Yazardan;
Baharın hastaneye kaldırıldığını duyduklarına hızla hastaneye. gitmişlerdi.
Bahar araba kazası geçirmişti.
Her tarafı çizik morluk ve et ezikleri ile doluydu.
kafasına aldığı şiddetli darbeden dolayı beyin kanaması geçirmiş hemen ameliyata alınmıştı.Karayel ailesi yoģun bakımın önünden 3 gündür 1 saniye bile ayrılmıyordu.
Burak kendini suçluyordu, eğer peline inanıp bahara öyle davranmasaydı biricik sevgilisi şuan kollarında olabilirdi.
Tabi hâlâ sevgilisi mi tartışılır.
Burak geldi geleli 2 kere sinir krizi geçirmiş hastanede, sakinleştirici verilmişti.
Selen hanımın kızı gibi gördüğü diğer bir parçası şuan yoğun bakımdaydı.
Onun o hastane yatağına küçücük kalması yara bere içinde olması ona güneşin kaza geçirdiği zamanı hatırlatıyordu.
Ama Güneş şuan iyiydi, yanlarındaydı ve baharın da sonunun öyle olmasını umut ediyordu.
Levent bey baharı kendi kızı olarak görüyordu. Kendi kızı olarak gördüğü kişi şuan ölüm kalım savaşı veriyordu. Elleri kolları bağlı ne yapacağını bilemezce koridorda volta atıyordu.
Güneş baharı kardeşi gibi görmekten çekinmiyordu. Şayet bahar ona iyi geliyordu. Doğru sözleri onun kendine bile itiraf edemediği şeyleri demesi ona ablalık yapmış olması ona mutlu ediyordu. Ama baharın ölüm kalım savaşı içinde olduğunu bilmek onu her geçen gün yıpratıyordu.
3 günde ne kadar kötü bir hâl alınabilirse o hâle gelmişti.
Baharın ailesi baharın durumundan haberdardı.
Onlara haber verildiğinde dedikleri tek şey 'o bizim kızımız değil böyle şeyler için bizi rahatsız etmeyin!" Deyip yüze kapanan onlarca aile telefonları...
Nasıl olurdu da insan öz kızı için bunları diyebilirdi?
Burak az önce uyanmış yoğun bakımın kapısına gelip diz üstü çökmüştü yere.
Gözyaşları gözlerinden birer birer durmaksızın akarken hıçkırarak ağlıyordu.
Sevdiği kadının şuan orada olmasının sebebini kendi olarak görüyordu,
Öyleydi de.(bence)
En azından dinlemeliydim diyordu kendi kendine.
Şimdiden titremelerinin başlaması yeni bir kriz eşiğinde olduğunun göstergesiydi.
Kimin umrundaydı ki? İçerideki sevdiği kadın daha kötü durumdaydı.
Şuan kendisinin bulduğu durum bunun yanında bir hiç olarak kalıyordu.
Her zamanki gibi yoğun bakım kapısının önüne oturarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya ve Allaha onun yaşaması için yalvarmaya devam etti.
Şayet baharın burada olduğu zamanlar bunların dışında kendine zarar vermeye çalışmaktan başka birsey yapmamıştı.
Yine zarar verecekken 'ya bahar uyanır üzülürse? Ya beni sorarsa? Ya onu göremeden ölürsem?' Diye düşünüp bir kaç kere fikrinden geri dönmüştü.
İçeriden gelen tiz ses ile herkes korku ile yoğun bakımın camından bakmaya başladı.
Makineden çıkan tiz ses ve ekrandaki düz çizgi...
"DOKTOR YOKMU!? DOKTOR NERDE!? SEVDİĞİM ÖLÜYOR YARDIM EDİN!" burağın çaresiz haykırışlarına karşın güneşte bağırdı.
"BU SİKTİĞİM HASTANEDE DOKTOR YOKMU NEREDE DOKTOR!?" Diye bağırarak hızla koridorlarda koşuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÜVEY MİYİM?
Teen Fiction17 yaşıma geldiğimde hayatımda asla olmaz diyeceğim şeyler ile karşı karşıyaydım şuan. Birileri aniden evimizin kapısını çalıp hastanede çocukların karıştığını aslında benim onların kızı olduğumu söylüyorlardı. Peki bu gerçekmiydi? 17 yıl boyunca...