Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
***
"Hadi Güney, hadi be gardaşım son bir kağıt." Gözlerimi devirip karşımda eğlenen Ferhat'a baktım. Ben kesinlikle eğlenmiyordum. Çünkü ne işleve geldiğini bilmediğim kartlarla bana oyun kuruyordu. Bana bir kart seçtiriyor sonra benim seçtiğim kartı bulmaya çalışıyordu.
Ancak bunu hileli bir şekilde yapıyordu.
Tam on üç seferdir benim seçtiğim kartı alırken ben görmemişim edasıyla çaktırmadan bakıyor, sonra o kağıdı bana gösteriyordu.
Her seferinde son dese de beni bir şekilde çıldırtıyordu.
Bize uzaktan gülerek bakan Furkan'a döndüm. "Furkan, gel al şu sevgilini yoksa alnının ortasından vuracağım yeminle!" dedim işaret parmağımla alnından ittirirken.
Sevgili dediğime kimse şaşırmadı çünkü son bir haftadır bu ikili oldukça yakındı. Bir şey söylemeseler de anlaşılıyordu.
"Ya sende oyna işte son defa." diyerek sevgilisini savunan Furkan'a öldürücü bakışlar attım. Tekrar kartını çekeceğim esnada aniden koğuşun kapısının şiddetli bir şekilde açılmasıyla dönüp kalmıştım.
"Yat yere! Yat! Yat! Yat!" diye bağıran gardiyanlara hepimiz dumura uğramıştık. Normal bir şekilde günümüzü geçirirken aniden ellerinde ışıklarla koğuşa dalmaları şok etkisi yaratmıştı.
"Ne oluyor?" diye soran Mehmet amcaya karşı bir gardiyan belindeki jopunu çıkardı. "Yere yat diyorum!"
Arhan hemen Mehmet amcanın önüne geçerken gardiyanın joplu eline tekme attı. "Düzgün konuşacaksın."
Onunla birlikte önümüzdeki gardiyanlar joplarla üzerimize geldiğinde karşı atak için komut bekliyorduk. "Ne olduğunu anlatın hemen." diye sesini yükseltti Arhan.
En öndeki sarı saçlı gardiyan "Koğuşunuzda uyuşturucu iddiası var. Üzerinde bulunan kişilerin hepsi sizin koğuşu söylüyor." dediğinde şaşkınlık nidalarımız yükseldi.
Arhan başını önce sağa sonra sola doğru kırdı. Burnunu çekerek önündeki gardiyana döndü. "Tekrar et.
"Koğuşunuzda uyuşturucu iddiası var. Üzerinde bulunan kişiler hep sizin koğuştan aldığını iddia ediyor." Teker teker üstüne bastıra bastıra söylediğinde Arhan ona baktı. "Benim koğuşumda onun adı bile geçemez, kimse düşünemez bile. Bunu en iyi sen bilirsin Bahadır." dediğinde adını yeni öğrendiğim Bahadır gardiyan başını salladı."Biliyorum Arhan ama prosedür böyle aramamız lazım. Tek sıra halinde avluya çıkaracaklar sizi." Arhan koğuşundan ve kendinden o kadar emindi ki sadece başını salladı.
Teker teker yürümeye başladığımızda Mehmet amcaya jop çıkaran adamla Ferhat karşı karşıya geldi. "Ne bakıyon la düdük! Biz var koğuş var ne bakıyon." dediğinde gardiyan ona jopunu gösterdi. Ferhat da tespihini adamın yüzüne kaldırıp gösterdi.
Koğuştan çıktığımızda içimdeki sıkıntıyı şimdi adlandırabiliyordum. Avluya giderken tek dileğim herhangi bir şey çıkmamasıydı.
Yanımızdaki gardiyanlar bağırarak bizi avluya çıkardılar. Hem de yağmur, gökten su boşalırcasına yağıyordu. Üzerimizde ince tişörtler kesinlikle hasta olacaktık.
Bağışıklık sistemim oldukça kötü olduğu için bu tür koşullarda hep hasta olurdum. Onları bilemem ama ben kesinlikle hasta olacaktım.
"Of, yağmur yağıyor." diye söylendi Ali. Hepimiz karşılıklı duruyorduk. İkili tek sıra oluşturmuştuk. "Bereket bu bereket gerizekalı." diye yanıt verdi Ferhat ona. "Rüzgar da geldi abi sen görürsün şimdi bereketi." diyerek ona nah çekti Ali.
Hem rüzgar esiyor hem de çok yoğun bir şekilde yağmur yağıyordu. "Üşüdün mü?" dedi Arhan kulağıma eğilerek.
Ne yalan söyleyeyim tabiri caizse götüm donmuştu.
"Biraz." diye mırıldandım. Sinirle küfür ettiğini duydum. Kaşlarını çatık yüzüne baktım. "Nasıl bu kadar eminsin koğuştan madde çıkmayacağına?" diye sordum kırılmaya başlayan sesimle.
Eyvah hasta olmaya başlıyordum.
Derin bir nefes verdi aynı zamanda benim nefesimi kesen harelerini gözlerimle buluşturdu. "Üç yıl önce koğuşumuzda bir genç çocuk vardı. O da hatasız, suçsuz bizim gibi. Düşmüş yolu işte buraya. Çok neşeli de bir insandı. Her zaman aynı saatte kalkardı, aynı saatte uyurdu. Ama sonra gittikçe o saatte kalkmamaya geceleri uyumamaya başladı. Meğerse madde kullanıyormuş. Bir gün onu tuvaletin kenarında, ağzında köpükler, bileklerinde kesik izleriyle bulduk. O kafayla artık kendine ne yaptıysa... O zaman hepimiz o çocuk anısına, hem de kendimiz için bir yemin ettik. Bir daha buraya giremeyecek diye." sesi o kadar hüzünlü çıkıyordu ki oturup ağlayasım gelmişti.
Çocuk için üzülmüştüm. Gencecik hali ile ne zorluklar çekmiş, çektirmişti.
Elimi omzuna koyup sıvazladım ve başımı omzuna yasladım. "Ben buradayım." dediğimde kolunu kırıp belinin arkasından çaktırmadan kolumu tuttu.
Dışarıdan o şu an tek elini beline atmış gibi bende onun omzuna yaslanan normal biriymişim gibi gözüküyordu. Ancak o insanlar arka da birbiriyle tutuşan ellerimizin farkında bile değildi.
Biz farkındaydık ve mutluyduk.
"İyi ki." diye fısıldadığında bunu duymuştum. Midemdeki filler horon teperken aynı zaman da şu an üşümekle meşguldüm. Onu seviyordum, etkilenmek artık sevgimin yanında çok az kalıyordu.
Sürekli birlikteydik, bazen birlikte yatıp kitap okuyorduk. Bazen farklı konulardan konuşuyorduk. Bazense birlikte oyunlar oynuyorduk.
Onun yanında o kadar huzurluydum ki içeri girmemin en güzel yanıydı.
Yüzümüze ışık tutulunca gözlerimi güç bela araladım. "Koğuşunuzda bir şey çıkmadı." diye bağırdı feneri tutan gardiyan.
Bunun için mi iki saattir soğuk yağmurun altındaydık?
Diğerleri de benim gibi homurdanarak kendi aralarında konuşuyorlardı. Tek sıra halinde avlunun çıkış kapısına yöneldik.
Önümde Arhan olduğu için onun gardiyanla konuşmasını dinleyebilmiştim.
"O çocuk niye bizi söylemiş Bahadır?"
Bahadır gardiyan sıkıntıyla alnını kaşıdı. "Niyesini bilemem ama kim koğuşundan olduğunu söylesem anlarsın zaten." dediğinde benim de kaşlarım çatıldı.
Başka birisinin koğuşunda olup neden bizim koğuşa iftira atıyordu ki?
"Kimin koğuşu?" diye sordu Arhan sert sesiyle. Çatık kaşlarıyla öyle bir bakıyordu ki Bahadır gardiyan söylemek istemiyor gibi duruyordu. Ben olsam bende istemezdim. Yerimde kıpırdanıp tekrar gardiyana baktım. O da kaçarı olmadığını anlamış olacak ki tek nefeste "Celal'in." dedi.
Dede'nindi.
Kanımın çekildiğini hissettim. Arhan'ın gerilen omuzları gözle görülür haldeydi.
Ve onca yapılan olaydan sonra bunu yapmaları, onların bize açtığı bir savaşın kanıtıydı.
***
Bölüm hakkında düşüncelerinizi buraya bırakabilirsiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TA UZAK YOLLARDAN -GAY
Short StoryGüney işlediği hırsızlık suçundan dolayı girdiği karma koğuşta başına geleceklerden habersizdir. Özellikle de bu koğuşun bir reisi olduğundan ve Reis'in sevdası olacağından. "Pusula isterse her daim Kuzey'i göstersin. Benim yolum sensin Güney. Benim...