MGA~2.kitap

Derin.

Zorla Chu Feng'i gruba çeken Zi Ling'in küçük etkileşiminden sonra etkinlik sonunda resmi olarak başladı.

İki grup olarak ayrıldılar ve ilerlediler. İki kıdemli yönetici tarafından yönlendirildikleri, sözde güvenli olan bölgelere doğru yola çıktılar.

Chu Feng'in bulunduğu grupta neredeyse beş yüz erkek vardı. Ancak sadece elli kadın vardı, yolda liderlik eden yaşlı yöneticiler ve Liu Zhizun dışında geri kalan tüm erkekler Evlilik Buluşması'na katılan kişilerdi.

Bu da demektir ki, çok kurt ama az et vardı.

Bu durumda, her yerden gelen genç dâhiler, güzel dâhiler tarafından beğenilmek için her şeylerini vermeye başladı.

Özellikle Zi Ling. Ona yaklaşmak isteyen sayısız erkek vardı, ancak yaklaşanların hepsi soğukkanlı bir şekilde Zi Ling tarafından geri çevrildi. Prestijli Davet Mektubu alan Song Qingfeng, Bai Yunfei ve Liu Xiaoyao bile istisna değildi.

O sahneye baktıklarında, yaşlı yöneticiler bile sadece çaresizce başlarını sallayabilir, müdahale etmeye cesaret edemezlerdi. Binlerce kilometre uzakta durarak insanları reddeden Zi Ling'in özel statüsü ve canavar gibi güçlü dedesi düşünüldüğünde, Villa'nın korkulan baş yöneticisi bile seyretmekten başka bir şey yapamazdı.

Ancak her şey için istisnalar vardı. Chu Feng böyle bir istisnaydı. Zi Ling, diğer erkeklerden binlerce kilometre uzakta durmasına rağmen Chu Feng'i yanına çekti ve Chu Feng ayrılmak istese bile yapamadı.

En çok dayanılamayan şey, sonuçsuz bir şekilde kaçmaya çalışan Chu Feng kaba olmayı bıraktı ve sadece Zi Ling ile arkadaş olma yollarını aramaya başladı, hatta zaman zaman Zi Ling'den bazı küçük fırsatlar yakaladı. Bu gerçekten diğerlerinin dikkatlerini çekmesine neden oldu.

Song Qingfeng, Bai Yunfei ve Liu Xiaoyao, kendilerini gökyüzünün gururu olarak gören bu üç kişi, Chu Feng'in önüne kadar yürüdü, Chu Feng ve Zi Ling'in yürüdüğü yolu kesti. Chu Feng'e şiddetle hatırlattılar.

"Çocuk, terbiyeli davran! Hanımefendi Zi Ling'e nasıl dokunabilirsin?"

Chu Feng, Zi Ling'e kalbinden geçenleri anlatmaya çalışırken bir anda yüzü düştü. Konuşmak ve lanetlemek istiyordu ama daha ağzını bile açamadan Zi Ling konuşmuştu

"Hiçbiriniz benimle Chu Feng arasındaki meseleye karışmak zorunda değilsiniz. Eğer yolumu tekrar keserseniz, kabalığımdan ötürü beni sorumlu tutmayın." Zi Ling'in sesi oldukça hoştu ancak bu üç kişiyi umursamadığı hâlde üstündü.

"Biz... biz .." Song Qingfeng ve diğer ikisi önce şaşkına döndü, ardından da yüzleri kül gibi oldu, ne yapacaklarını şaşırdılar. Aslında Zi Ling'e yaranmayı düşünüyorlardı, fakat kim bunun ters tepeceğini düşünürdü ki.

Bununla birlikte, gerçekten mazeretleri yoktu, bu yüzden sonunda kalabalığın gözü önünde, yalnızca kasvetle çekilebildiler. Yüzlerini kaybetseler de bu konuda hiç bir şey yapamadılar.

"Heh. Hâlâ benden hoşlanmadığını mı söylüyorsun? Benden hoşlanmadığın hâlde neden yardım ettin?" Chu Feng güldü ve konuştuğunda, kaba elini Zi Ling'in iyi gelişmiş ince beline doğru uzattı ve daha da yaklaştı.

İster Chu Feng'i hedefi olarak görsün isterse de gerçekten Chu Feng'e yakın olmak istesin veya başka bir şey hedeflesin, Zi Ling'in onu neden yanında tuttuğunu bilmese de, Chu Feng bu şansı değerlendirdi ve Zi Ling'e karşı aldatmacalı taktikler kullanmaya başladı. Onu taciz etmek ve her türlü utanmaz şeyi yapmak gibi.

Chu Feng'in yapmak istediği şey Zi Ling'i öfkelendirmekti, böylece her zaman ona göz kulak olmazdı. Ancak o zaman Chu Feng'in bu gruptan kaçma şansı olabilirdi..

Çünkü şu anda grubun artık güvenli olmadığını biliyordu. Yaşlı yöneticisi ayrıldıktan sonra Chu Feng kaçmak için ne tür bir tehlikeli duruma gireceğini gerçekten bilmiyordu. Diğerlerini geç, anlaşılmaz olan Zi Ling bile büyük bir tehditti, bu yüzden hızlı bir şekilde ayrılmak zorundaydı.

Chu Feng'in uzattığı kötülüğü hissettiğinde, Zi Ling'in küçük yüzü değişti ve çabucak kaçındı. Ayrıca Chu Feng'e sertçe baktı ve, "Şefkat gösterdiğimi düşünmesen daha iyi olur. Sana yardım etmiyordum. Sadece işimi bölenlerden hoşlanmıyorum." dedi.

"Açıklamaya devam edin, açıklayın. Bunu açıklamak en iyisi, herkes buna inanacaktır."

''Ne dersen de inanmayacağım. Ne olduğunu bile anlamadan bana aşık olduğunu ve bu konuyu kafandan atamadığını biliyorum. Bu yüzden aptal aptal bahaneler uydurarak beni yanına çekmeye çalışıyorsun.''

Chu Feng'in ağzının köşeleri çekildi ve istemsizce güldü. Gözleri utanmazca Zi Ling'in onlarla gurur duyabileceği ikiz tepelerine bakıyordu.

"Hmph! Senin kadar utanmaz bir insan görmedim! Rezil...!"

Zi Ling'in küçük yüzü Chu Feng'in bakışları yüzünden öfkeden kızardı. Öldürme isteği gözlerinin içinde ortaya çıktı, en sonunda hırladı ve hızlı adımlarla ilerledi.

"Hehe, buna ne kadar devam edeceksin merak ediyorum." Chu Feng gülümsedi ve onu takip etti

"Hey neşelenmen için fıkra anlatayım mı?"

"Seni duymuyorum."

"O zaman sen benim için bir fıkra söyle?"

"Kapa çeneni."

Chu Feng onu asla kazanamayacağını hissetti, onun oldukça derin olduğunu hissetti. Chu Feng'e karşı düşmanlık beslese de yanından ayrılmasına izin vermiyordu.

Chu Feng'i ara sıra azarlayan Zi Ling'i gören bazı insanlar Chu Feng'i dövmek istedi. Ancak Song Qinfeng, Bai Yunfei ve Liu Xiaoyao'ya olanları görünce bu düşünceleri bıraktılar.

"Lanet olsun. O Azure Eyaleti'nden gelen serseri nasıl oluyor da Leydi Zi Ling'in kalbini çalabiliyor." Song Qingfeng öfkeyle dişlerini gıcırdattı. Kaba bir velede kaybedebileceğini hiç düşünmemişti.

"Zi Ling'in nasıl düşünceler içerisinde olduğunu kim bilebilir ki? Belki kaplumbağa gözleri yeşil bir fasulye gibidir." Bai Yunfei dudaklarını kıvırdı ve üzgün bir ses tonuyla konuştu.

"Gördüğüm kadarıyla, Leydi Zi Ling aslında Chu Feng'i sevmiyor, muhtemelen önceden tanışıyorlar. Belki de diğerlerinin bilmediği bir sır vardır ikisinin arasında." Liu Xiaoyao tahminde bulundu.

"Bilmiyorsan, konuşmayacaksın. Zi Ling nasıl olurda onun gibi birisine aşık olabilir?"

Ama o anda son derece soğuk bir öldürme arzusu arkalarından geldi. Bakmak için başlarını çevirdiklerinde gelen kişi Liu Zhizun'du.