Savaş Alevlerinin Yükselmesi!

198 31 0
                                    

"Kahrolası kız, seni bu şekilde tehdit edecek cesareti nereden buluyor? Chu Feng, bedenini kontrol etmeme izin ver de şu sürtüğe iyi bir ders vereyim."

Eggy oldukça sinirlendi, Chu Feng Eggy'nin öfkesini en yakından hissetti. Bu, Chu Feng'in aldığı ilk tehdit değildi ancak Eggy'nin öfkelendiği ilk seferdi.

"Gerek yok, kendim de cezasını verebilirim." Chu Feng soğukkanlı bir şekilde söyledi, kanında akan iki şimşek patlamaya hazır bir volkan gibiydi!

*boom* Chu Feng'in bedeninde bir patlama meydana geldi ve çılgın bir aura bedeninden dışarı çıktı.

Chu Feng'in boynunu sıkan Zi Ling, elini titreyerek bırakmak zorunda kaldı ve bir kaç adım geri gitti.

"Gözlerin!" Chu Feng'in altın sarısı ve mavi birleşimi gözlerini gören ve Bilge Âlemi'nin beşinci seviyesine yükselen aurasını hisseden Zi Ling'in sevimli yüzü değişti ve gözlerinde korku ortaya çıktı.

"Sen çok özel birisin. İlahi bir bedene sahip değilsin, ama ondan aşağı olmayan bir güce sahipsin."

"Ama şu an bana bir şey yapamazsın, çünkü burası benim bölgem. Eğer seni öldürmek istersem, kaçabilmenin hiçbir yolu yok!"

"Fakat korkmana gerek yok. İlahi vücuda sahip olduğumu yaymadığın sürece seni öldürmeyeceğim."

"Aynı zamanda, her garip tekniği kavrayabilecek bir güce sahip olduğunu kimseye söylemeyeceğime söz veriyorum."

Zi Ling fiyat için pazarlık yapıyormuş gibi son derece yumuşak bir sesle konuştu. Chu Feng'ten gelebilecek herhangi bir hareketten korktuğu için bilye gibi gözlerini onun üzerinden bir saniye bile ayırmadı.

Chu Feng'in göz bebekleri çok garip olsa da Zi Ling'in korktuğu şey bu değildi. Zi Ling'in korktuğu şey Chu Feng'in vücudunda ortaya çıkan karanlık güçtü!

Chu Feng, Zi Ling'e dikkat etmeyi bıraktı ve boynunu ovmaya başladı, bundan sonra Zi Ling'e bir bakış atarak, "Beni test mi ediyordun? Eğer yeterli gücüm olmasaydı beni burada öldürecek miydin?" dedi.

Bu sözleri duyduktan sonra Zi Ling'in göz bebekleri küçüldü ve ona cevap vermedi. Döndü ve pencereye doğru yürümeye başladı. "Sözlerimi kesinlikle unutma. Eğer sırrımı açığa çıkarırsan, inan bana son derece sefil bir şekilde öleceksin."

Kelimeler ağzından döküldükten sonra odayı kuşatan ruh formasyonu bir anda ortadan kayboldu ve güzel vücudu bir hayalet gibi gecenin karanlığında kayboldu.

"Bu kız çok tehlikeli, ondan öldürme arzusu hissettim." Zi Ling gittiğinde, Chu Feng üzerinden bir dağ kalkmış gibi rahat bir nefes verdi.

Çünkü Zi Ling, ona öldürmek için saldırırsa kesinlikle onu yenemeyeceğini biliyordu. Eggy'nin gücünü ödünç alsa bile yine de onu yenemezdi. O kız gerçek bir canavardı!

Ama şans eseri Zi Ling, Chu Feng'ten korkmuştu! Bu yüzden şimdilik Chu Feng'i öldürmeyecekti.

Ancak Chu Feng'in başını ağrıtan şey onunla seks yapmaktı! Kendisini öldürmek isteyen birisiyle bunu nasıl yapabilirdi? Gerçekten çok zordu.

Fakat Chu Feng'in şu anda yapabileceği bir şey yoktu. Sadece her şeyi kaderine bırakabilirdi. Sonuçta bu yolculuğun asıl amacı Bin Canavar Dağı'ndaki gizemli hazineydi.

Ertesi gün, Chu Feng erken saatte uyandı. Prestijli Villa'nın uzmanlarını izleyerek Bin Canavar Dağı'na doğru yola çıktı.

Bu yolculuğa Chu Feng ve Prestijli Villa Lideri dahil bine yakın insan katılmıştı. Bine yakın insanın hepsi kendi bölgesinde güçlü olduğunu kanıtlamak için buradaydı. Evlilik Buluşması'ndaki kızları etkilemeyi de istiyorlardı.

Yüzeyde hepsi dürüst ve saygılı olarak görünmesine rağmen Chu Feng onların neden öyle davrandığını gayet iyi biliyordu. Hepsi Bin Canavar Dağı'ndaki hazineler için bunları yapıyordu!

Hızlıca ilerleyen birkaç günün sonunda. Qin Eyaleti'nin yasak toprakları olan Bin Canavar Dağı'na vardılar.

Artık o geniş dağ sıraları barış içerisinde değildi. Birçok yerde savaş alevleri yükselmişti! Prestijli Villa'nın daha önce topladığı ordu Bin Canavar Dağı'na saldırmaya başlamıştı!

Bin Canavar Dağı'ndaki alevleri gören lider ve yönetici yaşlılar aynı anda oraya doğru ilerlemeye başladı. Chu Feng ve diğerleriyle ilgilenen sadece iki yaşlı kalmıştı.

*bom bom bom*

Chu Feng ve diğerlerinin Beyaz Başlı Kartal'la indiği Bin Canavar Dağı'nın dışı, içine göre çok daha huzurluydu. Herhangi bir yangın yoktu ancak çok uzaklardan canavarların öfkeli kükreme sesleri ve patlamalar duyulabiliyordu. Üzerinde durdukları yer sallanıyordu sürekli.

"Prestijli Villa, Bin Canavar Dağı'na saldırması için yüz bin elit gönderdi."

"Liderimiz savaş alanına geldikten sonra daha baskın olacağımıza inanıyoruz. Bin Canavar Dağı'ndaki canavarlar kötü eylemlerinin bedelini kesinlikle ödeyecek!"

"Ancak! Bin Canavar Dağı tencere içerisindeki çorba gibi karışık bir durumda olsa da cnavarlar hemen her yerde! Güvenli bölgeye gittiğinizde bile dikkatli olmayı ihmal etmeyin!"

"Çünkü bu canavarların hepsi merhametsiz ve korkunç. Hepsi yaşamınızı doğrudan tehdit ediyor."

"Villa Lideri'nin söylediği gibi Bin Canavar Dağı'nda karşılaştığınız canavarlara sakın merhamet göstermeyin. Yoksa acı çekerek ölecek olan siz olursunuz!"

Prestijli Villa yaşlıları, onlara dikkat etmeleri gereken şeyleri söyledikten sonra harita dağıttılar.

Bu harita Chu Feng'in beynindekine göre oldukça farklıydı. Bu harita oldukça üstün körüydü ve Yeraltı Sarayı'nın konumu bile gösterilmemişti.

Ancak haritada iki bölge işaretlenmişti. Bu bölgelerden çıktıktan sonra on gün içerisinde geri dönmeleri gerekiyordu, yoksa burada kalırlardı.

İki güvenli alan olduğu için Chu Feng ve diğerleri iki gruba ayrılmalıydı.

Chu Feng şanssızlığından dolayı Jie Qingming ve Tang Yixiu ve diğerleriyle aynı gruba düşmüştü.

Şans eseri ise Xu Zhongyu ve diğer World Spiritist Loncası üyeleri Chu Feng'in grubuna geldi. Onlar gelince Chu Feng kendini daha rahat hissetti.

Chu Feng, er yada geç onlarla ayrılacaktı ancak bu olmadan önce Xu Zhongyu'yla beraber Jie Qingming'i bastırması gerekliydi.

Ayrıca, Xu Zhongyu ve Jie Qingming'in yanı sıra, dost mu düşman mı olduğu belli olmayan bir kişi daha vardı, Jiang Wushang!

Jiang Hanedanı'nın dâhisi çok garipti. Dağ zirvesinde Chu Feng'e yardım etmiş olsa da, Chu Feng onunla konuşmaya gittiğinde buz gibi soğuk davranmıştı. Bu yüzden Chu Feng onu anlayamıyordu. O çocuk!

MGA~2.kitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin