13.

684 56 43
                                    

1 AY SONRA

Ekranda kalan son isim ve şirket dakikalardır bilgisayara baktırıyordu beni.

Rıza Sorgun
Atabey Özel Askeri Şirketi

Babamın belgeleri arasından araştırmam gereken bütün isim ve şirketleri araştırmış, sonunda bulmuştum. Babama Hakkari'deki teklifi veren kişi Rıza Sorgun'du. Ve  kendileri hiç beklemediğim şekilde Atabey Özel Askeri Şirketi'nin yönetim kurulundaydı.

Bu bilgiye ulaşmak tam olarak 1 ayımı almıştı. Her ismi teker teker araştırmış gerekirse şirketlere bile gitmiştim. Masum olduğuna emin olduğum isimleri silerken, masum olmasa da babamla ilgisi olmayanları da eleyerek en son elimde kalan bu isime ulaşmıştım.

Rıza Sorgun bilinen kısmıyla emekli generaldi. Emekli olana kadar ki süreçte Asım abi ile tanışmış, emekli olunca da birikimini Atabey şirketine yatırım yapmıştı. Şimdi de şirketin büyük ortaklarından biriydi. İki çocuğu vardı ve ikisi de Atabey şirketinde özel askerdi. Okan ve Ceren Sorgun.

Okan ve Ceren'in kardeş olduğunu ilk öğrendiğimde şok olmuştum. Hiç de kardeş gibi durmuyorlardı ama bunlar, Rıza Sorgun'un kötü geçmişini öğrenmeden önce zaten bildiğim şeylerdi ta ki Rıza beyin babama olan gizli iş teklif dosyalarını bulana kadar. Açıkçası pek kolay olmamıştı çünkü sistemde buna dair bir bilgi yoktu. Teklifler babama elden gitmiş asla bir bilgisayara kayıt tutulmamıştı.

Rıza Sorgun'u araştırırken şirket arşivinde bulduğum belgeler itmişti beni bu şüpheye. Rıza Sorgun'un şirkete ortak olduğu tarihten itibaren şirketin gelir ve giderlerinde dengeli bir artış olmuştu. Tabi oran değişmediği için kimse muhasebeye dikkat etmemiş giden paraların nereye gittiğini gelenlerin ise nereden geldiğini araştırma gereği duymamışlardı.

Ben ise bu ani artışın sebebini merak edip ulaşmamın yasak olduğu dosyalara kadar araştırmıştım arşivde. Asım abi bu araştırmamdan haberdar mıydı bilmiyorum ama şimdilik bana karışan olmamıştı.

Zaten artık ne arşive girmeme ne de araştırmaya devam etmeme gerek kalmamıştı. Rıza Sorgun, babama bu teklifi götüren kişiydi ve onun yüzünden anne ve babamı kaybetmiştim ben. Şimdiyse tek yapmam gereken onu hapise attıracak kanıtları bulmaktı.

"Gökçe Atakan, günaydın."

Sema ablanın birden odaya girmesiyle ekrandaki dosyayı kapattım. Bana seslenme şeklini algılamamla kaşlarımı çatıp sahte bir kızgınlıkla ona baktım.

"Sema abla ben duymaktan sıkıldım sen söylemekten sıkılmadın şunu ya."

Bir ay önceki malum boşanma davamız, Mirkan'ın halâ ortaya çıkmamış olması yüzünden kapanmıştı. İlk başta çekişmeli davaya dönüşmüştü ama ne kadar çabalasam da Mirkan'a ulaşamamıştım ve ben tek başıma boşanamayacağım için mahkeme davayı kapatma kararı almıştı. Ben de boşanamamış öylece Gökçe Atakan olarak kalmıştım. 

Mirkan'ı neredeyse her gün aramış ama ulaşamamıştım. İşin gurur kırıcı yanı ise açsa ne diyecektim? Neden bana haber vermeden çekip gittin mi diyecektim? Ya da defalarca kez aramamın sebebini nasıl açıklayacaktım? Her aradığımda aynı telesekreter sesini duymaktan bıkmış artık aramayı bırakmıştım.

Nasıl olsa boşanacağım diye değiştirmediğim T.C. kimliğimi bile değiştirmek zorunda kalmış artık Gökçe Atakan yazılı bir kimliğe sahip olmuştum.

Boşanamadığımız için de Sema abla hariç -tabi bir de Ceren biliyordu- kimse boşanacağımızdan falan haberdar değildi.

Mirkan beyefendiye gelecek olursak duruşma günü ortadan kaybolmasının sebebi göreve gitmiş olmasıydı. Ama nasıl oluyorsa bu görevden kimsenin haberi yoktu. Asım abi ve Çınar bile bilmiyordu ya da bildikleri halde bana söylememişlerdi emin değildim ama bunun hiçbir mantığı yoktu. Neden böyle bir şeyi saklamış olabileceklerini tahmin edemiyordum ve belki de yanılıyordum.

AHRAS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin