32. Bölüm

2.3K 143 9
                                    

Adım adım finale gidiyoruz herşey farklı ola bilirdi diyenler ola bilir ama finali bekleyelim belki o zaman olaylar değişir yada gerisini okuyup anlarsınız artık. Ve ben demiştim normal bir aile kitabı değil diye.

Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalar.

『♡』

Tanıyorum sandığım insanları tanıyamamak bana da sürpriz oldu.

Bölüm 32;Yaşayan ölüler
Hazar Saraçoğlu


"Ne?" diye tekrarladım, yanlış anlamış olmalıydım. "Asrın Çakır'ın selamı var, Hazar Saraçoğlu," dedi adam, sesi net ve keskin. Gözlerim karardı, şaşkınlık içinde en yakındaki ağacın gövdesine yaslandım. Tüylerim diken diken oldu, bu nasıl mümkün olabilirdi, aklım almıyordu. Asrın ölü olmalıydı, ama karşımdaki adam onun yaşadığını söylüyordu. "Ha, siktir, anasını satayım, bu nasıl mümkün olabilir?" diye mırıldandım kendi kendime.

Adamın elindeki kamera aniden infilak etti ve parçaları savrularak yere düştü. Bu patlama sonucu kafamı yere vurarak kendimden geçmeden önce, birinin bana seslendiğini duymuştum. Soğuk suyun başıma dökülmesiyle irkildim ve uykumdan hızla uyanmak zorunda kaldım. Başım ağrıyordu, gözlerimi açtığımda karşılaştığım ilk şey, bana sırıtarak bakan iri yarı bir adamdı ve pek de iyi bir şey gelmeyeceğini anlamıştım. Yüzüme aldığım yumrukla gözlerim karardı, oha lan, o nasıl bir güç? Bir şeyler söyleyip öyle vursaydın amına koyayım.

Bayılmıştım, evet, dayaktan bayılmıştım. Şimdi boş boş yere bakıyordum, çevremdeki karmaşaya aldırış etmeden. Yüzüm, gözüm kanlar içerisinde kalmıştı, acıyla yanıyordu her yerim. O piç cidden yaşıyor muydu? Yoksa o adam yalan mı söylüyordu? Gözlerim kararmıştı, zihnimi saran sorularla boğuşurken kendimi toparlamaya çalışıyordum.

Deponun kapısı sessizce açıldı ve içeriye biri girdi. Kafamı yavaşça kaldırmadım, çünkü içeri giren herhangi biri olabilirdi ve tehlike hissi içimi kapladı. Ardından, depoya giren kişi sandalyeyi sessizce çekerek önüme getirdi. Sandalyenin yerini değiştirirken çıkan tiz ses yüzünden yüzümü buruşturdum. Bu hareketim yüzümdeki yaraların acımasına sebep oldu.

O kişi karşıma oturdu siyah botları gözümün önündeydi. Ağzımdan kan geliyordu sıcak sıvı boynuma akıyordu iğrenç onun sesini duyunca dehşetle kafamı kaldırıp ona baktım. Ha siktir oradan oha! Acaba kafama çok mu darbe aldım?

"Nasılsın Hazarcık." Tüylerim diken diken oldu bu nasıl mümkün olabilir? Bu herif ölü olmalıydı ama şuan kanlı canlı önümde duruyordu. Sesimi bulunca konuşa bildim. "A- Asrın!" Dilim tutulmuştu anasını satayım.

O yeşil gözleri delilik ile parlıyordu ben onun öldüğüne emindim oysaki, gözlerimi kapayıp açtım ama hala önümde duruyordu zorlukla yutkundum. Nekadar yıl geçerse geçsin ben bu herif ten hep korkuyor olacaktım. Yüzünde yaralar vardı bu onu daha korkunç gösteriyordu.
"Sana ne söylediğimi hatırlıyorsun öyle değil mi?" Hatırlamaz olurmuyum hiç çoğu beni öldürmek ile alakalıydı. Ona kortuğumu göstermeye niyetim yoktu bu yüzden ona alayla baktım. "Ben ölü olduğunu düşünmüştüm, şimdi ailenle birlikte cehenneme de yanıyor olmalıydın neyse geç olsun güç olmasın seni en kısa sürede ailene kavuşturacağım Asırcık."

Allah'ım ölürsem eğer Çakır ailesi ile cehennemin farklı yerlerine düşeriz de denk gelmeyiz amin. Özellikle Nur ile denk gelmiyelim. Sevimsiz kadın onu düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyordu.

HazarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin