Açık perdeden süzülen ay ışığının arkasından yansımasıyla bir erkek olduğu anlaşılan kişi öylece koltukta oturuyor, yüzünü göremesemde direkt bana baktığı anlaşılıyordu.
Sanki birileri benim elimi kolumu bağlamış gibi öylece durup koltuktaki karartıya bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Dilim tutulmuş konuşmamı engellerken tek yapabildiğim derin ve sessiz nefesler alıp vermekti.
"Artık tanışma vaktimizin geldiğini söylemiştim. Bu kadar şaşıracağını düşünmüyordum."
Halâ karanlık olan odada yankılanan tanıdık ses beynimin bana oyun oynadığını söylüyordu. Kim olduğunu deliler gibi merak ettiğim ve şu an Asım abigilin yanında olduğunu sandığım köstebek benim evimdeydi!
Ayağa kalktığını görmemle şimşek çakmış gibi kendime gelirken hızla lambayı açtım. Tam karşımda gülümseyerek bana bakan Okan başımdan aşağı kaynar sular dökülüyormuş hissine sebep oluyordu.
Köstebek Okan mıydı!?
Rıza Sorgun'un oğlu Okan Sorgun, tam da bu işe uygun bir insandı aslında. Ama asla aklımıza gelmemişti. Hatta aklımıza gelmek şöyle dursun, köstebeği arama operasyonlarının hepsinde kendisi de vardı. Bunca zamandır Mirkan ve Çınar'ın dostu gibi davranıp arkalarından bıçaklayabileceği ne onların ne de benim aklıma hiç gelmemişti.
"Sen miydin!?"
Şok olduğumu belli edercesine fısıltı şeklinde çıkan sesim Okan'ın yüzündeki küstah ifadeyi daha da genişletiyordu.
Pantolonunun cebine koyduğu ellerini iki yana açıp bana baktı.
"Kimin aklına gelirdi değil mi? Mirkan Atakan'ın en yakın dostlarından Okan Sorgun'un köstebek olacağı kimin aklına gelirdi."
Eğlendiği ses tonundan belli olurken zihnimden geçen binbir ihtimal birbirini kovalıyordu.
Dün gece gelen görev ayarlamalarında Okan'ın parmağı varsa -ki bence kesin vardı- şu an Mirkan gerçekten güvende miydi?! Gönderdiğim konumda Asım abi, Cenk ve Çınar'ın başına bir şey gelmiş miydi? Okan yüzünü bana gösterip kendini ifşaldığına göre bana gerçekten güveniyor olmalıydı ya da aklında başka bir şey mi vardı?
Ve daha niceleri zihnimde cirit atarken sakin kalmaya çalıştım. Okan'ın asıl niyetini çözmeden benim fikirlerim hakkında bilgi sahibi olsun istemiyordum.
"Eee? Bir şey demeyecek misin? Kocanı, daha doğrusu sahte kocanı kandırıp sırtından bıçakladığım için sinirli değil misin?"
Dalga geçercesine konuşmasındaki imayı anlamak çok zor olmamıştı. Şu an vereceğim tepkilerin her biri gerçekten Mirkan'a halâ güveniyor muyum bunu gösterecekti ona.
"Hayır. Sinirli olmamı gerektiren asıl kişi ailemin katilleri."
Ellerini ovuşturup koltuğa geri oturdu. Düşündüğünü belli edercesine gözlerini kısarken kollarını koltuğun kenarlarına koydu. Neler düşündüğünü bilmiyordum ve pot kırmamam gerekiyordu. Bunca işi çeviren, yıllardır Mirkan'ı bile ayakta uyutan bu adam şeytana pabucunu ters giydirirdi.
"Öyleyse sana attığım konumda şu an neden polislerin ve bizim şirkettekilerin olduğunu da açıklayabilir misin?"
Tek kaşı havada sorduğu bu soruya ne cevap vereceğimi daha önceden planlama fırsatım olmamıştı çünkü böyle bir şeyle karşılaşabileceğim aklımın ucundan bile geçmemişti. Ve ben pot kırmayayım diye düşünürken asıl potu Asım abigili o konuma göndererek zaten kırmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHRAS (TAMAMLANDI)
ActionKoruyucu, muhafız demek 'ahras'. Kaybetmemek için korumak gerekir tabi, belki bir vatanı, belki sevdiğini, belki bir kalpteki yerini... "Çünkü hep korumak istedim seni. Nefes alabilmek için, sensiz ne yapacağımı düşünemediğim için, gözlerine bakmad...