30.

848 53 195
                                    

Mirkan uyanmıştı! MİRKAN UYANMIŞTI! İki haftanın sonunda Mirkan gözlerini açmıştı! Beni hatırlamıyordu belki çoğu şeyi hatırlamıyordu ama uyanmıştı çok şükür ve bu bana yeterdi şimdilik.

Hemen duvardaki acil durum düğmesine basıp doktor çağırdım.

"Mirkan.. uyandın! Çok şükür Allah'ım çok şükür.."

Ayakta bir o yana bir bu yana ilerlerken kendi kendime gülümseyip şükürler ediyordum ve Mirkan öylece beni izliyordu. Bu bomboş bakışlar yerine her zamanki gibi parıldayan gözlerini görmeyi çok isterdim ama o da olacaktı inşallah. Şimdilik uyanmış olması bile bir mucizeydi.

Bir iki dakika içinde doktor ve hemşireler odaya doluşurken merakla kontrollerini yapmasını bekledim. Kontroller bitmişti ve ters bir şey olmadığına dair ifadeler vardı hepsinde ama beni hatırlamıyordu.

"Kontrollerde bir sıkıntı yok, yaklaşık bir ay vücudunda yorgunluk ve halsizlik olması çok normal. Zamanla toparlayacak. Size düşen kısım bu durumda biraz fazla. Her an yanında olmalısınız."

İnşallah tabi ki her an yanında olacaktım artık. Doktor bana bazı öneri ve uyarılarda bulunup Mirkan'a döndü.

"Hemen eski formunuza dönmeyi beklemeyin Mirkan bey. Askermişsiniz ama bir süre kaslarınızın eskisi gibi olmayacağını belirtmek isterim. Kendinizi yormadan bir ay sonra ufak ufak eski antremanlara dönebilirsiniz ama ilk bir ay tam anlamıyla dinlenmenizi öneriyoruz. Var mı bir şikayetiniz, ağrınız?"

Doktorun sonunda konuşmasını bitirmesiyle Mirkan başını iki yana sallarken ben söze girdim.

"Hafızasında sorun olması normal mi?"

"Nasıl yani?"

Doktor bir sorun görmediği için sorumu pek anlamamıştı galiba ama Mirkan bana kimsiniz diyor ve bomboş bakıyordu.

"Eşim, beni hatırlamıyor."

Doktorun kaşları şaşkınca havalanırken birkaç şeyi tekrar kontrol etti. Ama bir şey bulamamış olacak ki düşünceli bir ifadeyle bana döndü.

"Sorun yok. Kafa darbesine bağlı herhangi bir travma yoktu ve röntgenleri de temizdi. Bir süredir uyuyor olmasından kaynaklı bir sersemlik olabilir ancak hafıza kaybı öngördüğümüz bir semptom değil hastanın durumunda. Kalıcı bir durum olduğunu düşünmüyorum ama yine de tekrar kontrole almaları için hemşireleri göndereceğim."

Dudaklarımı birbirine bastırıp başımla onayladım doktoru. Hepsi peş peşe odadan çıkarken arkalarından kapıyı kapatıp yüzümdeki moralsiz ifadeyi saklamaya çalışarak Mirkan'a döndüm.

Boğazımı temizleyip gözlerimi odada gezdirmeye başladım. Uyanır uyanmaz ona her şeyi anlatmayı planlamıştım ama karşımda resmen bir yabancı vardı. Hiçbir şey planladığım gibi değildi ama düzelecekti inanıyordum. Umutsuzluğa düşmek müslümana yakışmazdı, Allah her zaman en hayırlı olanı verirdi.

Yatağın yanına yaklaşıp ayakta durdum. Öylece dimdik bana bakmaya devam ediyordu. Ne o konuşuyor ne de ben konuşuyordum.

"Eşim derken benden mi bahsettin?"

Sonunda sesini tekrar duymamla ona döndüm hızla. Benimle konuşması beni fazlasıyla heyecanlandırırken elim ayağıma dolaşmış ne yapacağımı bilemiyordum. Sorduğu sorunun tuhaflığını bile algılayamamıştım ilk an.

"Şey.. evet yani. Biz evliyiz seninle. Tabi o kısımlar çok karışık ama..."

Sesim içime kaçmış gibi bölük pörçük çıkarken nasıl devam edeceğimi düşünüyordum. Oturup da anlaşmalı evliliğimizi ve yaşadığımız onlarca anıyı anlatamazdım herhalde. Bu kadarı biraz ani olabilirdi. Beş dakika olmuştu uyanalı.

AHRAS (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin