11.

840 60 24
                                    

bilmengerekenler: Sana yanlış insanların yanındasın demiştim ama şimdilik yeni işin hayırlı olsun :)

Zihnim sürekli aynı kelimeleri tekrarlayıp dururken hızla başımı kaldırıp etrafa baktım. Kimse yoktu. Nasıl olabilirdi!? Bunu nasıl bilebilirdi! Daha sözleşmeyi yeni imzalamıştım ve buraya gelirken bundan benim bile haberim yoktu. Bu kişi bunu nasıl bilebiliyordu. Beynim durmuştu ve bir çözüm bulamıyordum.

Asım abiyle olan konuşmamdan sonra ona güvenmeye karar vermiştim ve açıkçası artık bu mesajları yazan kişi ne biliyorsa bilsin bana güven vermiyordu.

Mesajı bildirim panelinden okuduğum için açmayıp ekranı kilitledim. Yavaş yavaş asansöre yürürken etrafı kolaçan etmeye devam ediyordum. Göreceğim ilk kişiyi suçlu ilan edecektim ama işin saçma yanı odada bizden başka kimse olmamasıydı. Belki de kapıyı dinlemişlerdi. Ya da içeride dinleme cihazı vardı.

Yok canım daha neler! Adam koskoca şirketin kurucusuydu ve burası bir askeri şirketti. Asım abinin odadına ses dinleme cihazı yerleştirmiş olabilme ihtimalleri çok düşüktü ama ya gerçekten yerleştirdilerse? İşte o zaman bu mesajları onlardan saklıyor olmam büyük bir hata olacaktı. Zihnimdeki karmaşayı savuşturmak için oflayarak asansörün düğmesine bastım.

Bu kat idari kat olduğu için yöneticiler ve üst düzey yetkililerin odalarıyla doluydu. O yüzden kimsecikler de yoktu. Yani o mesajı bana gönderen kişi olabilecek bir insan evladı bile yoktu burada.

Boş asansör kapılarının açılmasıyla içeriye adımladım. Tam kapılar kapanacakken demir kapıların arasından gözüken elle tekrar açıldı kapılar.

Dün tanıştığım ve pek de sevdiğimi söyleyemeyeceğim Ceren tam karşımda duruyordu.

"Aa Gökçe, merhaba."

"Merhaba."

Zoraki bir tebessümle karşılık verip zemin katın düğmesine bastım. Ceren hiç de doğal olmayan bir gülümsemeyle beni izlerken benimle sohbet etmek ister gibi bir hali vardı.

"Nasılsın?"

"İyiyim çok şükür Ceren. Sen nasılsın?"

"Bende iyiyim. Öyle bir işim vardı da hazır Mirkan'da buradayken karargahtan izin alıp geldim halledeyim diye. Sağ olsun bayağı yakın arkadaş olduğumuz için yardımcı oluyor. "

Ay canım benim ne iyi ettin Allah Allah ya! 'Mirkan buradayken' nasıl bir iş halletme gerekçesiydi anlamamıştım ama bunu bilerek söylediğini anlayabiliyordum.

20. kattan zemin kata inme yolcuğumuz zar zor yarılanmıştı ve ben bu kızdan uzaklaşmak istiyordum artık. Beni fazlasıyla geriyordu.

"Halletmişsindir inşallah işini."

"Hallettim de Mirkan'ı bulamadım. Sen görmüşsündür illaki eşin sonuçta?"

Dalga geçer bir ses tonuyla konuşması sırf şu kıza inat olsun diye kocam da kocam diye ortalıkta dolaşmama sebep olacaktı az daha.

"Sabah görmüştüm ama şu an nerede bilmiyorum."

"Hmm. Sahi sizin şu evlilik işi biraz farklı diyordun?"

Diyordum demesine de o zamanlar senin bu kadar gıcık olduğunu bilmiyordum.

"Ha o mu Mirkan anlatmıştır sana. Arkadaşısın sonuçta. Onun anlattığından farklı bir durum yok."

Al sana cevap! Verdiğim cevap çok hoşuna gitmiş(!) olacak ki kaşları hafif havaya kalkarken gülümsedi. Sonunda asansör kapıları açılırken arkama dönmeden selam verip indim asansörden.

AHRAS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin