8.BÖLÜM "AVLU'DA MARLEN RÜZGARI"

9.2K 554 28
                                    


Mehmet amca elindeki olan çiçeği avuçları arasında gezdirmeye başladı. Çiçeği bulan ilk başlayacaktı. Yumruk yaptığı elini uzattı. Arhan sağ tarafa yönelmek için adım atmıştı ki aklıma gelenle kolunu tuttum. Bakışlarını ilk önce koluna koyduğum elime ondan sonra gözlerime çevirdi. "Sol." diye fısıldadım.

Başını salladı.

Tespihli eliyle Mehmet amcanın sol eline dokundu. Mehmet amca avucunu açıp bize gösterdi. Güzel pembe çiçek oradaydı.

Takip etme konusunda oldukça iyiydim.

Küçük topu Ferhat'tan alıp sektirmeye başladım. "3,2,1" diye sayıldığında topu yüksekten yere bıraktım. Bir kere sektikten sonra tebeşirle çizdiğimiz çizginin karşısına attım. "Bende." diyerek aldı Furkan. Top bir kere sekince bizim tarafa attı.

Top Arhan'ın alanına geçti. Topun olduğu yöne iki adım atarak üzerinde hakimiyet kurdu. Sonra geri yolladı. Top Ferhat ve Malik'in arasına geçti. "Bende gardaş." demesine kalmadan Malik vurdu topa. Demir ağlara vurduğu için ilk sayı bizimdi. "Lan amına koduğumun Malik'i bende diyorum ya bende diye salak herif!"

Ferhat'ın tepkilerine herkes gibi gülerken o daha da sinirleniyordu. Kesinlikle kaybetmeyi sevmiyordu. "Abi sende birilerine kendini göstereceksin diye şekil yapmanı mı bekleyeceğiz iki saat." Biz güler, Furkan kızarırken Ferhat Malik'in üzerine yürüdü.

Malik hemen atak yaparak Arhan'ın arkasına geçti. "Gel lan buraya it." Arhan ikisinin arasında gülümseyerek sinirden deliye dönmüş arkadaşına bakıyordu. "Başla hadi başla uzatma." diye eliyle savurdu onu.

Malik de korka korka yerine geçti. Vedat abi topu bilerek Ferhat'ın önüne attı. Ferhat bir kere ayağında döndürerek Furkan'a baktı. Sonra bize attı topu. "Abi?" dedi Malik ona dönerek. "Ne?" dedi Ferhat bizim ayağımızdan gözleriyle takip ettiği topa bakarak. "Harbiden şekil yapıyorsun ha."  Ferhat ona elinin tersini gösterdiğinde sustum işareti yaptı.

Top Furkan'dan bana geldi, yere bir kere seken topu ayağımla yakalayıp havadan, Arhan'a attım. Attığım pasa sertçe vurarak çizginin diğer tarafına geçmesini sağladı. Karşılık veremediklerinde Vedat abi sevinçle ikimize sarıldı.

Onun sarılmasıyla şaşkınlıkla gülerken bir el belimi sardı. Arhan gözlerimin içine bakarken bende bir elimle Vedat abiyi tutarken bir elimi de Arhan'ın kaslı kolan yasladım.

"Ve kazanan Delikanlılar." dedi Mehmet amca elindeki çiçeği kaldırarak. Herkese gülümserken Vedat abi karşısında kamera varmış gibi el sallayıp poz veriyordu.

"Evet ödülümüzü sahiplerine verelim." Elindeki çiçeğe baktık. Omzumdan ittirildiğimde arkamı döndüm. "Sen al hadi." dediklerinde gülümsedim.

Mehmet amcanın uzattığı eline kahkaha atıp sıktım. Koğuş gençlerinden olan Ali elini kamera yapmıştı. "Buraya bakınız." dediğinde kolumu Mehmet amcanın omzuna sardım. İkimizde çiçeği tutup gülümsedik. "3,2,1 peynir!"

"Canım çekti ha." dedi Ferhat kaybetmenin getirdiği hüznü kısa süreliğine kenara bırakarak. Onun her zaman aç olan midesine elimizi alnımıza vurduk.

"Ne çekti dırzo verelim hemen?" diye bağırdı sağ tarafımızdan birileri. Hepimizin bakışları oraya döndü. Bunlar hâlâ burada mıydı anasını satayım!
Dede'nin tayfasından birisi bacaklarını açmış, Ferhat'a seslendikten sonra kasıklarına vurmuştu.

Cinsel imâ.

Ferhat ellerini yukarıya açarak seslendi. "Anam sana verdiğim sözümü an itibari ile bozuyorum." Arhan'a döndü başını salladı. Arhan'dan da onay alınca boynunu iki yana çevirerek onlara yavaşça yürüdü.

Sanırım o çok beklediğim kavgayı bugün ediyorduk.

Ferhat'ın yavaşça yürümesinin yerini hızlı adımlar aldığında bende harekete geçtim. Benle birlikte görmediğim birkaç kişi daha.

Onlara yaklaşırken ellerindeki kendi yaptıkları çakıları bize savurdular. Ben karşımda adını bilmediğim adama bakarken elindeki çakıya tekme atarak onu savurdum.

Yakasından tutup burnuna kafa attım. Benim işim onunla değildi. Deli gibi korudukları Dedeyleydi. O lafları söylerken oldukça korkusuz görünüyordu. Şimdi ne diye yandaşçılarının arkasına saklanıyordu?

Arhan'ın da dediği tam bir aptal bunak'ın tekiydi.

Ona doğru yürürken etrafıma bir baktım. Ferhat kendisine ima yapan adamı yere yatırmış tekmeliyordu.

Furkan aralarından birinin sırtına atlamış, kafasını ısırıyordu. Malik nereden bulduğunu bilmediğim sopayla onlara vuruyordu. Vedat abi de onun için insanları tutuyordu. Arhan karşısındaki iki adamın atağından kaçarak ikisinin boş bir anında kafalarını tutarak birbirine vurdu.

Yüzümü buruştururken önüme döndüm. Karşımdaki dede bana korkuyla bakarken ona doğru koşup, hızdan yararlanarak takla atıp yüzüne tekme savurdum.

Paslanmamıştım. Bunu mahalle kavgalarında çok yapardım.

Kesinlikle havalı hissettiriyordu.

Hepsi yerde yatarken birbirimize baktık. Bizde yaralanan yoktu. Ferhat sevinçle kahkaha attı. "Angaralıyık Allah'ın adamıyık gardaş." Nefes nefese olan Arhan yanıma geldi. "İyi misin?" diye sorduğunda gülümsedim. "Hiç bu kadar iyi olmamıştım."

Ünal gardiyan ve birkaç gardiyan içeri girdiğinde onlara baktık. Onlar da bir bize bir de yerde yatan bedenlere bakıyorlardı. "Yine rahat duramadınız değil mi?" dediklerinde başlarını aynı zaman da iki yana sallıyordu.

Birkaç gardiyan onları kaldırmaya çalışırken biz tek sıraya girmiş, koğuşa doğru yol almaya başlamıştık.

***

TA UZAK YOLLARDAN -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin