6. BÖLÜM "Creep"

2.5K 108 66
                                    

"Vay be bizim piyaniste bak sen... On parmağında on marifet var demek ki."

"Vallahi öyle. Bateriye olan hakimiyetini görmen lazımdı. İnanılmaz."

Haftanın ilk mesai gününün sonu gelmişti. Yeni hafta oldukça yoğun başlamış, Seyran ve Dicle tüm gün konuşacak vakit bulamamışlardı. Mesai saati biter bitmez iki kahve ile Seyran'ın masasına gelen Dicle ilgiyle büyük randevunun detaylarını dinledi. Şu Ferit gerçekten de değişik çocuktu.

"Öyle tanıdığımız gibi salon beyefendisi değilmiş yani."

Seyran kahvesinden bir yudum alırken itiraz eden mırıltılar çıkardı. Ofiste onlardan başka kimse yoktu. Rahat rahat konuşabiliyorlardı.

"Gayet kibar ve saygılı biri. Aklında yanlış bir profil belirmesin."

"Yok anladık onu. Öyle biri olmasa konuşmazsın zaten de... Ne bileyim. Bir değişik geldi bana."

"Ne değişik geldi?"

"İki farklı tarz iki farklı yaşam... Gizemli haller... Bilemedim. Anlattığı kadar biliyoruz bu çocuğu. Adı soyadı bir ailesi falan yok muymuş?"

Seyran dudağını büzdü. Gerçekten de Ferit'in ailesi hakkında bir bilgisi yoktu. Tek bildiği zengin olduklarıydı.

"Bunun hakkında pek konuşmadık. O benim ailemi sordu, anlattım. Sadece babasının zengin olduğunu biliyorum. O kadar... Belki de araları iyi değildir."

"Hee şimdi anlaşıldı. Zengin bir aileden geliyor. Geçim sıkıntısı yok, gelecek kaygısı yok. Kafasına göre takılıyor. Yaşıyor hayatını. Bilmediğimiz daha ne yönleri var acaba?"

"Ay abartma istersen Dicle! Grubunu lisedeyken arkadaşlarıyla kurmuş ama restoranda maaşlı personel olarak çalışıyor sonuçta. Herkes gibi onun da gelecek kaygısı ve geçim sıkıntısı vardır. Yani geçinmek konusunda bizim kadar sıkıntı yaşamıyordur ama sorumsuz bir insan olduğunu düşünmüyorum."

"Aman hiç de toz kondurmazmış piyanistine... Baterist mi demeliydim yoksa?"

"Laklak yapmak için başka bir yer bulamadınız mı?"

Pelin'in ofise girmesiyle kızlar sessizliğe büründü. Seyran'ın karşısındaki yerine geçen Pelin bilgisayarını kapatıp kırmızı rujunu tazeledi. Mesainin ardından üstünü değiştirmiş ve makyaj yapmıştı. Oldukça hoş görünüyordu açıkçası. Kızlar şaşkın gözlerle birbirine baktıktan sonra Dicle lafa girdi. Pelin'in neye hazırlandığını öğrenmezse çatlardı.

"Hayırdır Pelin. Nereye böyle? Düğüne falan mı?"

Pelin yandan bir gülümseme gönderdi. Ardından saçlarını savurarak cevap verdi;

"Hayır canım. Çok güzel bir mekana yemeğe gidiyorum."

Seyran umursamadan telefonuna bakıp Ferit'in son görülme saatini takip ediyordu. Saatlerdir ortada yoktu, neredeydi bu çocuk? Dicle ise Seyran'ın aksine meraktan çatlayacak gibiydi. Pelin'i biraz daha sıkıştırmaya karar verdi;

"A-a hayırdır? Bir randevun falan mı var ne iş?"

"Yok. Yani şimdilik yok. Gecenin sonunda belki olur. Kim bilir?" Pelin cümlesini göz kırparak tamamladı. Bugün bir acayip davranıyordu bu da Dicle'nin merakını iyice kaşıyordu.

"O ne demek kız? Çatlatmasana, anlat işte. Birini görmeye mi gidiyorsun?"

Pelin'den keyifli bir kıkırtı duyuldu. Normalde mermer surattı. Gıcıklık yaptığı zamanların dışında güldüğü pek görülmezdi.

PİYANİST (SeyFer / Yalı Çapkını)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin