Keyifli okumalar♡
"Kanka rüyamda örümcek adamla sarma sarıyordum, anlamı ne sence?"
"Ben de rüyamda musluktan akan sudan balık arıyordum." diyerek karşılık verdim Berkay'a. Rimeli sürerken bir yandan aynadan kendimi izliyor, diğer yandan da Berkay ve İldem ile görüntülü konuşuyordum.
"Siz ikiniz şu saçma salak şeyleri ne zaman bırakacaksınız?" İldem'e cevap Berkay'dan geldi. "Sen teknolojik zımbırtılarından ne zaman vazgeçersen o zaman, robotik zeka."
"Bir daha sana yazan kızları stalklamak istediğinde yanıma gelme, Berkay."
"Tamam kızılım, demedim bir şey. Sinirlenme hemen, çok seviyorum ben seni."
"Ay neyse," gözüm tuvaletin kapısına kaydı. "Kimse gelmeden kapatayım ben, önemli bir işim var."
Okulun tuvaletinde sondan önceki dersin zilinin çalmasını bekliyordum. Herkes derse girdiğinde Burhan'a mesaj atacaktım.
Operasyon başlıyordu da benim operasyondan haberim de yoktu. Bildiğim tek şey kameralı kolyeyi takıp içeriye gireceğimdi, Ahmet abiye ben halledeceğim dedim ama her şey doğaçlama olacaktı.
Biliyorum, çok zekiyim. Söylemenize gerek yok.
Amaç, bir kadını kurtarmaktı. Bunun ne Asil ile, ne Sumru ile, ne de Nota ile ilgisi vardı. Haksızlığa gelemiyordum. Hemcinslerime karşı ayrı bir zaafım vardı nedensizce.
Bir dakika ya, ben kadının adını da bilmiyordum?
"Yine ne yapacaksın?" Berkay'ın bezgin tonlamasıyla gözlerim aynadan telefonuma kaydı. "Çok mu gerekli yani yapacağın bu şey?"
Yutkunduğumda durgun ifadem ikisinin de kaşlarının çatılmasına neden oldu. Berkay çok nadir görülen ciddiyetiyle ekrana yaklaştı. Berkay, okulda beden dersindeyken İldem hasta yatıyordu evde. Hala atlatamamıştı, zaten sürekli bademciği yüzünden sorun yaşıyordu.
Ameliyat olmak için on sekiz yaşına girmeyi bekliyordu. Onun için her şey özel olmalıydı. On sekiz olduğu gün amaliyata girmek ve dondurmadan bir pasta yemek istiyordu. Ailesi zorlasa da, sürekli hasta olmasına rağmen beklemeye devam ediyordu.
İldem, pek anlayabileceğiniz bir tip değildi. Kendini dile getirmediği sürece asla anlayamazdınız. O bayan gizemdi.
"Ne oluyor, kardeşim?" Gözlerim Berkay'ın ekrandaki görüntüsünde tekledi. Kan kardeşim. Ama kardeşten öte olan insan. İkisi de kardeşten öteydi benim için. "Sorun mu var? Birisi bir şey mi yaptı orada? Bak yaptıysa söyle, alırız ense tıraşını."
Dolmasın gözlerin, Alin. Hiç mi önemsemediler seni? Söyle, hiç mi sevmediler?
"Sokak serserisi," dedim yarım ağız gülümserken. Gözlerim ondan İldem'e kaydı. Çoğu zaman durgun ve sakin bir deniz olan gözleri birçok duyguyu saklıyordu harelerinde. Endişeliydi. "Ense tıraşını almanız gerek çok insan var ama bugün sıra benim."
"Ne yapmayı planlıyorsun?" İldem, düşünceli gözlerle izliyordu ekranı. "İyi olacak mısın?"
"Olacağım." Rimeli çantama atarak omzuma taktım. "Birilerinin hayatına küçük bir dokunuş yapacağım."
"Söylemeyecektim, süpriz yapacaktım ama," gözlerim ekrana döndü. Berkay, kanka yüzündeki sırıtış hiç hayra alamet değil. "Ben Adana'ya geliyorum."
Bir kaç saniye ortam keskin bir sessizliğe büründü.
"Ne?" Diyebildim bayıkça bakarken. "Dalga mı geçiyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
içimizdeki şeftali -GERÇEK AİLEM-
Teen FictionHepimizin acıları var, bunlar bizim çekirdeğimiz. Hepimizin kişilikleri var, bunlar özümüz. Hepimizin maskeleri var, bunlar da şeftali kabuklarımız. Aslında hepimiz birer şeftaliyiz. Ve ben aslında bir Nektariye aşık oluyorum. Bu hikaye şeftalinin...