Selamlaar.
Nasılsınıııız???
⭐️Yıldızımız parlasın⭐️
İyi okumalar..✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨
Üzerimdeki önlüğe elimi silip heyecanla hemşirenin peşinden ilerledim. Aradan geçen iki günün sonunda Boran'ın yanına sırayla, birkaç dakikayla giriyorduk. Sırayla dediğimde ben, Seda Hanım ve Duru'ydu. Çağatay abi benim girmemi istemişti. Ben abisi olduğu için geri çekilmiştim ama izin vermemişti.
"Sessiz olalım lüffen. Size seslendiğimde sorun çıkarmadan odadan çıkmanızı istiyorum."
Hemen başımı salladım.
"Tabi ki."
"Sondaki yatak.."
Hemşire tebessüm ederek başka bir hastayla ilgilenirken hızlıca Boran'ın yanına vardım.
Gözleri kapalıydı. Vücudunda birkaç kablo vardı ve bağlandıkları makineden sürekli ses geliyordu. Saçları dağılmıştı. Elleri bedeninin yanında üzerinde göğsüne kadar çekilmiş çarşafla uyuyordu.
"Boran.."
Dolan gözlerime küfürler savurarak elimi eline değdirdim. Sol kolu zaten alçıdaydı.
"Ben geldim. Ne denir bilemedim şu an. Çok üzgünüm. Seni böyle görmek istemiyorum. Neyse benim moral verici konuşmam gerekiyor di mi?"
İşaret parmağına parmaklarımı dolayarak sıktım.
"İyisin. Daha da iyi olacaksın. Hepimiz seni bekliyoruz. Normalde bugün odaya alınman gerekiyordu ama biraz daha dinlenmen gerekiyormuş. Olsun. Biz buradayız. Ayrılmıyoruz yanından. Sen kendine gelince her şey daha da güzel olacak. Sen sadece dinlenmene ve uyanmana bak sevgilim."
Ne diyeceğimi bilemiyordum. Gözümdeki yaşları silerek yüzüne eğildim. Burnumu saçlarına değdirerek kokladım. Bu maskeden dolayı zorlasada güzel kokusunun hastane ve ilaç kokusu arkasına saklandığını anlamıştım. Elindeki elimi çekmeden diğer elimle saçlarını okşadım.
"Seni seviyorum Boran. Uy-"
İki üç sedye yandaki hastadan ve monitöründen ses geldiği için korkarak başımı kaldırdım. Hasta olduğu yerde titriyordu. Tahminimce hemşireler müdahakeye girşirken gözlerimi kapattım. Elim hala Boran'ın elindeydi. Korkuyordum şu an. Ya Boran'da böyle olursa? Ya kaybedersek?
"İçeriyi boşaltın!"
Biri beni görmüştü muhtemelen. Gözlerimi açarak sırtımı döndüm tekrardan. Boran'ın elini sıkarak üstünü okşadım.
"Sen iyi olacaksın. Dışardayım, seni bekliyorum. Bir an önce yanıma gelmelisin."
Beni bir kere daha uyarmalarına izin vermeden adımlarımı çıkışa yönelttim. Yam müdahale ettikleri hastanın yanından geçerken biri konuştu.
"Ölüm saati 13.57."
Tüylerim diken diken olurken beni içeriye alan hemşire kolumdan tutarak yürüttü beni.
"İyi misiniz?"
İyiydim. Garip gelmişti. Ben içeriye girerken hiçbir şeyi olmayan hastanın iki üç dakika sonra ölüm saati söylenmişti. Şaşkındım.
"Eğer kendinizi kötü hissediyorsanız-"
Yorulmasını istemedim
"Ben sadece garip hissettim."
Tebessüm ederek odaların dışındaki deskin önünde olan sandalyelerden birine oturttu beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OPİA
General FictionYolun sonuna gelmiştim. Ölecektim.. Kurtaracak kimsem yoktu. En acısıda vedalaşacağım biri, ailem, sevdiğim, arkadaşım yoktu. Gözlerim arkama döndü. Hava kararmaya başlamıştı. Etraftan hayvanların sesi geliyordu. Bir umut kulak kesildim. Belki bir a...