15_ Mirza Durular

2.1K 93 30
                                    

Keyifli okumalar

"Durular kolejinde önemli dedikoduları öğrenmek için bedel ödemen gerekir." Dedi pembe saçlarını omzundan geriye atarak. Bordo oje sürdüğü tırnaklarını birbirine vurup takırdatarak avucunu açtı. "Dedikodu mahzenine girmek için bize ne verebilirsin?"

Para olmazdı, tiplerinden de belli olduğu üzere burslu değillerdi ve parayla ilgilenir gibi bir halleri yoktu. Kaos istiyorlardı.

"Parayı ve bedenini aklından geçirme," dedi kulaklarının hemen altında biten neredeyse lacivert saçlı kız. İsmi, İlaydı. Altındaki okul eteğini bu soğukta Allah katına kadar çekmişti. Yargılamak değildi amacım ama ben donuyordum ya. "İllegal işlere girmeyiz, bize sır vermek zorundasın."

"Alelade kişilerle ilgilenmiyoruz." Dedi üçlü gruptaki tek orjinal saçlı olan, sarışın. İsmi, İpekti. "Bize ilgi çekici bir şey söyle, ilgi çekici bir sır."

Şimdi dertleri belli olmuştu. Etkileyici ve insanda merak bırakan bir gülümseme takındım.

"Kızlar," ardımdaki duvara yaslanarak ayağımın birisini duvara yasladım. "Benim elimdeki sır, sizin vereceğiniz o minicik dedikoduları aşar."

Büyük bir yem yakalamış olma ihtimalleri onları heyecanlandırmıştı. Gözlerinden belliydi.

"Ne istiyorsun?" Diye sordu İpek. "Vereceğin bilginin büyük olduğundan emin misin?"

"Eminim." Diyerek gözlerimi yağmur bulutlarına diktim. Kapalı hava ayrı bir huzur veriyordu. "Beni mahzene sokacaksınız, ben de size Mirza Durular'ın büyük sırrını vereceğim."

Mirza Durular ismini duyan kızlar göz göze geldiler. Pembe saçlı Alisya, başını sallayarak koluma girdi.

"Mahzene hoş geldin o zaman, Alin Durular. Burası dedikodunun dibine vurulduğu yerdir. Okuldakiler hakkında istemediğin kadar dedikodu yazılı ve kanıtlı bir halde saklanır."

Müdür bey amca, bunlar senin okulda örgüt kurmuşlar. Bil diye söylüyorum, yarın bir gün tüm hayatını mavi dosyayla eline verir bunlar. Sen uyumaya devam et.

Kolumdaki elini nazikçe çekerek kolumdan ayırdım. Tanımadığım insanların lakayt tavırlarından hiç hoşlanmazdım.

Yani ilk defa gördün, hemen koluna girmek nedir ya?

Tamam, ben de yeni tanıştıklarıma bile samimi davranırdım da bu fazlaydı.

Ben yine ne halt mı ediyorum? Anlatayım. Sabah sabah deli dürtmüş gibi kalkıp saf dedikodu dedikleri şeyi bulmak amacıyla bu acayip üçlüyü bulmuştum. Hayır okuldu yani burası, tamam watty kitabındayız da pembe saç nedir?

Bir de cırtlak pembe.

Asıl amaç farklıydı ama. Belli ki Mirza benim kolay kolay peşine takılıp yer altına inmeme izin vermeyecekti. Amaç, dedikodu mahzeninden kendime giriş bileti bulabilmekti.

Şeftaliyi tersten gösterme vakti gelmişti de geçiyordu.

Alisya, bozuntuya vermeden önden yürümeye başladı. Henüz öğle arasının bitmesine yarım saatten fazla vardı. Bu da demekti ki, mahzene gidiyorduk.

Adımlarımı hızlandırarak Alisya'nın yanında yürümeye başladım. Arkasında yürüyeceğim iki kişi vardı, Berkay ve İldem.

"Ee, söyle bakalım sırrını?" Dedi kulağımın dibinden bir yerden hortlayan İpek.

"Acelen mi var?" Ona yan bir bakış attım. "Mahzende konuşuruz."

"Bizi kandırmadığını nereden bileceğiz?" İlay, dikkatle önüne bakıyordu. "Belki de mahzene inip dedikoduları öğrendiğinde bir sırrın olmadığını söyleyeceksin."

içimizdeki şeftali -GERÇEK AİLEM-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin