5- Eski Melodiler

2.1K 135 5
                                    

Mine ben yüzümü yıkarken başımda beklemişti. Çok bir şey konuşmamıştık. Sınıf başkanı olduğu için suçluluk mu duyuyordu anlayamamıştım, normalde benimle konuşmazdı bile. Beraber kantine yürüdük, yolda birkaç kişi ile selamlaşmıştı. Ben de fırsat bilip aradan sıvıştım, onunla gezmek her ne kadar beni korusa da dikkatleri üstüme çekiyordu. Sonuç olarak yine yalnızdım. 

Kantinden suyumu aldım. Bir su bile 5 lira olmuştu. Tek dikişte bitirerek çöpe şutladım pet şişeyi. Şişeyi şutladığımda bileğimde kalan kırmızı toka dikkatimi çekti, ruh hastasının verdiği tokaydı bu. Ancak şu anlık işime yarıyordu o sebeple ellemedim. Kantinden çıkışına ilerlerken kenarda oturan grup dikkatimi çekti, sırtıma ok gibi bakış atan kişiyi gözlerimle aradım.  O sırada tam ortada, İlayda'nın omzuna bir kolunu atarak oturan Demir ile buluştu bakışlarımız.

Uzakta olmasına rağmen rahat bakışlarını bana kenetlemişti. Ben de onun gözlerinin içine baktım. O kaşlarını kaldırdı, ben de kaldırdım. Yaklaşık bir dakika boyunca gözlerimizle konuştuk.

Kaşlarımı çattım, dersin başlamasına az kalmıştı. Onlar da mı dersi ekecekti? Benden gözlerini çekmiyordu, herhangi bir duygu belirtisi göstermeden süzüyordu beni. Dayaktan dolayı yarrak gibi görünüyordum ve belli ki bunun için beni süzüyordu. Baştan aşağıya beni izledikten sonra kaşlarını çattı, bakışlarını çekti. Dayak yediğim için tatmin olmuştu herhalde, piç. Kollarımı birbirine kenetleyip kantinden hızlı adımlarla çıktım.

Daha dün onu aldatan kızla sarmaş dolaş oturuyorlardı. Ben bu gençleri cidden anlayamıyordum, ona 'Orospu' demişti ve şimdi araları iyi miydi yani? Onların boktan ilişkisi yüzünden dayak yemiştim ulan! Ayağımı yere sertçe basa basa okula girdim, zil belli ki çoktan çalmıştı. Son hız en üst kata yöneldim, merdivenleri ikişer ikişer çıkıyordum. Öğleden önceki son dersimiz salak bir hocanındı ve o da yoklama almayı unuturdu, işi başkana bırakırdı. O sebeple yok yazılma gibi bir problemim olmazdı. Müzik sınıfının önünden yavaşça geçtim, sonra istemsizce durdum.

Kimsecikler yoktu, sınıftan içeriye girdim. Etraf temiz duruyordu, demek ki okul çıkışında sık sık kullanılıyor. Okulumuzun kendine ait bir grubu bile vardı ancak geçen sene mezun oldukları için o boş yer başka bir gruba devredilecekti. Müzik Hocamız biraz sıkıntı bir adamdı, müzikle en ufak işin olursa seni hemen utanç verici bin bir etkinliğe sokmaya falan çalışırdı. Gözüme kilitli bir dolap takıldı, zincirle kapaklar birbirine kilitlenmişti. Güç uygulayarak zorladım kilidi, hemen açılıverdi. Sırıttım, okulumuz  kilit konularında hiç iyi iş çıkaramıyor. Dolapta birkaç tane müzik aleti vardı. Ancak gözümü en uca dik bir şekilde yerleştirilmiş tozlu keman kutusu çekti.

Bir süre tozlu kutuyu izledim. Korktum nedense, elimi uzatmak istemedim. Senelerdir ellemiyordum müzikle ilgili herhangi bir şeyi. Belki de senelerdir doğru düzgün bir parça bile dinlememiştim. Evimde keman yoktu; eskiden odamı kaplayan, çıkartmalarla dolu nota kağıtları da yoktu. Sertçe yutkundum, boğazıma bir ağırlık çöktü. Parmaklarımı kutunun tozlu yüzeyinde gezdirdim. Parmaklarımın ucundaki nasırlar sızladı, sanki onlar da hissetmişti geçmişi. Dayanamadım, kutuyu alıp masaya koydum. Fermuarını özen göstererek açtım. Kalbim deli gibi atmaya, başım dönmeye başlamıştı. Panik atak geçirdiğimi sansam da bir süre sonra nefesimi düzene koyabilmiştim. Boğazımdaki yumru gittikçe ağırlaşırken kemanı kutusundan çıkardım. 

Kutunun aksine tertemizdi keman, dört teli de sağlamdı. İlk önce boyunluğu yerleştirdim kemana. Sonra elim yaya uzandı, incitmekten korkar gibi titreyen parmaklarla kavradım yayı. İstemsizce hareket ediyordum, eski alışkanlıklardan kolay kolay vazgeçilmiyordu demek ki. İyice reçineledim yayı. Sonra sol omzuma yerleştirdim kemanı. Dudağımdaki patlak ve karnımdaki şişlikler iyice ağrımaya başlamıştı. Pes etmek istedim, kemanı bırakıp çıkmak... Ancak vücudum beynime itaat etmedi, ezberlemişçesine yayı hareket ettirmeye başladı. Gerisi güzelce gelmişti.

İlk önce ufak tefek akorlarını düzeltmeye çalıştım. Kulağım hala paslanmamıştı, ister istemez gülümsemiştim. Sonra parmaklarımı yerleştirdim, derin bir nefes aldım, parmaklarımın beni yönetmesine izin verdim. Aklımda kalan parçalardan en iyi hatırladığımı, annemin favorisini çalmaya başladım. Gymnopedie No.3.

Aslında bir keman parçası değildi ancak annemle eskiden güzelce harmanlayıp çalıyorduk. Yavaş ve kolay olan bu melodi annemle son çaldığımız parçaydı. O piyanoya otururdu, ben kemanı çalardım. Yanlış yaptığımda beni uyarmazdı, ben fark edip kendi kendime kızardım. Ben unuttuğumda o açığımı kapatırdı, o unuttuğunda ben kapatırdım...  O gün bilmem ne kadar süre boyunca o dar odada parmaklarım beni yönetti. Bilmem ne kadar gözlerim kapalı oradan oraya savruldum. Gözümü açtığımda öğle teneffüsü bitmek üzereydi. Dengemi kaybedecek gibi oldum, ancak omuzumdaki kemanı bırakmak istemiyordum. Biraz daha, birazcık daha...  En sonunda karnımın guruldaması ile kemanı bırakabilmiştim.

Kutusuna özenle yerleştirdim ve dolaba aldığım gibi koydum. Ellerim artık titremiyordu. Dolabı kapattığımda kapıdan gelen bir ses işittim. Hızlıca arkama döndüm ve kapıyı açtım. Kim vardı? Kaşlarımı çattım, umuyordum ki beni görmemişti. Saçlarımı karıştırdım ve esnemek için ağzımı açtım, dudağımdaki kesik yanmıştı. İnledim. Sınıftan çıktığımda koridordaki açık pencereyi gördüm. Pencerenin kenarında iki sigara vardı, birisi sönmüştü. Külleri pencerenin pervazına yayılmıştı, diğeri ise hala yanıktı. Birisi durup dakikalarca beni mi dinlemişti? Parmak uçlarımda yanık olan sigarayı kaldırdım ve pencerenin kenarına bastırdım. Durup aşağıyı izledim sessizce, insanları izledim, konuşmaları izledim, yiyişmeleri izledim... Sonra sıkılıp orayı terk ettim. Bir anda karnım kasıldı. Sabahtan hiçbir şey yememiştim, hızlı adımlarla kantine yöneldim. 

Karnımdaki morluklara kesinlikle bir şeyler sürmem lazımdı, karnım ağrıdan dolayı hissizleşmişti. Dudağım yanıyordu ve bir an önce eve gitmek istiyordum. Ancak bunlara rağmen kendimi kötü hissetmiyordum aksine yenilenmiştim sanki. İçime çektiğim nefes artık genzimi yakmıyordu..

Kilitli (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin