Keyifli okumalar ♡
"Bekleyin beş dakika." Dedi ildem. "Çıkarmaya çalışacağım."
Dinleniyor olduğumuz gerçeğiyle üçümüz de susmuş, konuşmak istemiyorduk.
Bir süre sonra İldem kaşlarını çattığında, "ne oldu? Olmuyor mu?" Dedim tedirginlikle.
"Kendisi çıktı IP'den." Diye mırıldandı.
"Çıkar tabii," dedi Berkay sinirle. Oturduğu yerde duramıyor, sürekli odada volta atıyordu. "Anladı tabii yakalandığını, çıkar."
"Konumunu bulacağım." Dedi İldem. "Böyle, acaba şuanda dinleniyor muyum korkusuyla yaşayamazsınız. İstanbul'daysa Berkay'ındır. Adana'daysa Alin'in. Bana sadece biraz zaman verin. Bilgisayar için geliştirdiğim uygulamayı telefonunuza uyarlayıp size atacağım."
"Tamam." Dedik Berkay ile aynı anda ve telefonu kapattık.
Beynimde tehlike çanları çalıyordu. Telefonu, sanki o birisi içinden çıkacak da birden boğazıma yapışacakmış gibi bir telaşla çalışma masasının üzerine koydum.
Sabırsızca odanın içinde volta atmaya başladım. Saat 1'i geçtiğinde yorgunlukla yatağa oturdum. Bağdaş kurarak sırtımı ve başımı yatak başlığına yasladım.
Ya... ya bu evden birisiyse? Ne yapacaktım o zaman?
Kaşlarım çatıldı. Kim olduğunu bulursam anasından emdiği sütü burnundan getirecektim. Ve eğer, bu evdeyse tüm köprüleri yakardım. Kim seviyor, kim sevmiyor zerre umrumda olmazdı.
Gelecek yol bırakmazdım, duvarlar örerdim. Köprüleri yakardım. Durular ailesi, benim için biterdi.
Bu yapılan şey, öyle kolay bir şey değildi. Bu yaşadığım korkuyu unutacak değildim. Özelime karışılmasını, telefonumun benden izinsiz hacklenmesini hele hiç unutacak değildim.
Uyumayacaktım. İldem'den hala bir haber yoktu. Gözlerim yavaşça kapandı.
Gözlerimi açtığımda sabah olmuştu. Hay şeftalini, diyerek doğruldum. Gözlerimi ovarak yataktan kalktım ve telefonu elime aldım.
WhatsApp'tan bir sürü bildirim vardı. İnstagram'dan da vardı ama şuanki sorunum büyük olduğu için WhatsApp'a girdim.
Şehirdem: Üzgünüm Alin.
(04..42)Şehirdem: Bu senin için bir hayal kırıklığı olacak ama,
Şehirdem: Konum Adana'da bir gece kulübünü gösteriyor.
Bir an yutkunamadım. Gözlerim kapandı. Elimdeki telefonu sıktım. Bu kadar aciz umutlar beslemek yeterdi de artardı bana.
Artık sadece 18 yaşıma girmemi bekleyecektim. Sonra da defolup gidecektim.
"İki ay," diye fısıldadım. Gözlerimi açtığımda bir damla yaş süzüldü gözlerimden. Hızla sildim onu. Değmezdi.
Ama neden yüreğimin ortasında bir ağırlık vardı? Neden nefesimi kesmişti?
Çok saçma değil miydi? Hiçbir şey yapmamış olmama rağmen beni kontrol altında tutmaya çalışan birisi vardı.
Kendimi toparlayarak diğer mesajlara baktım.
Şehirdem: Attığım uygulamayı telefonuna kurduğunda bir daha giremez.
(07. 12)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
içimizdeki şeftali -GERÇEK AİLEM-
Teen FictionHepimizin acıları var, bunlar bizim çekirdeğimiz. Hepimizin kişilikleri var, bunlar özümüz. Hepimizin maskeleri var, bunlar da şeftali kabuklarımız. Aslında hepimiz birer şeftaliyiz. Ve ben aslında bir Nektariye aşık oluyorum. Bu hikaye şeftalinin...