4-¤ Ev ahalisi

3.3K 161 50
                                    


Keyifli okumalar♡

Derin bir nefes aldım. Bir tane daha aldım. Arabadaki tüm oksijeni almak istercesine bir tane daha aldım.

Birisi bana acilen şeftali bulmalıydı, ölecektim gerginlikten.

İlk defa kardeşim olacaktı. Tamam, bir hata yüzünden 17 yıldır tek kız olarak büyümüş olabilirdim ama belki de artık çok mutlu olacaktım. Zaten elimdekiyle yetinmeyi her zaman bilen bir kızdım ve mutluydum ama artık daha da mutlu olabilirdim.

Ya beni kabul etmezlerse?

Koy göte yolla cehenneme Alin. Bu zamana kadar sanki kimsenin bizi kabullenip kabullenmemesini umursadık mı ki? O yüzden bu onların kaybı olurdu.

Şunun şurasında 18'ime girmeme iki ay kalmıştı. Bunca zaman o kadar parayı niye biriktirmiştim ben, kaçmak için.

"Hazır mısın, kızım?" Dedi Karya hanım. Beş dakikadır benim rahatlamamı bekliyordu. İçeriye girmeden önce biraz beklemek istemiştim.

Tamam; tramvatik olaylar bizim meselemiz, bize işlemez dedik de o kadar da değildi.

"Hazırım, Karya hanım." Dediğimde enseme bir darbe yedim. Şaşkın şaşkın Karya hanım'a bakarken o çatık kaşlarla bana bakıyordu.

"Bana bir daha hanım dersen seni el alırım, Alin." Diyip de ayağındaki siyah stiletto ayakkabıya uzandığında can havliyle arabadan fırladım.

Arkadaşlar anlatıyordu valla, çok acıtıyormuş. Bir de bu topuklu yani, ev terliği de değil.

Şimdiden dayak yiyordum ya!

Karya hanım, yaptığından memnun evin kapısına doğru yürümeye başladığında pıtı pıtı peşinden ilerledim. Pardon, ben ev mi dedim? Burası villa gibiydi be. Ama malikaneydi işte. Biraz eski yapımdı ama oldukça moderndi.

Vural bey, önden gitmiş benim bavulumu kendisi çıkarmak istemişti odama. Uçaktayken Arya'nın odasında değil de başka bir odada kalsam olur mu diye sormuştum, Karya hanım da zaten bunu düşündüğünü ve bana başka bir oda ayarladığını söyledi.

Vural bey'in açık bıraktığı kapıdan girdiğimizde ne kadar umursamasam da içimde bir yerlerde küçücük Alin'inin heyecanlı çığlıklar attığını hissedebiliyordum.

Şeftaliyi yemiştik.

Gömme dolaptan birer ev terliği giyip içeriye geçtik.

Salon aslında töre dizilerindeki gibi kasvetli, ahşap ağırlıklı ve töre namus intigam havasında olur zannediyordum ama gayet de modern bir salondu. Öncelikle ferahtı ve gereksiz eşya yoktu.

O koltuk... şeftali tonlarında mıydı bana mı öyle geliyordu? O köşeye göz koydum şuan.

"Geçip otursanıza hanımlar, niye dikiliyorsunuz öyle girişte?" Diyen Vural bey'in sesiyle ikimiz de koltuklara ilerledik. Evin duvarının bahçeye açılan tarafı tamamen camdı.

Ve Adana'ya kar yağmıyordu. Biz çukurova bölgesine gelmiştik ve İstanbul'un aksine burada kar falan yağmıyordu. Ocak ayındaydık daha.

"Ben çocukları çağırıp geliyorum, odalarında olmalılar." Diyen Vural bey merdivenlere ilerledi. Ev dubleksti ve baya baya baya büyüktü.

Sakinim. Sakinim. Sakinim, sadece abilerim ve ikizimle tanışacağım.

İçimdeki küçük Alin, ayaklarını yere vurarak kendi etrafında döndü ve heyecanlı bir kahkaha attı. Susmasını diledim, beni geriyordu.

Benim kardeşlerim vardı.

Bir süre sonra merdivenlerden adım sesleri geldiğinde yüz ifademi düzelterek kafamı oraya çevirdim. Üç kumral erkek erkek peş peşe görüş açıma girdiler. Onların arkasından ise takım elbisesi içerisinde endamıyla Vural bey.

içimizdeki şeftali -GERÇEK AİLEM-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin