Keyifli okumalar.
Hayatım boyunca çok kez bu kez bitti, her şeyi kaldırırım ama artık bu bana bile fazla dediğim anlar olmuştu. Biliyorum, herkesin hayatında mutlaka bir en kötü an vardı.
Bazılarımızın birden fazlaydı.
İçimize kapandık, halbuki çok iyi insanlardık. Baş edemedik, yere bıraktık kendimizi. Ama en sonunda ayağa kalktık. Belki biraz çamura bulandık, yerde toz toprak olduk. Gözlerimiz şiş, ruhumuz eskisinden daha da ağırdı. Ama bunu da atlatmasını bildik.
Hâlâ yaşıyoruz.
Çareler arıyoruz.
Acımız faklı, nedenleri farklı belki ama sonuçta hepimiz düştüğümüz yerde çabalıyoruz bir şeyler için.
Korkuyordum mesela. Yaş kaç olursa olsun insan korkuyordu hâlâ. Boğazım düğüm düğüm oluyordu. Dudaklarımı ısırıp saklamaya çalışıyordum hâlâ.
Birçok kalp kırmıştım korkularım yüzünden. Yıllarca zihnimi düşünmeye kapatmıştım. Tek bir yargıyla yaşıyor, bunun için çabalıyordum. Var olmamın bile birilerine ölüm getirdiğine inanmıştım.
Halbuki doğduğum gün ölen bir adamla uzaktan yakından alakam yoktu. Karıştığım ailenin laneti ben değildim. Kan kanseri yüzünden vefat eden Leyla teyzem'i iyileştirebilecek güç bende değildi. Sorumsuz bir sürücünün köpeğimin kafasını ezmesi de benim suçum değildi. Yavuz'un vurulduğu gün kan kaybından bir süreliğine kalbinin durması, Savaş'ın onu vurması ya da sırf Yavuz'un yanında bir kez gördüler diye tüm çocukluğumun mahvolması benim suçum değildi.
Hiçbirini ben istememiştim ki.
Ne bileyim, çok fazla boş işler yaptığım olmuştu ama sanırım şükrettiğim en boş işim şu anda yatağında olduğum adama aitti.
Sırf Mirza'nın bir arkadaşı telefonuma sızıp beni dinledi diye İldem'e telefon sinyalini buldurup barlar sokağına gidip iki adamı uyku ilacı dolu şırıngalarla bayılttığım olaydan bahsediyordum.
Beni bu kadar çok seveceğini ve hayatıma bu kadar çok anlam yükleyeceğini bilseydim o gün ondan o kadar hızlı kaçmazdım belki de. Gözlerim sızlıyordu.
Hayatımdaki inişli çıkışlı tüm bu karmaşanın içinde her zaman benim için sakin kalan huzurlu bir yer olmuştu o. Dinlenmek istesem ona gidecek kadar huzurluydu.
Bunu kaybettiğime inanamıyordum.
Ben neden böyle bir şey yapmıştım ki? Neden onu bırakmıştım? Kendime uydurduğum aptal bahanelerdi şimdi hepsi gözümde.
Sürekli kadın karakteri korumak için onu kırıp dökerek ortadan kaybolan erkek karakter gibi hissediyordum kendimi. Ki, ben o karakterin ebesine kadar sövmüş bir kızdım.
Allah beni iflah etsindi.
Gözlerimi hafifçe aydınlık odaya açtım. Daha fazla uyuyor numarası yapamazdım. Bunu yapmamın sebebi de bir tık göt korkusu olabilirdi efenim. Çünkü ben uyuyakalmış yatakta da tek başıma uyanmış bulunmaktaydım.
Gece karnımda hissettiğim ılık nefes de ağırlık da yoktu. Başım yumuşak yastıkdaydı.
Hafifçe kıpırdanarak yataktan doğruldum. Gözlerim odasında gezindi. Ve onu balkon kapısının önünde gördüm. Balkonda bir sandalyede oturuyordu. Bana arkası dönüktü. Olduğu yerden yükselen dumandan sigara içtiğini anladım.
Sessizce gitmek istedim.
Bilmiyorum.
Sanki bir anda hiç burada olmamalıymışım gibi hissettim. Onun sarhoş halinden faydalanmış gibi belki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
içimizdeki şeftali -GERÇEK AİLEM-
Teen FictionHepimizin acıları var, bunlar bizim çekirdeğimiz. Hepimizin kişilikleri var, bunlar özümüz. Hepimizin maskeleri var, bunlar da şeftali kabuklarımız. Aslında hepimiz birer şeftaliyiz. Ve ben aslında bir Nektariye aşık oluyorum. Bu hikaye şeftalinin...