İş anlaşmaları, babamın yazdığı yazılım programları, başka şirketlerin sistem kodları ve daha neler neler...
Babamın bütün her şeyi resmen bu odada şu kasanın içerisindeydi ama ruhumuz bile duymamıştı. Acaba her şeyden habersiz olan tek ben miydim? Annem babamın yaptığı bunca işi ve sıradan bir mühendisten çok daha fazlası olduğunu biliyor muydu merak ediyordum.
Kasadan çıkardığım bütün belgeleri düzenleyip kucaklayarak babamın masasına taşıdım. Bütün gecemi de alsa hepsini inceleyecektim.
Sol tarafıma yığdığım belgeleri inceledikçe sağ tarafa ayırdığım kategorilere göre düzenliyordum. Daha sonra bana ya da dava için polise lazım olabilirdi ve neyin nerede olduğunu bilmem daha iyi olurdu.
Aralardan çıkan iş sözleşmesini elime alıp inceledim. Atabey Özel Askeri Şirketi. Bu iş sözleşmesinin babamda ne işi vardı ve neden babamın imzası vardı!? Üstündeki ıslak imzasından bile anlayabilirdim bunun babama ait olduğunu.
Asım beyin ne demek istediğini şimdi anlamıştım. Babanın deri kaplı çantasını bulduğunda emin ol buraya kendin geleceksin bazı şeyleri sormaya demişti ve daha çantayı açmadan acilen Asım beyle görüşmem gereken şeyler öğrenmiştim. Babamı normal, ufak bir teknoloji şirketinde çalışıyor sanıyorken özel askeri şirket için çalıştığını öğreniyordum.
Gözlerim yavaştan kapanmaya başlarken belgelerin çoğunu incelemiştim. Başka şirketlerle olan anlaşmaların kopayalarıydı çoğu. İlk işim anlaşma yaptıkları şirketleri ve o şirketteki yöneticileri incelemek olacaktı.
Babamı o teröristlere yönlendiren kişinin ismi de bu kağıtlardan birindeydi ve ben onu bulana kadar bu işin peşini bırakmayacaktım.
Geriye kalan inceleyemediğim kâğıtları yarın bakmak üzere masada bıraktım. Kategorileyip kenara koyduklarımı ise dosyalayıp kasaya geri kaldırdım. Ortada kalan kahverengi deri kaplı çantayı hatırlamamla uykum biraz kaçmıştı.
Hemen çantayı kucağıma alıp oturdum tekrar koltuğa. Çantanın şifreli olduğunu ilk gördüğüm andan beri biliyordum ama şifresini bilmiyordum. Asım beyin söylediği şifreyi denemek için parmaklarımı sayıların üzerinde gezdirdim.
'7 1 3'
Her tuşa basışımda çıkan bip sesi beni daha da heyecanlandırırken son sayıyı yazmamla kilit kısmı kendini geriye atarak aniden açılmıştı. Şifre doğruydu. Asım beye güvenmemiştim ama şifreyi ve çantayı biliyordu. Hatta babam onun şirketinde çalışıyordu. Benim bilmediğim çok şey vardı ve kime güveneceğim konusunda hiçbir fikrim yoktu.
Çantayı açıp içerisine baktım. Sadece fotoğraflar vardı bir de ikiye katlanmış bir kağıt. Kağıdı açıp içinde yazan şeyi merakla beklerken sadece bir telefon numarasıyla karşılaşmak pek de hayal ettiğim bir şey değildi.
Saate bakıp telefon numarasını şu an arayabilir miyim diye kontrol ettim, ve hayır. Gecenin ikisinde arayamazdım. Bu numara her ne kadar beni tatmin etmiş olmasa da önemli bir şey çıkabileceğini düşünüyordum. Kağıdı çantaya geri bırakmadan önce ne olur ne olmaz diye fotoğrafını çekip telefonu masaya bıraktım tekrar.
Sıra gelmişti fotoğraflara. Bir albümün içinde düzenli bir şekilde duran fotoğrafların ilk sayfasını açtım. Babam aşırı düzenli bir insan olduğu için deri çantaya koyup gizleyeceği fotoğraflara bile albüm yapmıştı.
İlk sayfadaki fotoğrafta babam ve kucağında ben vardım. Bu fotoğrafı biliyordum. Annemlerin odasındaki aile albümünde de vardı ama babam aynısını çoğalttırıp yurt dışına çıkarken hep yanında götürdüğü deri çantasına da koymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHRAS (TAMAMLANDI)
ActionKoruyucu, muhafız demek 'ahras'. Kaybetmemek için korumak gerekir tabi, belki bir vatanı, belki sevdiğini, belki bir kalpteki yerini... "Çünkü hep korumak istedim seni. Nefes alabilmek için, sensiz ne yapacağımı düşünemediğim için, gözlerine bakmad...