"Güney Marlen! eşyaların geldi." diye içeriye seslenen Ünal Gardiyanla birlikte ayağa kalktım. Getirdiği bavulumu elinden alıp ona döndüm. "Sağ olasın abi." dediğimde karşılık olarak dostane bir tavırla omzuma vurdu.Yatağımda oturan Furkan'ın yanına ilerledim. Burada ki ikinci günüm olmasına rağmen, Furkan'la iyi bir sohbet kurmuştuk. Onun en uzak akrabasını bile ne yaptığını dinlemiştim.
Hevesle ellerini çırpınca ona tebessüm ettim. "Hadi sen yerleştir bende bir Mehmet amcalara bakayım." dediğinde başımı salladım. Derince bir nefes verip bavulu açtığımda bir tarafın kapalı bir tarafında da eşyalarım olduğunu gördüm.
Hepsini düzgünce katlayıp dolapta benim için ayrılan kısıma koydum. Yatağıma geri oturup diğer kapalı kısmı açtım. İçinde birkaç okunacak kitaplar, bir defter bir kalem ve fotoğraflar vardı.
Onlara bakmadan beni izleyenlere döndüm. Kalemle defteri gösterip "İçiniz sıkıldığında veya sevincinizde buraya dökün en azından akıl sağlığımızın bir kısmını kurtaralım doktorlara da yazık." dediğimde bir an bocalasalar da daha sonra gülme sesleri yükseldi.
"Yaşa be Güney!" diye bağırdı Vedat ağabey. Arhan'a dönüp gülümsedi." Reis ne diyorsun?" Bende ona baktığımda bakışlarının bende olduğunu gördüm. Beni önce bir süzdü gözleriyle, en son elimdeki deftere baktı. "Güzel olur." dedi cevap bekleyen herkese istediği yanıtı verirken. Göz temasımız hâlâ devam ederken bakışlarımı kaçırdım.
Adam beni süzmüştü. Ve ben utanmıştım.
"Güney gel evlat." diye bana seslenen Mehmet amca'ya baktım. Herkes ayaklanıp ortada duran boyu kısa masa da oturmaya başladı. Bende Mehmet amcanın yanına oturdum. Onun yanında da, masanın başında Arhan oturuyordu. Yanımda da Furkan oturuyordu. "Anlat bakalım evlat sen nasıl düştün bu cehenneme?" dedi ellerini iki yana açarak etrafı gösterirken.
Derin bir nefes aldığım da aklıma yaşananlar geldi kendimi tutamayıp kıkırdadım. Gerçekten gelse gelse bu olay anca bendeki bu kör talihle beni bulabilirdi.
"Abi ben buraya öyle bir boktan şekilde geldim ki, sizde bana hak vereceksiniz." dediğimde zaten gülümseyerek beni izliyorlardı. "Anlat artık oğlum hele." dedi heyecanla Vedat abi. Başımı sallayarak anlatmaya başladım.
"Abi ben kendimi bildim bileli eski bir mahallede yaşıyoruz biz. Ama o kadar eski ki bir hane de iki - üç bilemedin dört aile vardır. Bir gün mahallemize İtalyan Mariam hanım taşındı. İyi kadındı ama parasını nefes gibi harcıyordu. Bu da mahalle de yayıldı tabii ki. Sonra bizim mahalle de Sadık adında bir çocuk vardı. Adına asla aldanmayın. Giyiyor bu maskeyi, giriyor Maryam hanımın evine. Çalıyor işte ne varsa getiriyor kendi evine. Zil zurna sarhoş oldu bir gün. Anlatta yaptığı her şeyi mal herif. Sonra gittim bende aldım tüm eşyaları evinden, geri teslim edecektim. Ki yaptım da fakat tam o sırada içeri Maryam hanım girmesin mi! Tabii ben ona durumu anlatana kadar polis geldi ve son olarak da buradayım." dediğimde hepsinin ağzı açık kalmıştı.
Sonra birden gülmeye başladılar. "Harbi bir insan da hiç mi şans olmaz ya!" diyerek kahkaha attı Furkan. Yalancı bir kızgınlıkla konuştum. "Yalnız ayıb oluyor." herkes gülmeye devam ederken ben tekrar sordum ortaya. "Siz neden buradasınız?" dediğimde herkesin yüzünde ki gülünç ifade yavaş yavaş silinmeye başladı."Açalım maziyi babalık." dedi Ferhat, Mehmet amcaya.
Merakla o tarafa döndüm. Aslında şu an bir tek Arhan'ın neden burada olduğunu merak ediyordum. Bakışları bile içimi deliyordu sanki. Ferhat tekrar öne atlayarak konuştu. "Ben başlayayım o zaman Güney kardeş, benim bacım var adı Feriha." dediğinde başımı salladım.
'Feriha bayılır.'
Feriha kalk bir gören olacak..
"Bir gün benim bacımı kıstırıyorlar kenarda." dediğinde başı seğirdi, sanki tüm her şeyi baştan yaşıyormuş gibiydi. "Para istiyorlar. Feriha'm da yok diyor. Zorluyorlar, taciz ediyorlar kardeşimi. Ulan... kardeşim karşımda nasıl ağladı size anlatamam. Gidiyoruz dedim tuttum kolundan. Topladım tüm gençleri. Hangisi dedim yan tarafımdaki üçlüyü gösterdi. Elimin tersiyle bir çarptım onlara yerde pestilleri. Bastım kafalarına ayağımla vur kız dedim görsünler bir insanı taciz etmek nasıl bir puştluk. Sonra o yanmasın diye bende üstüme aldım suçunu. Üçü de komadalar ailesi şikayetçi oldu ve buradayım." dediğinde ortam da yine bir sessizlik oldu.
Furkan boğazını temizlediğinde herkesin odağı onda toplandı. "Babam annemi hep döverdi. Yine aynısı olunca anlık gelen cesaretle onu bıçakladım. Sonra kendimi ihbar ettim." dedi gözünden düşen bir damlayı silerken. Ali de parmaklarının masaya vuruş ritmini bozmadan konuştu. "Sevdiğim kadını abisi başka birisi ile zorla evlendirecekti. Beni sevmezdi bende onu ve evlendireceği kişiyi tüfekle vurdum. Buradayım."
"Peki yengeye ne oldu?" dedi masadaki gençlerden birisi. Ali samimi bir şekilde gülümsedi. "Ne olsun geliyor her görüş günü. Bekliyor beni." dediğinde hepimiz gülümsedik. Herkes çaktırmadan Arhan'a bakıyordu.
Acaba o söyleyecek mi diye.
Arhan oturduğu yerde dikleşti ve bileklerini masaya koydu. "Tenha sokakları kontrol ediyordum." dediğinde pür dikkat ona odaklandım. "Bir çocuğun ağlama sesini duydum. O tarafa doğru gittim ve bir yaşlı adamın ona tecavüz ettiğini gördüm. Bende o şerefsizi hadım ettim." dediğinde herkes afalladı.
Bakışlarını hepimizin üzerinde gezdirdi ama bende takılı kaldı.
O an gözlerimde ne gördü bilmiyorum ancak ben çok güzel bir adam görüyordum bunu biliyordum.
***
Hayal gücü sen nasıl bir şeysin ulan..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TA UZAK YOLLARDAN -GAY
Historia CortaGüney işlediği hırsızlık suçundan dolayı girdiği karma koğuşta başına geleceklerden habersizdir. Özellikle de bu koğuşun bir reisi olduğundan ve Reis'in sevdası olacağından. "Pusula isterse her daim Kuzey'i göstersin. Benim yolum sensin Güney. Benim...