''İyiyim dedim. Hasta falan değilim. Abartıyorsunuz.''
Joy gözlerini devirip elindeki şişeyi yavaşça salladı. Başı yorgunmuş gibi Chanyeol'un omuzuna dayalıydı. İkisi de salonumun bir köşesindeki duvara yaslanmışlardı. Chanyeol ayaklarını benim dizlerimin üstüne kadar uzatmıştı. Tam karşılarına oturmuş, arkamdaki kanepeye dayanmıştım. Başım ara ara geriye kayarken inatla karşımdaki ikilinin dinlemeye tenezzül bile etmedikleri şikayetlerimi sıralıyordum.
Evet, dün kütüphaneden döndükten sonra derin bir uykuya dalmama neden olacak bir halsizlik yaşadığımı kabul ediyordum. Başta nedeninin kafamın doluluğu ya da her şeye olan bıkkınlığım olduğunu düşünmüştüm ama eve geldikten sonra ateşimin çıkmaya başladığını fark etmiş kendimi yatağa atmıştım. Dolayısıyla Chanyeol'un da Joy'un da telefonlarını cevaplayamamış, kütüphanede sessize aldığım telefonuma bakmak aklıma bile gelmemişti çünkü, onları gereksiz bir telaşa sürüklemiştim. Şimdi iyiydim. Biraz uyuyup bir ilaç almak beni kendime getirmişti. Ama bunu ne Joy'a ne de Chanyeol'a anlatabiliyordum. Hasta ziyareti diye girdikleri evimden bu saate kadar gitmeyi reddetmiş ve tek amaçları içmekmiş gibi yanlarında getirdikleri şişelere sarılmışlardı. Üstelik hasta olduğumu iddia edip bir şişeden fazlasını da bana yasaklamışlardı. İyi olduğumu söyleyip durmama rağmen beni zerre dinlemiyorlardı da. Anlam veremiyordum doğrusu.
''Az önceye kadar yataktan çıkamıyordun ama.''
Joy tembel bir sesle mırıldandı. Üçümüzün de önünde sıralanan boş şişelere baktım. Kimin ne kadar içtiğini söylemek imkansızdı ama alkolün etkisi üçümüzde de görülüyordu. Bir şişe içmeme rağmen ben de bile. Bendeki hallerin tamamen alkolden olmadığı kesindi. Sanırım hala biraz halsiz hissediyordum. O kadar uyumama rağmen yine de yavaştan uykum gelmeye başlamıştı. Ama hala beynim bulanmış değildi. Henüz ayıktım.
''Daha fazla içmiyorsun Sehun. Joy haklı.''
Chanyeol onu aptal gibi gösteren büyük bir gülümsemeyle söyledi. Ofladım. Bana karşı böyle birleşmeye bayılırlardı zaten. Chanyeol Joy'un da daha fazla içmemesi gerektiğini düşünüyor olacak ki kızın elindeki şişeyi alıp kafaya dikti. Doğru bir karardı çünkü kız birazdan olduğu yerde sızacak gibi duruyordu.
''Salonuma kusayım demeyin.'' Dedim.
Sesim tehditkar çıkmaktan fersah fersah uzaktı. Uykulu hissediyordum. Başım yeniden geriye kaydı. Olduğum yerden yavaşça doğruldum. Ellerim arkamdaki kanepeden destek alırken zar zor kaldırdığım bedenimi kanepeye neredeyse fırlattım. Başım koluma dayanırken uzandım. Dudaklarımdan küçük bir inleme yükseldi. Gözlerim iyiden iyiye kısılmıştı. Birazdan uykuya dalacaktım. Bunun bilincinde Chanyeol'a küçük bir bakış attım. Başı hala omuzuna dayanmış olana Joy'un saçlarını parmaklarıyla geriye tanıyordu. Gözleri kızın yüzündeydi. Gülümsüyordu. Bu iç ısıtıcı görüntü canımı sıktı. Gözlerimi sıkıca kapadım. Bir dakika bile geçmeden uykuya dalmıştım. Yorgun ve ne yazık ki hala halsizdim. Bedenimin zar zor sığdığı bir kanepeye öylece uzanmıştım. Daldığım bu uykunun rahatsız olacağı daha en başından belliydi yani.
Ki öyle de oldu. Ne kadar sürdüğünden emin olmadığım uykumdan uyandığım ilk saniyelerde başımı ve sırtımı kaplayan acıyla yavaşça inledim. Birkaç başarısız denemenin ardından oturup sırtımı yasladığım kanepeden tamamen kalkabilmek için biraz beklemek zorunda kaldım. Başım dönüyordu. Tek ışık kaynağı arkamdaki balkonun kapısından sızan ince ışık huzmesi olan karanlık salonuma baktım. Gözlerim bu kırık karanlığa alışmış oldukları için etrafı rahatça süzebiliyordum. Boş şişeler birkaç metre ötemde oldukları yerde duruyorlardı. Birkaçı devrilmişti. Ne Chanyeol vardı ne de Joy. Ya gitmişlerdi, ki buna imkan vermiyordum çünkü yerdeki şişe sayısına bakılırsa o ikisi bensiz içmeye devam etmişlerdi, ya da bir köşede sızıp kalmışlardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Black Dahlia
Fanfiction''Sehun.'' dedi. Göz kapaklarım titredi ama açmadım. Konuşsam sesim de titrerdi hatta. Konuşmadım. ''Bak. Bir erkeği öpersen böyle hissedersin.'' Ben üzerime yıkılan bütün duvarlarımla kendi enkazımda ezilirken söyledi. Bir erkeği öpmek böyle mi hi...