21.

670 50 29
                                    

Son birkaç saniye boyunca havada kalan kaşlarım yavaş yavaş eski yerlerine dönerken Mirkan'ın sorusunu milyonuncu kez döndürüp duruyordum zihnimde. Benden böyle bir şey isteyeceği aklımın ucundan bile geçmezken ne cevap vereceğimi düşünüyordum. 

Benim birkaç saniye süren sessizliğim Mirkan'a da bir asır gibi gelirken bir anda masadan geri çekilip 'boş ver' dercesine hafifçe salladı elini. 

"Kabul etmek zorunda değilsin tabi ki. Kusura bakma böyle bir şey sormamam gerekirdi."

"Tamam, olur."

Ağzımdan çıkanı ben bile ağzımdan çıktıktan sonra algılarken anında algılayan Mirkan şaşkınca bana bakıyordu. Kabul etmemi asla beklemiyor olmalıydı -ki bende beklemiyordum- doğru duyup duymadığından emin olmak istercesine yavaşça sordu.

"Olur?"

Çoktan kabul etmiştim ve açıkçası pişman da hissetmiyordum. Ani kararlarım ve söylediğim şeylerden genelde pişman olurdum ama bu ikinci pişman olmayışımdı. İlki de aylar önce Mirkan'a bodoslama evlenme teklif ettiğim zamandı. O fikir de aniden ağzımdan çıkıvermiş ama ikimizin de hayatını kurtarmıştı. 

"Evet, olur."

Bana bunca zamandır hep yardım eden Mirkan'a bir iyiliğim dokunsun istemiş de olabilirdim. Bunu istemesinin sebebi Rıza ve Ceren'in onu sürekli aynı konuda darlamasından kurtulmak olmalıydı ve ona bu konuda yardım edebilecek tek kişi bendim, yani sahte karısı.

"Emin misin? Ne sorduğumu duydun değil mi?"

Şaşkınlığını halâ üzerinden atamayıp tekrar sormasıyla başımla onu onaylayıp cevabımı yineledim.

"Evet seninle eşin olarak yemeğe gelirim. Ceren'den kurtulmak için istemiyor musun bunu? Tamam işte yardım edeceğim sana."

Açıklamamla yüz ifadesi normale dönerken aklına takılan bir şey olduğunu belli eden bir ifadeyle bana baktı tekrar.

"Ama Ceren boşanmak üzere olduğumuzu falan biliyor. O biliyorsa Rıza'da biliyordur. Yani inanmaları için, gerçek gibi davranmamız gerekiyor." 

İtiraz edeceğimi düşünerek çekinir bir ifadeyle cümlesini tamamlamasıyla bu kısmı hiç düşünmediğimi fark ettim. Ceren'in onun peşini bırakması için bizi birbirini seven eşler olarak görmesi gerekiyordu.

"Gerçek gibi? Evet.. tamam o zaman öyle yaparız.."

Madem bir kere kabul etmiştim devamını da getirmek zorundaydım. Altı üstü bir akşamlığına rol yapacaktık ne kadar zor olabilirdi ki değil mi?

Geç kalacağımızı fark etmemizle ikimizde dakikalar önce önümüze gelen kahvaltımızı hızlı ve sessiz bir şekilde bitirip kalkmıştık. Mirkan ne ara hallettiğini anlamadığım bir şekilde hesabı ödemiş olduğu için arabaya binene kadar onun başının etini yemeye karar vermiştim.

"Hayır yani şimdi sen niye böyle bir şey yaptın ki? Yarı yarıya halledecektik bu işi işte. İlla hesap ödemen mi gerekiyor."

"Dün akşam bana misafir deyip ödetmediğin hesaba sayarsın artık."

Muzip bir ses tonuyla konuşmasıyla sahte ve abartılı bir şok olmuş ifade takınarak ona baktım.

"Ne kadar ayıp. O sana benim ikramımdı. Karşılığını ver diye mi yaptım sanki.."

"Bu da benim sana ikramım."

"İkisi aynı şey değil." diyerek ona onaylamayan bakışlar yolladım. 

Bakışlarım ona komik gelmiş olacak ki keyfi yerine gelmiş gülüyordu. Durgunluğu geçtiği için -yalan söyleyemeyeceğim- bende mutlu olmuştum. Oturma odasında konuştuğu kişinin de Ceren olduğuna emin olmuştum artık. Son birkaç gündür hep aynı şey için arayıp çocuğun canını sıkıyorlardı. Bu kadar ısrarın sonunda kabul edeceğini de bildikleri için durmadan arıyordu ve Mirkan ısrarlarına dayanamayıp kabul etmişti ama bilmedikleri bir şey vardı. Mirkan o yemeğe tek katılmayacaktı ve ben bu akşam Mirkan'ı onlardan kurtarmak için elimden geleni yapacaktım.

AHRAS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin