12.BÖLÜM

2.2K 98 56
                                    

Seyran yere dağılmış kıyafet yığınlarının arasında bir oraya bir buraya koşturarak toparlanmaya çalışıyordu. Uçuşuna üç saat kalmıştı ama hiçbir şeyi hazır değildi. Düşündükçe panikliyor, panikledikçe hazırlanamıyordu. Aklının dağınıklığı da cabasıydı tabi. Ferit aklına geldikçe ağlamak istiyor ama tutuyordu kendini. Geçici bir durumdu zaten. Sayılı gün hemen bitiverirdi.

Zil durmaksızın çalmaya başlayınca koşarak kapıya gitti. Evi toplamaya zamanı olmayacaktı muhtemelen. Hem bütün gün mesai yapmış hem de apar topar şehir dışına gönderilmişti. Haksızlıktı. Ne olurdu şimdi Ferit'in evinde onunla hasret giderseydi?

Kapı açılır açılmaz Ferit sevgilisine sarıldı. Seyran'ın gideceğini duyduğundan beri üzgündü, paniklemişti ve çözüm yolları arıyordu. Seyran'dan ayrılmak istemiyordu. Ya Seyran kalacak ya kendisi de gidecekti ama nasıl olacaktı ki böyle bir şey?

"Seyran ne oluyor ya? Nereden çıktı bu iş?"

İçeri girdiğinde eve göz attı. Ev savaş alanı gibiydi. Belli ki Seyran toparlanmaya çalışıyordu.

"Ferit ben de anlamadım. Geçici olarak Ankara'ya gönderildim."

Aslında gönderilmeyi kendi seçmişti. Bilmeden istemeden de olsa onun eseriydi. Pelin'e duyduğu hırsın eseri. Eseriyle gurur duyabilirdi.

"İtiraz edemiyor musun? Gitmesen..."

"Maalesef itiraz edecek konumda değilim Ferit. Gitmem lazım."

İkisi de kapı önünde kalmış ve birbirlerine sarılmayı kesememişlerdi. Veda edecek olmanın bilinci ikisini de yönetiyor ve ayrılmalarına izin vermiyordu. Bu akşam için çok başka planları varken ayrılmaya hazır değillerdi.

"Seyran dürüst ol lütfen. Şu Hasan Bey mevzusu yüzünden seni göndermeye karar vermediler değil mi? Eğer öyleyse çıkalım karşılarına anlatalım her şeyi."

"Hayır Ferit. Hiç alakası yok. Hatta maalesef ben istemeden gönüllü oldum gitmeye. Normalde beni göndermeyi düşünmüyorlardı."

"O ne ya? Nasıl oldu ki?"

"Şöyle ki, önce Pelin'i çağırdılar. Ben de Melih Bey'e gittim, 'Pelin kim oluyor ben varken? Ben hallederim.' dedim... Tabi böyle bir şey olduğunu bilmiyordum."

"Ah be Seyro..." Melih Bey'in adını duyan Ferit umutla Seyran'a baktı. Bir şansları olabilirdi. Belki... "...sizin şu Melih Bey dün babamın bahsettiği değil mi? Hani şu çok iyi tanırım dediği."

"Ta kendisi."

"E tamam babama söyleyelim rica etsin Melih Bey'ciğe. Seni göndermekten vazgeçsin. Olmaz mı?"

Olurdu. Bal gibi olurdu hem de. Ferit'in içinde kocaman bir umut belirdi. Seyran'a veda etmesi gerekmezdi belki.

"Ciddi misin Ferit? Dün akşam babana atar yaparak kalktım masadan hatırlıyorsan. Hayatta kabul etmez böyle bir şeyi."

"Ettiririm. Senin için her şeyi yaparım."

Seyran duydukları üzerine kıkırdadı. Adamın bu halini canım cicim aylarında olmalarına veriyordu. Evet çok güzeldi, etkileyiciydi ama yanlıştı.

"Ferit ne olursa olsun bu benim işim. Gitmem lazım. Hem temelli bir şey değil ki bu. Geçici bir görev."

"Çok özleyeceğim ama seni. Ne yapacağız?"

PİYANİST (SeyFer / Yalı Çapkını)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin