5.BÖLÜM "UYKU SERSEMLİĞİ"

9.9K 638 28
                                    


Bir yandan esnerken bir yandan da karnımı kaşıyıp uyku sersemi lavaboyu arıyordum. Kesinlikle yeni uyandığımda mal oluyordum.

Ve o da şu an kanıtlanıyordu.

"Güney?" diye fısıldadı arkamdan birisi. Tek gözümü açıp o tarafa döndüm. Arhan kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu.

"Ne yapıyorsun gecenin bu vakti ayakta?" Etrafıma bakındım. Herkes ölü gibi uyuyordu. Tekrar ona döndüm, "Lavabonun yerini unuttum." diye fısıldadığımda duraksadı.

Bir bana bir de arkama baktı.

Ayağa kalkarak yanıma doğru geldi. "Tamam ben seni götürürüm gel." dedikten sonra kolumdan nazikçe tutarak beni yürütmeye başladı. "Çok naziksiniz." dedim gülerek.

Onun da dudaklarının kıvrılmasıyla hoşuna gittiğini anlamıştım. "Sarhoşluk senin dilinde uyku sersemliği herhalde." dediğinde kaşlarım çatıldı.

Dilimle zoru neydi ki?

Aniden karanlık ortam aydınlandığında koluna yapıştım. "Eyvah basıldık." heyecanla sesimi yükselttiğimde büyük damarlı elleri dudaklarıma kapandı. "Herkes uyuyor Marlen, bağırmamalısın."

"Benim adım Güney." dedim mırıltılarım arasından. Anlamamış gibi bana baktı. Ona açıklama yapmak isterdim ancak şu an gerçekten uykum vardı.

Mavi kabinlerden birisini açıp beni içeri soktu. "Yapabilirsin değil mi? Gözlerini aç Marlen, kapalı bir şekilde işeyemezsin." Ben belki imkansızı seviyordum. Böyle düşünmemin aksine uzatmadım başımı tamam anlamında salladım.

Eşofmanımı aşağı indirmeye çalıştığımda "Hay sikeyim.." diye fısıldadı. Beni mi? diye soracaktım ki kendimi durdurdum.

Eşofmanımın ipleri bağlı olduğu için indirememiştim. Kapı kapanma sesi geldiğinde tek gözüm açıldı ve o tarafa baktı.

Gitmişti.

Omuz silkip işime geri döndüm. En son sifonu çekip eşofmanımın iplerini bağlamadan çıktım. Tekrar kolumdan tutulup ışıkların çoğaldığı yere götürüldüm.

Gözlerimi kısarak elime köpük sürdüm ve yıkadım. Arkamı dönüp Arhan'a baktım. O da bana bakıyordu. "Sarhoşsam sebebi sensin." dedim ellerimi üzerime silerken.

Dudakları kıvrıldı ancak anlamamış gibi baktı.

"Ne?" kaşlarımı çattım. Bunda anlamayacak ne vardı. Sonuçta iki artı iki beş ederdi. Uzatmaya gerek yoktu. "Diyorum ki; sen sar ben hoş olurum evelallah." yüzündeki şaşkın ifadeye karşı kahkahamı tutamadım.

Sesli kahkaha atınca eli tekrar dudaklarıma kapandı. "Sen bir şey içmediğine emin misin?" cevap verdim ama eli olduğu için sesim boğuk çıkıyordu. "Ne?" dedi o da benim gibi konuşarak, anlamamıştı.

Dudaklarımdaki elini işaret ettim.

Elini çekti.

"Su içtim." dedim göstererek. "Su?" dedi ve kaşları havalandı. Gülümsedim, "Güzel kafa yapıyor."

"Ona ne şüphe?" dedi ve tekrar bileğimden tutup bizi tuvaletten çıkardı. Yavaş adımlarla koğuşun içinde yürümeye başladık.

Yatağımın yanına gelince ona döndüm. Parmaklarımı sakallarının arasında dolandırasım gelmişti. İçimden geldiği için, hem de 'uyku sersemi' olduğumu bahane ederek onun arkasına saklanacağım için hiç düşünmeden yapıverdim.

Ne kendini geri çekti ne de bana engel oldu.

"Sağ ol Arhan, sağ ol." dedikten sonra yatağıma oturup kendimi yığdım. Reis dememiştim. Demek de istemiyordum.

Aylıkken söylerdik canım uyku sersemi ne işimiz var saygıyla!

Ona arkamı dönüp kendimi çoktandır kollarının arasında olduğum uykuya teslim edecekken uyumadan önceki son sözlerini işittim.

"Arhan." dedi derin bir nefes verirken ve sonra da sesi gittikçe uzaklaştı.

Arhan diye düşündüm, Arhan.

***

TA UZAK YOLLARDAN -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin