Keyifli okumalar♡
Hazırlanmış bir halde boy aynasından kendime baktım. Geçen okulda cinsiyet partisi olduğunda giydiğim kombinin aynısıydı ama tesbihi kaybetmiştim.
Çok dertliydim.
Daha önce telaştan odamı tam inceleyememiştim. Kapıdan girdiğinizde tam karşıda beyaz çift kişilik bir yatak vardı. Yatağın her iki tarafında da komodinler ve üzerlerinse beyaz şık gece lambaları. Yatağın sol tarafında, komodinin yanında aynalı bir dolap vardı, ki şuan oradan kendimi izliyordum. Kapının sağ tarafındaki duvar boylu boyunca camdı ve camın önünde iki tane koltuk vardı.
Sol duvarda ise çalışma masası, üzerinde test kitaplarıyla. Bir kitaplık ama boş. Bir makyaj masası.
Akşamki yemek geldi aklıma, Koralp yoktu. Bir iş sözleşmesi için yurt dışına gitmesi gerekiyormuş.
Kapı çaldığında Vural bey'in, "müsait misin, kızım?" Diyen sesiyle odayı incelemeyi bıraktım.
"Evet." Ama erkek olarak.
İçeriye giren Vural bey, odada Alin yerine Aral'ı, yani benim erkek halimi görünce inme gelmiş gibi durdu. Önce gözlerini kırpıştırdı ve odanın kapısından kafasını çıkarıp dışarıya baktı. Galiba başka erkek çocuğu olup olmadığını kontrol ediyordu.
Güldüm bu hallerine. "Bugün okulda ilk günüm olduğu için süpriz yapmak istedim, Vural bey. Erkek kılığına girdim, daha fazla aramayın beni."
Bana yan yan bakan Vural bey yavaşça kapıdan çıkarak merdivenlerin başına ilerledi. Aralık kalan kapıya ilerleyip ne yaptığını anlamaya çabaladım.
Galiba adam benim yüzümden delirdi.
"Karya!" Panikle ona ilerlerken, o hala cam korkuluklardan tutmuş Karya hanım'a bağırıyordu. "Karya, Alin kendisini erkek sanıyor!"
"Hayır," dedim panikle. Beynimin tepesinde uçacak olan terliği şimdiden hissedebiliyordum. "Öyle sanmıyorum, sadece erkek kılığına girdim."
Vural bey, bana düşünür gibi bakıp tekrar başını merdivenlere çevirince panikle üzerine atladım.
"Baba sus!" Diye bağırdım sırtına atlamış ağzını kapatmaya çabalarken. Tam o an, merdivenlerin başında Karya hanım şaşkın gözlerle belirdi.
Vural bey, erkek olduğumu unutmuş bir halde şokla bana döndü. Gözleri parlıyor, kocaman sırıtıyordu. "Ne dedin sen?"
"N...ne dedim?" Ağzımdan çıkanları kulaklarım duyup da beynim idrak edince kekeleyerek Vural bey'in sırtından uzaklaştım.
"Baba dedin!"
"Öyle mi dedim?"
"Alin!"
"Demişim."
Vural bey, ışık hızında beni kollarına çektiğinde başım göğsüne çarptı. Kollarım iki yanımda cansız bebek elleri gibi sallandı. Dişlerim yanaklarımı parçladı.
Kendi babam, yani üvey babam genelde yüzüme bile bakmadığı için yerini daha kolay doldurmuştum belki. İçimdeki küçük kız, kalbindeki baba yokluğunu, merhamet yokluğunu belki de bir anda bulduğu Vural bey ile doldurmuştu. Ona kollarını açmış, kimsenin yatmasına izin vermediği minicik yatağında yanına yatsın diye kenara kaymıştı.
Ona sarılsa mıydım? Sarılabilir miydim?
Ben içimdeki ümit dolu küçük Alin değildim, zamana ihtiyacım vardı. Küçük Alin gibi kenara kayamazdım hemen, önce ayakta beklemeleri gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
içimizdeki şeftali -GERÇEK AİLEM-
Teen FictionHepimizin acıları var, bunlar bizim çekirdeğimiz. Hepimizin kişilikleri var, bunlar özümüz. Hepimizin maskeleri var, bunlar da şeftali kabuklarımız. Aslında hepimiz birer şeftaliyiz. Ve ben aslında bir Nektariye aşık oluyorum. Bu hikaye şeftalinin...