31_☬ Geleceğe Dair Her Şey

186 25 19
                                    

limonchesecake'e ithaf edilmiştir.

Öhöm, yorum?

Mert demir-Acı veriyor🎶

Keyifli okumalar

Seki yıl önce.

"Evet, şimdi yarışmayı kazanan arkadaşımızı sahneye davet etmek istiyorum. Ne demiş şair, başardıysan zor olduğunu unutmadığındandır. Evet, kendisini tebrik ediyoruz ve..." Tam son kısma geldiğimde takılmamla  sabır dolu bir nefes aldım. Bir türlü aklımda kalmıyordu işte o son kısım. Koskoca sayfayı ezberlemiştim ama hep aynı yerde takılıyordum.

Kağıda son kez göz gezdirerek sandalyeden indim. Masamı düzenlediğimde biraz dinlenmeye karar vermiştim. Kalbim çok hızlı atıyordu, dudaklarımda silinmeyen heyecanlı bir gülümseme asılıydı.

Çünkü annemi yarışma günü okula gelip beni izlemeye ikna etmiştim. Yani bugün. O hiçbir toplantıma, etkinliğime ya da karneme gelmezdi. Bunu hep tek başıma yapmaya alışmıştım. Tek başıma kaldığımda ve tüm arkadaşlarımın ailelerinin onlara sarılıp tebrik ettiği ya da teselli ettiği tüm o anlarda kendimi telkin etmenin bir yolunu bulmuştum. Mahzun bakışlarla onları izlemek yerine sert ve  gibi görünmeyi seçmiştim.

Başka seçeneğim yoktu.

Kimsenin bana acımasını istemiyordum. Annem ve babam varken hiç yoklarmış gibi olmalarının bir mânası yoktu çünkü.

Annemin bu kadar umursamaz olmasına çoğu zaman aynı tepkiyle karşılık versem de bazen çıldıracak gibi hissediyordum. Çünkü bu umursamaz olmak ya da tepkisiz olmak değildi. İzlediğim hayaletler bile ondan daha tepkiseldi. Daha canlılardı.

Parmaklarım omuzlarıma uzanan saçlarıma dokundu. Bu kadar kısa olmaları morelimi bozuyordu ama kimsenin dokunmaması için olabildiğince kısa olmaları gerekiyordu.

"Nasıl ya!?" İçeriden gelen seslerle dudaklarımdaki heyecanlı tebessüm tamamen soldu. Babam yine bağırıyordu, annem tepkisiz kaldıkça deliriyordu. Onun kızı olmasam da bizim tek ortak yönümüz bu olabilirdi, ikimiz de annemin susmasından nefret ediyorduk.

Parmaklarımı yatağa bastırarak ayaklarımı sallandırdım. Ne zaman iki metre olup kurtulacaktım buradan?

"Bana sormadan nasıl yaparsın bunu!? Benim de çocuğumdu o!"

Gözlerim yerden ayrılıp kapıma döndü. Ne çocuğundan bahsediyorlardı? Ve neden geçmiş zaman kipiyle konuşuyorlardı?

Bir şeylerin kırılma sesleri geldi. Onunla aramızdaki farklardan birisi de buydu. O annemin suskunluğunda daha çok bağırdı, ben sessiz kalıp başımın çaresine bakardım. Annem tepki göstermediğinde kendisine ve eve zarar verirdi o, bense söylediklerime tepki alamadığımda çeker giderdim.

O inatla kalırdı, bense hep gitmeye meyilliydim.

"Bizim!" Diye sayıklıyordu. Dayanamadım, kavga anında onların yanında olmamam gerektiğini öğrenmeme rağmen kapıyı hafifçe araladım. Babamı dizlerinin üzerine çökmüş ağlarken görmek dumura uğramama neden oldu. O sinirli adamı hiçbir zaman üzgünken bile görmemiştim. Ne olmuştu?

"Nasıl yaptın?" Annemin kalbine ulaşmak, mantıklı bir sebep bulmak ya da acısını dindirecek bir teselli bulmak istiyordu. Parmaklarım kapının kenarına tutunduğunda başımı kulpun altına sokup oradan içeriyi izlemeye devam ettim.

Şey, boy da şuan bir metre falandı.

"Nasıl kıydın ona?"

"İstemiyordum ve gitmesine izin verdim. Bu kadar basit," dedi annem, onun aksine çok sakin bir sesle. Umurunda bile değildi sanki bu durum. "İstemediğim bir çocuğu sırf sen istiyorsun diye dokuz ay karnımda taşıyıp sonra da büyütemem."

içimizdeki şeftali -GERÇEK AİLEM-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin