9. Bölüm

8K 420 101
                                    

Yıldızlı yere kadar düzenlendi ✓

Düğünde yazdığım bölüme bakın her neyse bu kitap normal bir aile kitabı değil bunu zamanla anlayacaksınız.

Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı unutmayın
Keyifli okumalar.
『♡』

Her gece tekrar tekrar işlenen bir cinayet gibiyim Fakat hiçbir sabah yatağımda ölü bulunmadım.

Bölüm 9; Cinayet
Hazar Saraçoğlu

Siz
Feza bekleme yapma kardeşim git arabayı hazırla.
✓✓

Telefonu alıp odadan çıktım. Merdivenlerden aşağı hızla inerken, Nur'un seslenmesiyle durakladım. Gıcık kadın yine iş başında, diye düşündüm. Ellerim cebimde, aldırmaz bir tavırla ıslık çalarak salona girdim. Burnuma çarpan taze kahve kokusu ve pencereden süzülen güneş ışığı, salona girdiğimde beni karşıladı. Nur'un bakışları üzerimdeydi; bir şeyler söylemek için sabırsızlandığını hissettim, ama ben yine de umursamadan yürümeye devam ettim.

Üzerinde mavi, yere kadar uzanan bir elbise vardı. Saçlarını dağınık bir şekilde örmüş, gevşekçe omzuna bırakmıştı. O küstahça gülümsemesi yüzünden eksik olmuyordu; kollarını göğsünde bağlamış, kahvesini yudumlarken bana bakıyordu. Her yudumda bardağını biraz daha kaldırarak, bakışlarıyla adeta meydan okuyordu. Gözlerindeki alaycı parıltı ve dudaklarının kıvrımındaki ince alay, sabrımı sınıyordu.

"Nereye gidiyorsun, Hazar?" diye sordu, sesi her zamanki gibi sorgulayıcı ve keskin.

"Dışarıya çıkacaktım, engel olmasaydın," diye yanıtladım onu, alaycı bir tonla.

Nur, oturduğu yerden yavaşça kalktı. Hareketleri her zamanki gibi kendinden emin ve kasıtlıydı. Kahve fincanını sehpanın üzerine bıraktı, elbisesi hafifçe hışırdadı. Gözleri, avını takip eden bir avcı gibi beni süzüyordu.

"Ne yaptığını görüyorum. Nereye gittiğini soruyorum," dedi, her kelimesi sanki birer emir gibiydi. Gözlerindeki sorgulayıcı ifade, beni her zamankinden daha çok sinirlendiriyordu. Kollarını göğsünde yeniden bağladı, bir adım daha bana yaklaştı. Nur’un sesi, artık sadece bir soru sormaktan öte, bir meydan okuma gibiydi.

Alaycı bir tavırla konuştum. "Sen de kendini iyice annem bellemişsin.
Yoksa unuttun mu? Ben senin kocanın piçiyim," dediğimde, göğsünde bağladığı ellerini hızla indirdi. Gözlerindeki öfke, adeta alev alev yanıyordu.

"Terbiyesiz," diye tısladı, sesi zehir zemberek. Sanki her kelimesi birer hançer gibi saplanıyordu.

Ona sırtımı dönüp yürümeye başladım. Arkamdan bana seslendi, ama durmadım. Biliyordum, sinirden kuduruyordu; her adımım onu daha da çileden çıkarıyordu. Kapıdan dışarı adım attığım anda, aniden kolumu tutup beni durdurdu. Tutuşu sertti, öfkesi parmaklarının arasından taşıyordu.

"Babanın çiftliği değil burası, bana düzgün cevap ver." dedi Nur, kolumu sıkıca tutarken. Tırnakları derime saplanmış, acıyla yüzümü buruşturmama neden olmuştu.

Gözlerinde beliren öfke ve kararlılık, sözlerinin etkisini artırıyordu. Derin bir nefes alarak sakin kalmaya çalıştım, ama sabrımın sonlarına geldiğimi hissediyordum. Kadın olmasa, vururdum ben buna, diye düşündüm İçimden. Sinirden titreyen ellerimi yumruk yaparak aşağıya indirdim.

HazarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin