"Lan oğlum siz manyak mısınız? Avlu da adam dövmeyi geç, hepsini neden hastanelik ediyorsunuz?" dedi Ünal gardiyan ellerini beline koyarak.Bizi oradan almış koğuşa getirmişti. Şimdi hepimiz nefes nefese oturup, onun söylenmelerini dinliyorduk.
"Sürekli cinsel ima yapıyorlardı Ünal abi." dedi Furkan buruşturduğu yüzüyle. Kafasını ısırdığı adam onun dudağına yumruk atmış, dudağını patlatmıştı. Bu yüzden konuşurken canı acıyor olmalıydı.
Sanki söyledikleri doğru değilmiş gibi mahçup bir şekilde bana döndü. "Kusura bakma Güney ama.." dediğinde başımı sorun yok dercesine salladım. "Güney'e söylediği sözler.. çocuğu sözlü taciz etti o yaşlı moruk."
Ünal gardiyan bir ileri bir geri yürümeye başladı. Aynı zamanda ara ara bize bakmaya devam ediyordu. Ellerin açarak bize doğrulttu. Durun der gibiydi. "Bakın haksız yere dövmeyeceğinizi elbetteki biliyorum çocuklar ama beni de anlamalısınız. Haksız yere aldığınız omuzlarınızda bir yük var zaten, yeni bir tane daha eklenmesini istemiyorum."
Bizden sorumlu olan Ünal gardiyan olduğu için onu sorgulayacaklardı. Her koğuştan sorumlu ayrı gardiyan vardı. Bu yüzden ne olup bittiyse en başından itibaren ona detaylıca anlatılmıştı.
Haklıydı burada ne yaparsak o kadar kârımıza, o kadar zararımızaydı.
"Sen iyi misin?" dedi Ünal gardiyan bana dönerek. Başımı salladım, "İyiyim iyiyim." dediğimde o da başını salladı. Ellerini birbirine vurarak konuştu. "Ben şimdi gidiyorum. Büyük ihtimal birer günlük hücre cezası alırsınız. Kendinize dikkat edin. Arhan sende revire git eline baktır."
"Tamamdır Ünal sağ ol." dedi Arhan baş selamı vererek. Aralarında su geçmez bir arkadaşlıkları vardı anlaşılan. Ünal abi demese fark etmeyecektim Arhan'ın avucundan akan kanı.
Herkes toplandığı yuvarlaktan dağıldı. Bende bu anı fırsat bilip yatağımdan kalktım. Görünüşe bakılırsa bir tek ben bilmiyordum yarayı.
Arhan'ın yanına doğru yöneldiğimde bakışlarını bana dikti. Yatağının kenarını işaret ederek konuştum. "Oturabilir miyim?" Birkaç saniye duraksasa da başıyla onayladı. "Yok." dedim alnımı kaşıyarak. Kaşlarını kaldırıp bana baktı. "Revire gidelim." dediğim de anlamamış gibi tekrar suratıma baktı.
Kolunu tutarak, onunda biraz yardımıyla ayağa kaldırdım. "Kan kaybından öleceksin." diye mırıldandığım da kısık sesle güldüğünü işittim.
"Üzülür müsün?" dediğinde çoktan koğuştan çıkmıştık. Şaka mı yapıyor diye ona baktım. Hâlâ güldüğünü görünce kolunu bırakıp önden yürümeye başladım.
"Marlen!" diye seslendi arkamdan. Umursamadan yürümeye devam etsem de hızlı adımların birbirini takip ettiğini duyabiliyordum. "Ya Güney!" dediğinde hâlâ dönüp ona bakmamıştım ancak adımlarımı biraz yavaşlattım. "Bayılacak gibiyim." dediğinde zaten yavaşlayan adımlarım iyice yavaşlarım. "Bayılıyorum herhalde." dediğinde ona döndüm.
Ben bele bir şey görmedim.
Flaş TV oyunculuk..
İnanmıyormuş gibi ona baktığımda kolunu tuttu. "Gerçekten." dedi. Göz devirip, derin bir nefes verdim. Sanırım oyunun sonuna gelmiştim. Yanına doğru adımladığım da kolunu açtı.
Kolunun altına girdim bende kolumu beline sardım. Muzip bir tavırla gülümsediğinde koluna vurdum. Yalancı bir şekilde acıyla inlediğinde gülümsedim. "Yalan söyleme yaralı olmayan koluna vurdum." dediğimde o da gülmeye başladı.
Bir anda karşımızda beliren Bekir gardiyanla duraksadık. Arhan onu kesinlikle sevmiyordu. Hem yanımda gerilen bedeni hem de daha önce laf arasında duyduğum için artık biliyordum.
"Hücre cezası aldınız. O yüzden yolunuzu çevirip hücreye geçin." dediğinde Arhan'a baktım. O da bana bakıyordu. Tekrar Bekir gardiyana döndüm. "Eli kesildi. Derin mi değil mi bilmiyoruz ama kan kaybediyor. Revire gitmeliyiz. Sadece bir saatliğine." dedim ikna etmeye çalışır gibi. İlk defa duraksayarak bana baktı. Sonra düşündü.
"Tamam siz şimdi hücreye geçin. Kaydınız yapılsın orada olduğunuz belli olsun. Ben doktor hanımı yolluyorum oraya." dediğinde tereddüt etsem de telsizinden revire haber verdiğini duyduğumuz için bir şey yapmadan hücrelerin olduğu kısma yürüdük.
İkimizi de aynı hücreye koyduğunda yol boyunca ettiğim dua kabul olmuştu. Gözlerimle görmeden rahat edemezdim.
Üstümüze kapı kapandı ve kilitlendi. Karanlık hücreyi aydınlatan tek ışık küçük pencereden yansıdığı kadardı. O yüzümüze vururken onu görmek içimi rahatlatıyordu.
Derin bir nefes aldık birlikte. "Kaldık." diye fısıldadı. Başımı salladım devam etmesi için. Ben edemezdim çünkü. "Başbaşa." diye fısıldadı.
***
Olur canım kalın. Bol bol smut.. mis.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TA UZAK YOLLARDAN -GAY
ContoGüney işlediği hırsızlık suçundan dolayı girdiği karma koğuşta başına geleceklerden habersizdir. Özellikle de bu koğuşun bir reisi olduğundan ve Reis'in sevdası olacağından. "Pusula isterse her daim Kuzey'i göstersin. Benim yolum sensin Güney. Benim...