Gizemli Güçler

213 29 0
                                    

Sonrasında, birçok ikinci sınıf okulun başkanları, kıdemlileri ve en güçlü talebeleri akın etti. Dahası, 100’e yakın ikinci sınıf okul da mücadeleyi izlemeye gelmişti. Bu kadar okulun bir araya gelmesi nadir görülen bir durumdu.

Eh, böylesine saygın kişiliklerin toplanması doğal olarak Azure Ejder Okulu öğrencileri arasında telaşa yol açmıştı.

Dövüşün eğlenceli olup olmayacağı bir kenara, bu kadar güçlü okulların üst düzey yetkililerinin yalnızca Azure Ejder Okulu öğrencileri arasındaki müsabakayı izlemek için toplanması bile Azure Ejder Okulu’nun nüfuzunu ortaya koyuyordu. Bu da ister istemez öğrencileri gururlandırmıştı.

“Şuradaki Kızıl Anka Şehri’nin lordu Su Hen değil mi? O bile gelmiş mi?”

Başka okullardan insanların gelmesi yeterince şaşırtıcıyken bir de üstüne Su Hen, beraberinde Kızıl Anka Şehri’nin sözü geçen insanlarını toplayıp gelmişti.

Kızıl Anka Şehri birinci sınıf şehirler arasında oldukça meşhurdu ve Su Hen de zaten Bilge Aleminde 6. Seviye olan güçlü bir insandı. Şehir sakinlerinden de 6. Seviye olanlar vardı. Böylesine bir güç orada bulunana tüm okullar için fazla kaçıyordu.

Gelin görün ki, mücadelenin en göz dolduran misafiri Kara Tosbağa Şehri’nin ordusuydu. Gelmeleri bekleniyordu zaten ama böyle bir oluşumla değil.

Kara Tosbağa Şehri’nin lordu, Gong Luyun’un babası Gong Tianping, Bilge Alemi 7. Seviye bir yetiştiriciydi. Kara Tosbağa Şehri’nin yöneticilerinden Bilge Alemi’ne girenler 30 kişiydi. Daha o raddeye ulaşamamış birinci sınıf okullar bile vardı. Bu nedenle Kara Tosbağa Şehri Azure Eyaleti’nin en iyi birinci sınıf şehri olarak bilinirdi.

Bu kez Kara Tosbağa Şehri birçok önemli adamını göndermişti. Ancak Kara Tosbağa’dan gelen insanlardan daha şaşırtıcı olan şey bazı birinci sınıf okul başkanları ve kıdemlilerinin de gelmiş olmasıydı. Azure Ejder Okulu’na vardıkları gibi Gong Tianping’le muhabbete koyuldular.

Savaşın ana kahramanlarından biri olan Gong Luyun’un da yanında birkaç birinci sınıf okul öğrencisi vardı. İnsanların gözü önüne çıktıkları sırada bazıları konuşuyor bazıları da gülüyorlardı.

“Gong Ailesi’nin birinci sınıf okul başkanlarından tanıdıkları varmış! Bu sefer Chu Feng’in şansı pek yaver gitmeyecek gibi.” Kara Tosbağalılar geldikten sonra bazı ikinci sınıf okul yöneticileri toplanıp olayın kritiğini yapmaya koyuldular.

Kara Tosbağalıların bütün şehri toplayıp gelmiş gibi görünen oluşumundan dolayı afallamış olsalar da ne şehirle ne de o birinci sınıf okullarla baş edemeyecekleri için onları kendi başlarına bıraktılar.

“Ah, arada dağlar gibi fark var. Gong üstadın arkasına aldığı güç bir yana kendisi de nadir görülür bir dahi. Geçenlerde birinci sınıf Rüzgarı Duyanlar Okulu’ndan bir öğrenciyi alt ettiğini duydum. Şimdiden Bilge Alemi 4. Seviyede uzman oldu ve Azure Eyaleti gençlerine kılavuzluk edenlerden biri.”

“Gerçekten mi? Bu inanılmaz! Daha bir yıl evvel üstad Gong Bilge Alemi’ne yeni girmişti. Bir yıl içinde 3. seviyeyi bitirip 4’e geçti! Dehşet bir gelişim!”

“Üstad Gong’dan da bu beklenirdi, emsalsiz bir kabiliyeti var. Şu sümüklü velet Chu Feng üstad Gong’a kafa mı tutuyor? Ayağını denk alması lazım.”

“Büyük konuşma bence. Ne dersen de, Chu Feng’in kabiliyetleri de yadsınamaz. Kendinden 4 seviye üsttekileri yenebilecek kadar güçlü bir dahi. Köken Alemi 1. seviyede, Köken Alemi 5. Seviye Wu Jiu’yu nasıl yendiğini unutma. Ayrıca arkasında kimse yok değil. Azure Ejder Okulu’nun kıdemlisi Zhuge değil mi onun hocası?”

“Peh. Kıdemli Zhuge hocasıysa ne olmuş yani? Kafasına koyduğu her şeyi yapabilir mi sanki? Üstad Gong’un sütdedesi Qilin Prensi’nin malikanesindeki Lin klanının reisi Lin Ran sonuçta.”

“Doğru, her ne kadar Zhuge Liuyun Azure Ejder Okulu’nda saygıdeğer biri olarak kabul görse de Lin Ran’ın yanında devede kulak kalır. Bugünkü maçın sonu belli. Üstad Gong Chu Feng’i tek tokatta indirir.”

Gong Luyun meydana çıkınca arena savaş alanına döndü. Herkes Gong Luyun’a övgüler yağdırıyordu, hatta Chu Feng’e dair umutları olan bazı kıdemliler ve öğrenciler bile o umutlarını kaybetmişti.

“Aooo~” Tam o sırada gökyüzünde bir ses yankılandı. Ardından birkaç kulak tırmalayıcı ses daha sonsuz gökyüzünü doldurdu.

Herkes elinde olmadan başını kaldırıp yukarı baktı. Neler olduğunu görmek istiyorlardı ve hiç ummadıkları bir şekilde dehşete düşmüş ve sersemlemişlerdi.

Güneşli ve berrak gökyüzünde birkaç yüz tane gölge belirdi. Beyaz başlı kartallardı bunlar. O değerli mi değerli beyaz başlı kartallar.

Beyaz başlı kartallar öylesine değerliydi ki birinci sınıf okullarda yaklaşık 12 tane vardı, ikinci sınıf okullarda ise bir tane bile yoktu. Ancak şimdi yüz tanesi gözleri önündeydi, hem de paha biçilemez, üst kalite olan yüz tanesi. Bu da tabii ki herkesi dehşete düşürmüştü.

”Amanın, bunlar kim ki böylesine afili bir giriş yaptılar?” diye mırıldanıyordu bazıları.

“Qilin Prensi’nin malikanesinden mi gelmişler ki? Sonuçta Lin Ran Gong Luyun’un sütdedesi ve dedesi olarak Gong Luyun’un ölüm kalım mücadelesini görmezden gelemezdi.”

“Öyle değildir. Qilin Prensi malikanesi ne kadar zengin olsa da Lin Ran yalnızca Lin klanının lideri ve o bile bu kadar çok beyaz başlı kartal toplayamaz.”

“Azure Ejder Okulu’na ne biçim insanlar geliyor? Bu dehşet sahne ancak devasa bir gücün sağladığı devasa kişilikler tarafından gerçekleştirilebilir. Lingyun Okulu buraya mı taşındı yahu?”

Herkes kendince tahminler yürütmeye devam ediyordu. Gerçeğin kendi kendine ortaya çıkması için gözlerini gökyüzüne dikmiş bekliyorlardı.

Bir milyona yakın kişinin bakışları arasında havada daireler çizen bir kartal süzülerek alçalmaya başladı. Onun ardından diğerleri de bir bir indi ve arenanın ortasına kondu.

Yere indiklerinde koca kalabalığın ağzı iki metre açık kalmıştı. Nefes almayı unutanlar falan da vardı. Bazıları da şoktan yere yığılmış, tir tir titriyorlardı.

Sebebine gelirsek, üzerinde bir sembol bulunan gri pelerinli insanlar binmişti kartallara. Görünüşlerine bakılırsa Dünya Ruhçuları oldukları apaçık ortadaydı. Rahat yüz kişi vardı ve 20 tanesi malum gri pelerinden takıyordu.

Dünya Ruhçuları ne kadar nadirdi oysaki? Ona rağmen yüzlercesi ortaya çıkmıştı. Gri pelerinleri nasıl da göz alıcıydı. O zamana dek Azure Eyaleti’nde sadece 3 tanesi görülmüştü ama o anda, orada, 20 tanesi bulunuyordu. Böyle insanlar görünce de haliyle ortamdaki herkes küçük dilini yutmuştu.

İster ikinci sınıf bir okulda, Azure Ejder Okulu’nda ortaya çıksınlar, ister Qilin Prensi’nin malikanesinde ya da Lingyun Okulu’nda, aynı karmaşa her türlü vuku bulacaktı.

MGA~2.kitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin