31. Bölüm

2.5K 149 20
                                    

Yeni bir bölümle karşınızdayım ve bu bölümü yazıp yazmamak arasında kaldım ama yinede yazayım dedim.

Her oy yeni bir bölüm demek bu yüzden oy atmayı ve yorum yapmayı unutmayın keyifli okumalar.

『♡』

"Her insan sonsuza kadar yanımızda kalmaz. İnsanlar bazen gelir, öğretir, gider.

Kabullenmek ağır ama hakikat bu."

Bölüm 31; İhanet edenler
Hazar Saraçoğlu

Tamı tamına bir hafta olmuştu Feza öleli onu öldüren kişiyi kişileri öğrenmiştim ama hiçbir şey yapmadım. Onlara zarar verirsem zarar görecek kişiler olacaktı.
"Deli piç sana hiçbir şey söylemiyeceğim." Bitmiş şişeyi yere onun önüne atınca şişe paramparça olmuştu oturduğum yerden kalkıp sarsak adımlarla ona yaklaşmaya başladım. Dayak yemekten berbat durumdaki adama baktım.

"Söyleyeceksin ya güzellikle yada zorla söyleyeceksin." Güldü bu dediğime belimdeki silaha çekip aldım. "Ailene zarar gelmesini istemiyorsan sana Feza'yı öldürten kişilerin ismini ver."
Ateş ona videoyu gösterdi. "Oruspu çocuğu aileme zarar verme." Yanına yaklaşıp yüzüne yumruk attım. "Sen her şekilde öleceksin zaten bana isim ver aileni serbest bırakayım." Ben sözümü tutardım bunu bu piç kurusu da biliyordu. "Tamam söyleyeceğim."
Kafamı hafifçe sağa yatırdım.

".......

O Feza denilen korumayı öldürmemi istedi ve başka biri daha var oda ......"

Birden kahkaha atmaya başladım ulan! Sende mi? Kimseye güven kalmamıştı anasını satayım. Silahı ona doğrultup tetiği çektim. Oruspu çocuğu yıllardır benimle birlikteydi lan o bunu bana nasıl yapar? Ya o onu tanıyalı kaç ay olmuştu? Bunu bana neden yapsınlar? Deponun içinde turlamaya başladım.

"Neden bunu sana yaptığını biliyor musun?" Bilmiyorum anasını satayım hiçbir şey bilmiyorum. Neden bunu bana yapsın? Ona zarar vermedim ben bundan eminim ama neden o bana zarar vermek istesin? Durup ona baktım. "Bunu ben ve senden başka kimse bilmeyecek." Duvara yaslanıp kollarını göğsünde bağladı.
"Seni sevmeyen ne çok kişi varmış anasını satayım." Bir gözüm seyirdi.
Yarama tuz basma amk sinirle dişlerimi gıcırdatım.

Onu sevmiyordum bu yüzden bundan sonra benim özel korumam o olucaktı derin bir nefes aldım. Kibar bir insan değildi uzun ve kalıplı vücuda sahipti ve kaba saba bir adamdı. "Dedemi koruyamadın beni mi koruyacaksın Ateş?" Kaşları havalandı
"Ölüme bile bile giden birini koruyamazdım." Bahane ye bak amk.

"Sana söylediklerimi yaptın mı?" Gözlerimi kısıp vereceği cevabı bekledim."Deha ve Mirza onları güvenli bir yere gönderdim onlar için endişe etme artık." Bu iyi bir şeydi onlara zarar gelmesini istemiyorum.

"Onları öldürmek yerine hayatını mahvede bilirsin." Kafamı salladım.
Kimseyi öldürmek istemiyorum hiçbiri kolay bir ölümü hak etmiyordu. "Burada kalmaya devam mı edeceksin?" Tch sesi çıkardım burası eski harabe bir depoydu zaten Safir durmadan beni arıyordu onu daha fazla merakta bırakmak istemiyorum. Ve artık bir ölü vardı burada kalamazdım burada anasını satayım.

"Benim eve geçelim ve şu itin ailesini serbest bırak." Deponun çıkışına doğru yürümeye başladım o konuşunca sinirle ona döndüm.
"Kafayı sıyırmış gibi görünüyorsun." Güldüm dediğine kafamı çevirip ona baktım. "O yaşlı bunak beni delirtti zaten başkaları da buna engel olmadı mesela sen bu yüzden deli olduğumu sakın ima etme Ateş." Onu geride brakarak yürümeye başladım galiba sarhoş olmuştum ağır adımlarla ilerlemeye devam ettim.

Depodan çıkıp arabaya binip kemeri taktım. Günlerdir uyuyamıyorum uyku sorunu yaşamaya başlamıştım.
Koltuğa yaslanıp gözlerimi kapadım.
Kendi evimin önünde durunca arabadan inip eve doğru yürümeye başladım. Kapıyı açıp içeri girip merdivenlerden yukarıya tırmanmaya başladım odanın kapısını açıp içeri girdikten sonra kendimi yatağa braktım.

Sabah gözlerimin içine giren güneş ışığı yüzünden uyanmak zorunda kaldım. Gözlerimi açtığımda karşılaştığım ilk şey onun gözleriydi.
"Senin ne işin var burada?" Yataktan doğrulup oturur vaziyette geldim. "Hazar bir haftadır yoksun ortalıkta senin için nekadar çok endişelendik haberin varmı senin?" Çakma iyilik meleği seni Kafamı salladım.

"Yanlız kalmaya ihtiyacım vardı." Bana sarılıp geri çekildi. "Hazırlan yemek yaptım soğumadan yiyelim."
Kafamı salladım o odadan çıkıp gidince elimle yüzümü sıvazlayarak oturduğum yerden kalkıp banyoya girip işlerimi hallettikten sonra odaya geri döndüm. Tamam normal davranmak zorundayım, her zamanki gibi davranmak zorundaydım hiçbir şey bilmiyormuş gibi evet kesinlikle sakinim.

Odadan çıkıp merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Mutfağa girip boş sandalye geçip oturdum. Ateş ve Neslihan bir birine kötücül bakışlar atıyordu sırıtıp önümdeki yemeği yemeye başladım. "Hazar! Bu adamda kim? Ve neden bizimle birlikte evin içinde bizimle birlikte yemek yiyor?"
Ben cevap vermedim zaten Ateş konuşmaya başladı.

"Ben Hazar'ı korumak için buradayım onu sadece dışarıdaki tehlikelerden değil evdeki tehlikeden uzak tutmak zorundaydım." Öne eğilip sır verir gibi konuşmaya başladı. "Ne beli yemeklerin için de zehir olmadığı." Ağzıma götürdüğüm kaşık havada asılı kaldı lan ben bunu hiç düşünmemiştim. Zehir yoktu dimi lan? İrkilerk kaşığı tabağa bıraktım.
Ateş pis pis sırıtma ya başladı.

"Hah! Ben neden kardeşimi zehirlemek isteyeyim? Saçmalıyorsunuz." Bence saçma değildi nede olsa daha önce zehir lendim. Bunlar benim için normal şeylerdi boynumuza yılan dövmesi yaptık etrafımızdaki ler yılan gibi boynumuza dolandı anasını satayım. Neslihan bana ve yarısı yenilmiş yemeğe baktı. "Neden yemiyorsun?"

"Neden yesin? zehirlenmek istemiyor ola bilir."(Ateş)
Sessizce oturduğum yerden kalkıp ateş hattından ayrıldım. Mutfakta gerçekten de çok gergin anlar yaşanıyordu. "Sen ye zehirliyse ölen sen olursun."(Neslihan) onları orada bırakarak salona girip tekli koltuğa oturdum. Telefonu alıp sosyal medyada gezinmeye başladım.

"Sen bir korumasın bir daha evin içine girme."

"Benim görevim onu her yerde takip edip korumak gerekirse onu kendi ailesinden bile korumam gerekir."

Neslihan benimle vedalaşıp evden çıkıp gidince Ateş salonun içinde turlamaya başladı dilimi dudaklarımın üzerinde gezdirdim.
"Feza ona dikkat etmemi istemişti."
Cevap vermedi kim bilir ne düşünüyordu birden pat diye ses geldi irkilerk ona baktım. "Haksız da değilmiş keşke onu dinleseydin o zaman hala hayatta olurdu koruman."

Ona dik dik bakmakla yetindim. Haklıydı ama ne bileyim ben yeni yeni tanıdığım birinin bana zarar vereceğini zaten iyi davranıyordu bende ona inandım. İnanmaz olaydım. "Ve herşeyi öylece yeme yoksa ölmen yakındır benden söylemesi." Onu sevmediğimi söylemiş miydim? "Biri bizi çekiyor." Kafasını salladı ev ormanlık araziye bakıyordu ve bir salak orada durmuş bizi çekiyordu. "Onu yaklasınlar ve bizim onu gördüğümüzün farkında değil mi bu it?" Bana alaylı bir bakış atı.

"Senin onu fark edecek kadar akılı olduğunu düşünmemiş ola bilir." Bana laf atıp duruyordu onu öldürsem olmaz mı? Artık ona nasıl baktıysam sırıtma ya başladı. "Beni öldürmeye o götün yetmez kalk oradan gidip kimin itiymiş öğrenelim." Hah! Tipsiz herif
Onu takip edip evden dışarı çıktım.
Ormana doğru yürümeye başladık.
Belindeki silahı çıkarıp bana uzattı lan! O benim silahım değil miydi?
"Dikkatsizliğin sonu ölümdür." Silahı elinden kibar olmayacak şekilde çekiştirip aldım. Gıcık oluyorum bu herif'e dedemin koruması olduğu zamanlarda da sevmezdim onu.

Biraz ilerleyince yerde dizlerinin üzerine çökmüş olan adamı gördüm.
Ateş bana bakınca omuz silkip önümdeki adama baktım. Adamın önünde durup ellerini cebine sokup ona üsten bakmaya başladı havalı piç.
"Kimin itisin? Kolay bir ölüm istiyorsan düzgün cevap ver." Adam onun ses tonunu duyunca titredi. Kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı.

"Asrın Çakır'ın selamı var Hazar Saraçoğlu."

✧✧✧

Ateşi sevenler?

HazarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin