Kışın soğuk yalnızlığında çıplaklaşırken renkli çiçekler, toprağına düşen bir damla su ile hayata dönmeye çalışan filizler vardır. Suyun kudretinden, toprağın bolluğundan ya da sadece hayata dönme çabasından zamansız açar bazı çiçekler. Zamanın zamansızlığında doğanlar, yaşayamadan solmaya muhtaçtır. Bir çiçek açar, bir yaprak düşer, bir mevsim biter, anlamını kaybeder her şey. Zamanın zamansızlığında kaybolan çiçekler, renklerini kaybetmeye muhtaçtır.
Elinin kenarına düşen bir taç yaprağı ile bölündü Seyran'ın düşünceleri. Çalışma masasına renk katması için beslediği çiçeklerden biri son bir haftada yapraklarını kaybedip başını eğmişti. Umutsuzlukla sağ elini kaldırdı Seyran. Çiçeğin başını kaldırma çabası nafileydi. Çünkü ne olursa olsun çiçeğin mevsimi geçmişti. Verdiği su yeterli gelmeyecek, ofisin aldatıcı sıcaklığı çiçeğin fıtratını değiştirmeyecekti. Mevsimsiz açmaya çalışan her çiçek gibi o da hayata erken veda edecekti.
Düşen yaprağı toprağına geri koyarak küçük saksıyı kendine çekti. Belki de bu aralar fazla ihmal etmişti çiçeği. Yeterince sulamamış, toprağını değiştirmemişti. Çiçeğin bitkin hali kalbini kırdı Seyran'ın. Veda hiçbir çiçeğe yakışmazdı ama yerini ve zamanını kabul etmeyen çiçek öğreticiydi tabi. Hiçbir canlı ait olmadığı yerde durmak istemezdi.
Mesai başladığından beri, yaklaşık üç saattir, ara vermeden çalıştığını fark edince telefona uzandı elleri. Ferit'ten akşamki piyano dinletisine hazırlandığını anlatan birkaç mesaj gelmişti. İçtenlikle gülümsedi Ferit'in heyecanlı haline. Bu heyecan için ufak bir yüzleşme gerekmişti. Dün ne kadar zorlansa da, kendine kızsa da buna değerdi. Ferit'in mutluluğu için tüm dünyayı karşısına alabilirdi.
O da kamerayı açtı ve solan çiçeğinin bir fotoğrafını çekti. Ferit'e henüz anlatamadığı kırgınlıklarını solan bir çiçeğin hikayesi ile örtmek istedi. Çiçek solmuş ve bir yaprak bırakmıştı Seyran'a solduğunu göstermek için. Peki Ferit neden aylardır, günden güne solduğunu Seyran'a belli etmemişti?
-bak sevgilim. solmuş çiçeğim.
-oysa gözüm gibi bakmıştım hep.
-niye böyle oldu ki?Çiçeği eski yerine bırakıp işine dönmek üzere iken Pelin'le göz göze geldi. Her gün Pelin'in bu bakışlarına maruz kalmak bile solmak için yeterli bir sebepti. Başına gelen kötü şeyleri sevmediği insanlara yorardı herkes. Ama Seyran'ı huzursuz eden her şey Pelin'in etrafına şekilleniyor gibiydi. Kayıp fotoğraf düştü birdenbire aklına. O da ait olmadığı topraklarda mahsur kalmış olabilir miydi?
"Kaldır şu çiçeklerini artık buradan. Böceği sineği eksik olmuyor. Bir de onlarla uğraşıyorum sonra."
Normalde verecek çok cevabı vardı ama... bugün uğraşmak istememişti. Çiçeklere de yazıktı hem, kim Pelin'in gazabına maruz kalmak isterdi ki? Hiç ses çıkarmadan aldı çiçeklerini. Duvar kenarındaki çekmecelerden birinin üzerine yerleştirdi. Akşam eve giderken onları da alacak ve iyileştirmeye çalışacaktı her birini.
Çalışmaya devam etmek üzereyken masanın üzerindeki telefon titredi. Seyran'dan önce telefona kaydı Pelin'in gözleri, ardından yanlış bir şey yaptığını fark edercesine bakışlarını hemen çekti. Yine de Seyran'ın fark etmesine yetmişti. Rahatsızlıkla eline aldı telefonu. Gelen bildirimi kontrol etti. Ferit, demin attığı mesaja cevap vermişti.
-çiçekler mevsimi geçince solar aşkım. bu seninle ilgili değil onun doğasıyla ilgili.
-senin yapabileceğin bir şey yok. üzme kendini. eminim ona çok iyi baktığına. mevsimi gelince tüm güzelliğiyle açacak yine.
-kamerayı kendine çevirsene bakayım benim çiçeğim ne durumdaymış :))))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİYANİST (SeyFer / Yalı Çapkını)
Fanfiction"Ferit, seni bir daha görür müyüm?" Ferit'in karanlıkta parlayan gözlerine inci gibi dişleri eşlik etmişti. Bu akşamki en içten gülümsemesini bahşetti Seyran'a. Umarım beni bir daha görürsün diye geçirdi içinden. "İstediğin zaman görebilirsin. Piyan...