Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
***
Bir haftanın sonunda hastalığı tam olmasa da kısmen yenmiştim. Hâlâ sesim gripten dolayı biraz daha kalın çıkıyordu ama bu beni yıldırmamıştı. Zaten çok konuşmuyordum. Hayatımda herhangi bir değişiklik olmamıştı.
Bir hafta içinde sadece üç gün yatabilmiş sonra ise işe gitmeye başlamıştım. Furkan, Vedat abi ve Mehmet amcanın ikazlarına kulak asmadan haftayı kapatmıştım.
Her iki iş yerimde sanırım yüzümden anlamıştı bir şeyler olduğunu. Bu yüzden bana hep hafif yüklü işler vermişlerdi.
Her neyse bahsetmek istediğim konu bu değil. Hastalığımın ilk günü birileri uğradı evime. Hayal meyal hatırlıyordum. Furkan'ında düşüncelerimi desteklemesi üzerine kafamda bir şeyler rayına oturmuştu.
Furkan bana tüm ayrıntıları harfi harfine anlatırken iki cümlesinin birinde "Dış kapımızı seviyorum." diye mırıldanıyordu. Gerçekten zevkine her yeri yaktığımı mı düşünüyorlardı?
Bana birkaç bilgi bulmasını istedim ondan. Furkan istediği siteye girebiliyordu. Bilgisayardan çok anlamadığım için nasıl olduğunu sorgulamıyordum da.
Bilgisayar ekranına eğilmiş bir şekilde bir şeyler okurken bende evimizin manzarasına bakıp kahvemi yudumluyordum.
Manzaram ise bir kadın ve kocasının kavgasıydı. Kadın neye sinirlendiyse sürekli adamın üzerine yürüyüp ona bir şeyler söylüyordu. Adam da suçunu biliyormuş gibi ellerini önünde birleştirmiş sesini çıkamıyordu. Gözlerimi kısıp biraz daha dikkatli baktığımda adamın yakasındaki bordo ruj lekesi sanki bilerek bırakılmış gibi apaçık ortada duruyordu.
Gözlerimi devirip bana seslenen Furkan'a döndüm. "Ne buldun?" diye sordum. Bilgisayar ekranındaki bilgileri teker teker okumaya başladı. "Arhan Korkmaz, Armar Lojistik şirketinin kurucusu, baş müdürü." dediğinde ayağa kalktım camı açtım. Siyah araba yine oradaydı. Ondan bakışlarımı ayırmayarak sigaramın ucunu ateşe verdim.
"Devam et."
"Esas şirketi şu an da buraya yarım saatlik uzaklıkta. Sadece başarılarıyla gündem olmuş. Hakkında başka hiçbir şey yazmıyor. Sadece haber okunsun diye başlığa yazmışlar. İçerikte bambaşka birinden bahsediyorlar." dediğinde başımı salladım.
Heyecanla "Aha!" diye bağırdığında ona döndüm. Kaşlarımı hayırdır anlamında çattığımda bir bana bir de ekrana baktı. "Ne oldu oğlum söylesene."
"Cevaevi yangını hakkında bir habere denk geldim." dedi ellerini alkış niyetine çırparak. "Oku." diye mırıldandım sadece. Başını sallayıp haber metnini okumaya başladı.
"Gizli yakışıklı Arhan Korkmaz geçtiğimiz günlerde kendisinin müdürü olduğu Umut Cezaevini ziyaret etti. Korkmaz'a ilk zamanlarda çıkan ve hâlâ araştırması süren yangın hakkında sorular sorulduğunda muhabirimize Korkmaz'dan şaşırtan bir açıklama geldi. "Canı sağ olsun." diyen Korkmaz. Üzerinden çok yıllar geçtiğini, artık bunu sorgulamadığını dile getirdi. Her zaman ki gizliliğini korumaya devam eden Arhan Korkmaz, haberci arkadaşlarımızı yoldan geçen arabalar konusunda dikkatli olmaları konusunda uyardıktan sonra yanlarından ayrıldı."
Canı sağ olsun.
Sigaramı küllüğe bastırdıktan sonra odama yürümeye başladım. "Güney nereye?" diye bağıran Furkan'ı duymazdan gelerek üzerime bir eşofman ve sweat tişört odamdan çıktım.
Sigara paketimi ve çakmağımı cebime koydum. "Yüzleşmeye." diye mırıldanarak kapıyı açtım. Arkamdan kahkaha atarken onunda telefonunu eline aldığını hazırlandığını görmüştüm. "Sen nereye?" diye bu sefer ben sorguladığımda tekrar kahkaha attı. "Ferhat'ın tespih boncukları teker teker bir tarafına monte etmeye." dediğinde bu sefer gülen bendim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TA UZAK YOLLARDAN -GAY
Short StoryGüney işlediği hırsızlık suçundan dolayı girdiği karma koğuşta başına geleceklerden habersizdir. Özellikle de bu koğuşun bir reisi olduğundan ve Reis'in sevdası olacağından. "Pusula isterse her daim Kuzey'i göstersin. Benim yolum sensin Güney. Benim...