MGA~2.kitap

Gong Luyun'un Kafasının Kesilmesi

"Aile İmhası mı? Chu Feng ve Gong Luyun arasındaki nefret, aile imhası yapmalarını gerektirecek kadar derin mi ?"

"Biliyorum, biliyorum! Yaklaşık bir yıl önce,  korkunç bir katliamın, Altın-mor Şehri’nde yaşandığını duydum. Tek bir gece içinde, Altın-mor Şehri’ndeki herkes yok edilmiş."

"Chu Feng'in ailesi, tesadüfen Altın-mor Şehri’ndeki diğer insanlarla birlikte ölmüştü. Hemen hemen her Chu ailesi üyesi asılmıştı ve Altın-Mor Şehri’nde, Chu Feng için mesaj  yazdıklarını duymuştum."

"Ayrıca Altın-mor Şehri’ndeki olayların, Chu ailesi için yapılmış olduğu anlamına gelmiyor mu bu?"

"Bu kadar küçük bir yaşta, Chu Feng’in nasıl bu kadar çok öfke beslediğini açıklıyor bu. Bunun sebebi Gong Luyun'un yapmış olmasıydı."

Bir kaç kelime "Aile İmhası" yüzünden herkesin duyguları aniden yükseldi. Ve hemen Gong Luyun’un, Altın-mor Şehri’ndeki katliamı yaptığına karar verdileri. Bu iki bağlantı çok önemli görünmüyor olsa bile herkes Gong Luyun'dan korkmaya başlamıştı.

Altın-Mor Şehri katliamı gerçekten çok acımasızdı.  Şehirdeki her bir insan;yaşlı,genç,kadın,çocuk.. Bunların hepsi ayırt edilmeksizin, kalpsiz bir öldürme şekli ile öldürülmüştü ve  bunu yaptıran kişi Gong Luyun idi.O, gerçekten çok acımasızdı.

"Arkadaşım, Chu Feng, her demek istediğini diyemezsin. Altın-Mor Şehri olayı zaten detaylıca araştırılmıştır. Bu, Beş Kaplan Köyü’ndeki insanlar tarafından yapıldı ve Beş Kaplan Köyü zaten gereken cezayı aldı ve herkes tarafından bilinen bir şey bu. Sen haksız yere başkasını suçlayamazsın." Chu Feng'in oğluna attığı suçları duyunca Lin Ran'ın sesi soğuğa dönmüştü.

"Ben, buradaki herkesin Beş Kaplan Köyü’ndeki insanların ne tür insanlar olduğunu bildiğine eminim. Onlar bir kişi tarafından işe alınmasa nasıl ve ne sebeple benim Chu aileme saldırsın? Bunun tek açıklaması var bunun sebebi Gong Luyun." Chu Feng sesini yükselterek söyledi.

"Çöp! bunlar için herhangi bir kanıtın var mı?" Lin Ran ve aynı zamanda Gong Tianping, öfkeyle, Chu Feng’e bağırmaya başladı.

"Kanıt? Bana kanıt gerekmez. Şu anda, Gong Luyun'un hayatı benim ellerimde. Onu almak istediğimde, alabilirim. Bir delile neden ihtiyacım olsun ki?" Chu Feng hiç umursamadan konuştu ve elindeki satırı sıktı.

"Bunu nasıl söyleyebilirsin? Eğer ona dokunmaya cesaret edersen, senin Azure Ejderha Okulu’nu yok ederim!"

Lin Ran zor durumda kalırsa, arkasındaki Qilin Prens Konağı askerlerine emir verebilirdi. Hepsi savaşa hazırdı ve hepsi gerçek ustalardı.

"Nasıl mı söylerim?. Şimdi nasıl söylediğimi görmene izin vereceğim!"

Chu Feng sadece güldü, ve elindeki altın satırı bulanıklık haline getirip, Gong Luyun’un boynuna doğru götürdü.

"Hayır..."

Bunu görünce, Lin Ran ve Gong Tianping şaşırdılar. Ağzının köşesinde gülümseme olan Gong Luyun’un yüzü bile büyük ölçüde değişti. Yuvarlak gözleri tamamen korku içindeydi ve o anda gerçekten ölümü hissetti.

*Whoosh*

Altın bir bulanıklık oluştu ve Gong Luyun’un kafası, kanla beraber uçtu.

Chu Feng, Gong Luyun'un kafasını alıp hala arena dışında duran Lin Ran’a attı "Alabilirsin bunu."

"Cennet adına bu..."

"Chu Feng gerçekten Gong Luyun’u öldürdü hemde Lin Ran'ın önünde!."

"Biraz fazla cesur değil mi? Gerçekten bunu yapması, yeryüzünden ve gökyüzünden korkmadığı anlamına mı geliyor?"

Chu Feng'in eylemi arenadaki herkesin titremesine neden oldu. Chu Feng’in, Gong Luyun’un kafasını kesmesine acımadılar, sadece korktular.

Bu ölüm kalım savaşıydı. Chu Feng'in, Gong Luyun’u öldürmesi tamamen hakkıydı. Kazanan kaybedeni öldürür çünkü.

Ancak, Lin Ran’ın konuşmasından sonra, Chu Feng'in bir şey yapmaya cesaret edemeyeceğini sandılar. Çünkü Azure Ejderha Okulu'nu yok edeceğini söylemişti.

Lin Ran'ın ne tür bir statüsü vardı? Ne tür bir gücü vardı? Yaşlı adamın önünde, Azure Ejderha Okulu Kuralları bile kural değildi ama Chu Feng onu böyle görmezden gelmişti. (ÇN: çöpler ya)

Onun karşısında, Chu Feng’in, Gong Luyun’u öldürmesinin bu kadar basit olmaması gerekiyordu. Lin Ran’ın isteğine tamamen karşı çıktı ve  milyonlarca insanın önünde Lin Ran'ın yüzüne tokat attı.

"Sen.. Sen!"

Oğlunun kapalı gözlerine baktığında Lin Ran’ın vücudu şiddetli bir şekilde titriyordu ve tarif edilemez bir öfke vücudundan dışarı  dalgalanıyordu.

"Ahh~~~~~~~~~~~~~" Aniden, Lin Ran, öfkeyle gökyüzüne doğru kükredi. Bu kükreme dünyanın titremesine neden oldu. Sonra halkı ve Chu Fengi işaret ederek soğukça bağırdı. "Buradaki herkesin ölmesini istiyorum, tek bir kişi canlı kalmasın." (ÇN Babadan oğula nesil bunlar orospu çocukları.)

"Evet efendim!" Sözlerini bitirdiği gibi onun arkasındaki Qilin Prens Konağı’nın insanları gök gürültüsü gibi bir tepki verdi ve Lin Ran ile beraber büyük bir öldürme niyeti ortaya çıkardılar.

"Gerçekten mi ? Neler oluyor burada? Herkesi öldür de ne demek?. Bu herkesin öldürülmesi anlamına mı geliyor?" (ÇN: Çinlilerin beyni sonradan basıyor.)(DN:Seri boyunca zaten bir söz söylendiğinde 10 kişi tekrar ediyordu.Bu seriyi bitirmek istese bile bitiremez yazar.)

O anda, arenadaki herkes panik haline girdi. Sadece Azure Ejderha Okulu insanları değil. Diğer okullardan gelen insanların ifadeleri bile büyük ölçüde değişti.

Şu anda Lin Ran, kan kırmızısı gözlere sahipti. Açıkça herşeyini kaybetmiş gibiydi ve. Qilin Ordusu da onun emri üzerine bir katliam başlatmaya hazırdı.

Qilin Ordusu çok güçlüydü. Sahne üzerindeki her insanı öldürebilecek güçteydiler. Bilge Alemi 8. Seviye olan Lin Ran’ı bir tarafa koyarsak Qilin Ordusu binlerce kişiydi ve kötü bir ordu değildi. En zayıf köken alemi 5. seviyeydi ve birçoğu Bilge alemine girmişti. Böyle bir ordu kesinlikle  Azure Ejderha Okulu dahil sahne üzerindeki her insanı öldürebilecek güçteydi.

"İşimiz bitti. Hepimiz öldük. Chu Feng, Lin Ran’ı kızdırdı ve onun yüzünden bu hale geldik!"

O anda, sahnedeki bir çok kişinin yüzü kül gibiydi. Altın at süren Qilin Ordusu’yla karşı karşıya kaldıklarında yapabilecekleri tek şey ölümü beklemekti. Bir çok kişi, Qilin Ordusuna bakarken korkudan bilincini kaybetti. Bilincini kaybetmiş olsalarda şüphesiz öleceklerdi.

"Azure Eyaletinin hükümdarı, olarak  bilinen Qilin Prens Konağı gerçekten korkunç."

O anda, misafir koltuklarından yaşlı bir ses duyuldu. Sonra aniden bir bulanıklık fırladı ve sonunda sağlam arenaya indi ve binlerce kişilik Qilin Prens Konağı Ordusu’nun önünde durdu.