"Avlu saati!" diye bağırarak içeriye girdi Ünal gardiyan. Okuduğum kitabı yatağımın üzerine bırakıp ayağa kalktım. Terliklerimi giyip tek sıraya geçtim.Bu sefer önümde Arhan vardı. O kadar yakınımdaydı ki kokusunu rahatlıkla alabiliyordum. Ve de o kadar güzel kokuyordu ki izin verilse burnumu oraya yaslar mümkün olduğunca çekmezdim.
Büyük sırtı göz önündeydi. İki kulucunun ensesiyle birleşen kısmına denk geliyordum. Beyaz tişörtü ona yakışmıştı.
Kimse anlamasın diye başka bir şeye odaklanmaya çalıştım. Ki aynı zaman da yürümeye başlamıştık. En önde Arhan arkasında ben vardım.
Derin bir nefes alıp ilerlemeye başladım. Güneşle buluşacağım için heyecanlı değildim açıkçası. Ben zaten hapse girmeden önce de dışarıya çıkmayı sevmezdim bu yüzden çok bir olay yok benim için.
Sıcaklık ışte.
Demir kapı açıldı ve dışarıya çıktık. Avlu da tek değildik tabii ki. Dede ve yılışık ekibi de buradaydı. "Oo yakışıklı!" diye bağırdı içlerinden birisi başımı çevirip onlara bakmaya tenezzül bile etmemiştim.
Mehmet amcanın uzattığı koluna girip bizim koğuşun oturduğu çardağa geçtim. "Bu Halil senden ne istiyor yav?" dedi Vedat abi. Omuz silktim. "Saçma sapan konuşup duruyor."
"Gerçekten sürekli cinsel ima yapması çok rahatsız ediyor." dediğinde Furkan'a başımı salladım. Hayal bile edilemez derecedeydi. Onlar konuştukça gerilen Arhan'ı göz hapsine aldım.
Elindeki tespihi sıkıp sıkıp bırakıyordu.
Ferhat elinde topla bize geldiğinde ıslık çaldı. "Hadi gardaşlarım göreyim hürünerlerinizi." Diğer eliyle nereden bulduğunu bilmediğimiz tebeşirle bize baktı. "Düz çizgi çekebilen hayırlı insan?" dediğinde elimi uzatarak tebeşiri aldım.
Okul yıllarımda düz çizgi çekmek için o kadar çok alıştırma yapmıştım ki artık usta olmuştum.
Yere çöktüm, gözlerimle nasıl çizeceğime baktım. İlk önce tebeşiri hayali bir şekilde düz çizgi çekiyormuş gibi hareket ettirdim. Sonra düz çizgi çekerek doğruldum.
"Güney harbi taşaklı bir adamsın gardaşım." dedi hayretle Ferhat. Söylediği kelimeye kahkaha atarak ona baktım. Ayak tenisi oynayacaktık. Severdim topla oynamayı. Arhan da kalktığında ona kısaca baktım sonra önüme döndüm. Zira bugün oldukça süzmüştüm kendisini.
Ferhat, Arhan, ben, Furkan, Vedat abi ve Malik vardık.
Takımlar için Ferhat ve Arhan kaptan oldu. Üç'e üç ayrılacaktık. Taş kağıt makas üçlüsüne girince Ferhat yenildi. İlk Arhan alım yapacaktı. Gözlerini herkeste gezdirdiğinde heyecanla nefes aldım. "Güney." dedi eliyle yanını işaret etti. Ellerim eşofmanımın cebindeyken yanına adımladım. Adımlarım birbirini takip ederken göz temasımızı da bırakmadım.
Yanına geçtiğim esnada Ferhat seçim yapıyordu. "Furkan." dedi ona doğrulttuk parmağını şıklatarak. Furkan gözlerini etrafta gezdirip yanına geçti. Ona dikkatli baktığımda Ferhat'ın gülümsediğini onun da utandığını görmüştüm.
Bir dakika?
Yoksa?
Gözlerim büyükçe açıldığında kulağıma bir ses geldi. "Kimi seçelim?" Ona döndüm refleksle. Yakınımdaydı. Çok yakınımdaydı. Dudaklarımızın arasında milimetreler vardı.
"Vedat abi." diye fısıldadım hayal dünyasından çıkıp gerçek dünyaya dönmüş gibi. Boğazını temizledi ve önüne döndü. "Vedat." dedi gür sesiyle. Vedat abi yanımıza gelirken o sırada Ferhat, "Gel ulan salak Malik." diye Malik'i çağırdı.
Malik işaret parmağını Ferhat'a doğrultup söylendi. "Ayıp ediyon ha!" Ferhat ona doğru tekme savunduğunda araya Furkan girdi.
"Takım isimlerini belirleyin." dedi Mehmet amca bize seslenirken. Bizim takım olarak daire oluşturduk. "Bence senin soy adın olsun." dedi Vedat abi beni göstererek. Kaşlarımı çattım. "O ne alaka Vedat abi?" Ensesini kaşıdı. "Ne bileyim oğlum değişik bir şey." Arhan'a baktı. "Ama Arhan'ın ki daha taşaklı." dediğinde ona baktım. "Ne ki?"
"Korkmaz." diye mırıldandı. Harbiden tam oturmuştu. "Hadi söyleyin artık." dediğinde Mehmet amca ona baktık sonra önümüze döndük. Vedat abi eliyle bizi durdurup "Siz merak etmeyin o iş bende." dediğinde Arhan bana baktı.
Omuz silktim.
"Evet alayım isimleri." dedi Mehmet amca. Ferhat "Gardaşlar." diye öne atıldığında herkes güldü. O da gülerek söylediği için diğerleri bu konu da rahattı. "Siz?" sıra bize geldiğinde Vedat abiye baktım. "Delikanlılar." dediğinde Arhan ensesine bir tane yapıştırdı. "Oğlum." ses tonu ne yapıyorsun der gibiydi. "Abi akmıyor mu kanımız deli deli! Ayıpsın!" dediğinde yine güldüler.
"Hadi hadi uzatmayın da başlayalım." dedi Furkan mantıklı bir açıklama da bulunarak. Onu onaylayıp ısınmaya geçtik.
Ferhat takımıyla konuşurken ona gülümsedim. Kesinlikle kaybedeceklerdi.
***
Bu avluyu üç parya yayacağım sanırım.
Bu öylesine geçiş bölümüydü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TA UZAK YOLLARDAN -GAY
Cerita PendekGüney işlediği hırsızlık suçundan dolayı girdiği karma koğuşta başına geleceklerden habersizdir. Özellikle de bu koğuşun bir reisi olduğundan ve Reis'in sevdası olacağından. "Pusula isterse her daim Kuzey'i göstersin. Benim yolum sensin Güney. Benim...