Selamlaar. Nasılsınız?
Onuncu bölümle karşınızdayız.
⭐️Yıldızımız parlasın⭐️
İyi okumalar.✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨
Sena'yı havaalanına getirmiştik. Evet getirmiştik. Babam, annem ve ben değil. Emre, komutan ve ben. Çok ironik bir durum değil mi? Ne alaka biz üçümüz? Neden beraber geldik?
Annem Sena'nın gitmesine üzülmüştü. Üstüne abimin görevinin uzayacağının bilgisini alınca bayılmadığı kalmıştı bir. Annem zaten gelemezdi o haliyle. Bense biraz olsun yalnız başıma gezmek için daha doğrusu artık tek başıma dışarıya çıkabilmek için biz gideriz diyerek babamı ikna etmiştim. Bu çok zor olmuştu.
Yolda havaalanına giden bir minibüs bekliyorduk. Aaa o sırada bilin ne oldu? Emre ve komutanı önümüzde arabalarıyla durdu. Emre Sena'yı görünce hemen selam verdi, bırakabileceklerini söyledi. Sena'da belki numaramı alır umuduyla kabul etmem için kulağıma fısıldadı. Bu sırada kolumu sıkmaktan morarttığını söylememe gerek var mı?
Şimdiyse Sena'yla sarılıyorduk. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Çok üzgündüm. Keşke hiç gitmese, hep yanımızda kalsa.
"Çok özleyeceğim seni."
"Bende."
Sena'nın burnunu çektiğini duyunca dayanamadım. Gözlerimden düşen damlalar Sena'nın omzuyla buluştu.
"Sen gel, Ankara'ya."
"Bilmiyorum. Şu sıralar gelebileceğimi zannetmiyorum."
"Ama gel."
Diğer omzuna başımı yasladım.
"Sen gel bir daha. Hatta şimdi iptal edelim hiç gitme."
Sena'yı seviyordum. Çok iyi biriydi. Kuzenimle arkadaştım, arkadaştan öte dosttum. Anne tarafı kuzeni olması ise zaten beni ona çekiyordu. Yaşıtım tek kuzenim Sena'ydı.
"Tamam yeter yeter. Telefon diye bir şey var."
İkimizde gülerek geri çekildik. Elimle önce yüzümü silip burnumu yukarı doğru ittirdim. Sümüklü olmuştum bu kız yüzünden.
"Uçağın kalkıyor Senaaa."
Omzuma vurup etrafına baktı. Valizini zaten vermişti.
"Tamam bir şey unutmadım. Telefonum cebimde, şarj aletim ve kulaklığım çantamda. Gidebilirim."
Bakışlarının Emre'yi aradığının farkındaydım. Ama Sena fark etmese Emre ona su almaya gitmişti. Çünkü demin arabada susadım demişti.
Komutan ise arkalarda bir yerde banklara oturmuş etrafı izliyordu. Gıcık!
"Hadi görüşürüz."
Gözlerinin tekrar dolduğunu gördüğümde omzuna vurdum.
"Gelicem tamam. Üzme kendini ne olursun."
Yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu.
"O zaman bekliyorum yavrum."
"Bekle yavrum."
Kapılara doğru gittiğinde kendimi tutmadım. Zaten bundan sonra dönmezdi. Gözlerimden akan yaşları yüzüme yaymaya başladım. Cilde çok faydalışmış arkadaşlar..
"Sena!"
Havalanı zaten çok büyük olmadığı için tahminimce Emre'nin bağırmasıyla herkes bu tarafa doğru bakmıştı. Tahminim doğru olmuş Emre önümden koşar adımlarla geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OPİA
Tiểu Thuyết ChungYolun sonuna gelmiştim. Ölecektim.. Kurtaracak kimsem yoktu. En acısıda vedalaşacağım biri, ailem, sevdiğim, arkadaşım yoktu. Gözlerim arkama döndü. Hava kararmaya başlamıştı. Etraftan hayvanların sesi geliyordu. Bir umut kulak kesildim. Belki bir a...