Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
***
"Şimdi malzeme olarak ne lazım?" diye sordu Ünal abi önündeki kağıt, kaleme bakarken. Furkan "Düşünüyorum." diye mırıldanırken Ferhat onun omzuna kolunu attı. Onlara birbirine gülümseye dururken Vedat abi atladı.
"İşte krema, çikolata, yumurta var, süt.." diye sayarken Ünal abi not alıyordu.
Bugün Malik'in doğum günüydü ve biz de onun için bir pasta yapıyorduk.
Haberimiz yok zannediyordu, bu yüzden çok üzgündü. Aynı zamanda kendisi şu an hücredeydi. Çünkü pastayı düzgün bir şekilde yapabilmemiz için tek olmamız gerekiyordu. O yüzden de Ali saçma sapan bir sebepten dolayı kavga çıkarmıştı.
Uyurken bana şekil yaptın kavgası.
Gerçekten çok saçma olduğu için Ferhat'la bir posta da biz Ali'yi dövmüştük.
Ünal abi en son çikolatayı da yazdıktan sonra "Tamamdır." dedi ve yanımızdan ayrıldı. Onun gidişinin ardından ayakta kalan bazıları dağıldılar, biz de masa da toplandık.
Yorgunlukla başımı yanımda oturan Arhan'ın omzuna yasladım. Anında "İyi misin?" diye sorarken ne kadar kötü olsam da sadece başımı sallamakla yetindim.
Dün yağmura yakalanmamız benim için kötü olmuştu.
O kadar çok hasta hissediyordum ki Malik'in doğum günü olmasa revir de veya yatağımda sabahlayabilirdim.
"İyi değilsin Güney, gel revire gidelim." dediğinde onu reddettim. Masanın altından kolunu tuttum iyice ona yaslandım.
Sadece omzunda uyusam olmaz mıydı?
"İyiyim Arhan, gitmeye gerek yok. Sadece uykum geldi." dediğim de kendisiyle birlikte beni de ayağa kaldırdı. "Tamam o zaman gel biraz dinlen." dedi ve beni kendi yatağına götürdü.
Onun yardımıyla birlikte yatağına uzandım. Ayakkabılarımı çıkarıp yorganı kaldırdı ve bedenimin üzerine örttü.
Tam kalkacağı esnada kolunu tuttum. "Biraz yanımda kalsan olmaz mı?" dediğimde hemen geri oturdu. "Kalırım tabii, sen uyu ben buradayım." dedi ve eli saçlarıma uzandı.
Uykuya dalmadan önce tek hatırladığım saçlarımın arasında dolanan parmaklar ve elimi sımsıkı saran eldi.
***
"Güney?" diye seslenildiğinde uyandım ama göz kapaklarımı açmadım. Bir ton ağırlık varmış gibi hissediyordum.
Güç bela göz kapaklarımı araladığımda karşımda endişeli gözlerle beni izleyen Arhan'ı gördüm. "Pasta yapılmaya başlandı ama sen biraz daha uyu istersen." dediğinde masaya baktım keklerin üstüne krema koyuyorlardı.
"Yok kalkayım, yardım edeyim." dediğimde itiraz edecek gibi oldu ancak bakışlarımı görünce hemen koltuk altlarımdan tutup ayağa kaldırdı.
"Yanımdan ayrılmak yok, bir şey istiyorsan bana söyle tamam mı?" dediğinde başımla onu onayladım. Güç bela ayakta durabildiğim için beni belimden sıkıca tutup ilerletmeye başladı.
"Güney oğlum?" diye seslendi endişeyle Mehmet amca. Tüm gözler üstüme dönünce Arhan'a biraz daha sokuldum. "Hasta abi." diye açıkladığında birkaç kişi yanıma geldi.
Fakat geldikleri gibi gittiler çünkü Arhan onları azarladı. Masanın üstünde kesilecek meyvelere baktım. Bizim de bir payımız olsun diye meyve tabağını önüme çekecektim ki Arhan benim yerine çekmişti zaten.
"Ne oldu?" diye sorduğunda meyveleri gösterip ona baktım. "Doğrayacağım." dediğimde kaşlarını çatıp bana döndü. "Bana söylemen yeterli." dedi eski bir şef edasıyla fakat araya giren Ferhat onun havasını söndürdü.
"Gardaşım sen daha yumurta bile kıramazdın" dediğinde Arhan'ın sinirinden nasibini alacaktı ki onu durdurdum. "Çok şükür artık şu öfkeden bizi koruyacak birisi var." dediğinde bu sefer ona sinirle bakan bendim. Dudaklarına fermuar çekiyormuş gibi yaptı. "Sustum."
Teker teker meyveleri doğrama tahtasının üstüne koydum. Önce çilekleri sonra muzları küçük küçük küp şeklinde doğradım.
Diğerleri de pasta katlarını yapmadan doğradıklarımdan koyuyor sonra üzerine krema koyuyorlardı. En son da üstü için meyveleri ben dizmiştim.
Bittiğinde yorgunlukla arkamdaki bedene yaslandım. "Revire gidelim." diye kulağıma fısıldadığında artık onu reddedemeyeceğimi fark ettim. Çünkü nefesim bile ateş gibiydi. "Malik gelsin sonra gideriz." yine mecbur homurdansa da kabul etti.
"Geliyor! Geliyor!" diye bağıran Ali ile yavaşça ayaklandım. Furkan mumları dizerken Ferhat da kibritle yakıyordu.
Ayakta durmak başımı döndürüyordu bunu fark eden Arhan beni sıkıca tuttu. İçeriye söylene söylene giren Malikle birlikte gülümsedim.
"Doğum günün kutlu olsun!" Kağıttan yaptıkları süsleri şaşkınlıkla bize bakan Malik'in üzerinde patlattılar. "Şaka yapıyorsunuz!"
Kendisi de bizim gibi alkışlarken bir anda dans etmeye başladı. "Bugün benim doğum günüm ulan!" dediğinde kahkaha attık. Furkan pastayı üflemesi için uzattığında herkes onu bekliyordu.
Gülümsedi ve gözlerini kapattı. Dilek diledi ve onun gerçekleşmesi için tek nefeste tüm mumları üflemeye çalıştı.
Gittikçe kararan gözlerim artık gitmem gerektiğine işaret ediyordu. Arhan zaten dünden razı olduğu için hemen beni kucakladı ve götürmeye başladı. Malik'in görmemesini istiyordum çünkü bugün en güzel günüydü.
O görmeden çıktık koğuştan hemen, revire giderken acıyan göz kapaklarımı birbirine yapıştırmaktan başka bir şey yapamadım.
***
Bölüm hakkında düşüncelerinizi buraya bırakabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TA UZAK YOLLARDAN -GAY
Historia CortaGüney işlediği hırsızlık suçundan dolayı girdiği karma koğuşta başına geleceklerden habersizdir. Özellikle de bu koğuşun bir reisi olduğundan ve Reis'in sevdası olacağından. "Pusula isterse her daim Kuzey'i göstersin. Benim yolum sensin Güney. Benim...