demek 'ahras'. Kaybetmemek için korumak gerekir tabi, belki bir vatanı, belki sevdiğini, belki bir kalpteki yerini... "Çünkü hep korumak istedim seni. Nefes alabilmek için, sensiz ne yapacağımı düşünemediğim için, gözlerine bakmad...