22- Kabus

1.3K 109 14
                                    

Nerede olduğumu kavrayabildiğimde kalbim deli gibi çarpmaya başladı. Yerdeki Esma'nın bilinçsiz vücudunun yanında dikiliyordum. Kalkıp onu kaldırmak, güvenli bir yere taşımak istesem de vücudum kıpırdamıyordu bile. Ayaklarımın karıncalandığını hissettim, sonra da yandığını. Ancak hala parmağımı bile oynatamıyordum. Gözlerim kararmaya başladığında hareket edebildim. Kafamı Esma'ya çevirdiğimde gördüğüm kişi ile buz kestim. Annem. Kutular yerinde bir küvet duruyordu, küvetin içinde ise annem. Aynı Esma gibi, bir gözü mor, aynı şekilde yatıyordu... Boyumun kısaldığını hissettim, güçsüzleştiğimi. Sonra her zamanki gibi boğazıma büyük bir yumru oturdu. O kadar çok olurdu ki eskiden, bazen nefes alamazdım. Küvete uzattım kollarımı, annemi kaldırmak için. Annem hareket etmiyordu, ona seslendim. Tekrar, tekrar ve tekrar... Çıt bile çıkmıyordu. Ellerini tutmak ve onu dikleştirmek için uzandım.

"Kalksana..." dedim. "....acıktım." sırtımdaki arabalı çantanın ağırlığı omuzlarımı parçalarcasına binmişti. Annemi çekerken elim kaydı, yere yapıştım. O sırada fark ettim avcumdaki kanları. Tekrar kalktım, annemin içinde olduğu küvet kan banyosuydu. Bileklerindeki kesikler hala tazeyken anladım, annem gitmişti. Küçük bir çocuktum ancak anında anlamıştım. Onun cesedi sıcaklığını kaybederken ben, bu korkunç gerçekle yüzleşmek zorundaydım. Boğazımda aynı yumru, gözyaşlarım dışarı çıkmıyor. 

Söylesene anne, eğer daha iyi bir evlat olsaydım beni de yanına alır mıydın?

....................

Nefes nefese yatakta dikleştiğimde şakaklarımdan gözüme inen keskin baş ağrısı ile inledim. Elim düşünmeden dikişlerime gitti, bu bir kabustu. En kötüsü ise kabus bile olsa bir saniyeliğine bir şeyleri değiştirebileceğimi düşünmüştüm. Boğazım kupkuru olmuştu, alnımda boncuk boncuk terler birikmişti. O sırada yanağımdaki ıslaklığı hissettim, sadece uykumda ağlayabilirdim zaten. Bu siktiğimin hayatında hiçbir amacım olmadan savruluyordum, hiçbir şey doğru gitmiyordu. Geçmişimi daha katlanılabilir yapabilecek hiçbir şey yoktu, sabahları baş ağrısıyla uyanmaktan nefret ediyordum. Anneleriyle veli toplantısına gelen çocuklardan nefret ediyordum, babalarıyla bisiklet süren veletlerden de... İşin kötüsü artık doğru düzgün üzülemiyordum bile. Göz yaşlarım boğazıma oturuyordu, nefes alamıyordum. Sinirleniyordum sonra, tırnaklarımla boğazımı kazımak istiyordum. 

Adeta kendimi yataktan dışarı attığımda kenardaki masayı tutmasam yere yapışacaktım. Hızla mutfağa girdim. Gökyüzü grileşmeye başlamıştı, saat en fazla 6 olmalıydı. Masada her zamanki yerinde duran Arveles'i gördüğüm gibi su içmeden ağzıma attım. Üzerine kenarda bıraktığım yarısı boş bardaktan bir yudum içtim. Bir elim dikişimin üstünde, diğer elim bardağı tutuyordu.

O sırada aklıma bir şey daha dank etti. Beş parasızdım. Babamın beni terk etmesi, her akşam psikolojik sorunlarla boğuşmam yetmiyormuş gibi bir de artık çulsuzdum. En kötüsü ise hayal kurmaya çalışan bir çulsuzdum. İleride iyi olacağımın hayallerini kurmuştum. İçimde bir şeylerin taştığını hissettiğimde kendimi kaybettim. Elimdeki bardağı karşımdaki mutfağın mermer duvarına fırlattım. Bardak büyük bir sesle kırılırken bağıramadım bile, fısıldadım. "Amınakoyayım böyle işin." Ağrı kesici yavaş yavaş kendini gösterirken hava almak için balkona ilerledim. Kendimi sakinleştirmemin tek yolu kendimi soğuğa bırakmaktı. 

Dışarının buz gibi havası kolumdaki tüyleri dimdik yaparken boğazımdaki yumru kalkıyordu. Kenardaki tahta sandalyeye oturduğumda elimi dikişlerimin üzerinden yeni çekebilmiştim. Avcuma batan cam parçalarını yeni fark etmiştim. Gözümü bile kırpmadan teker teker avcumdan çektim minik parçaları. Ben, olmayan manzarayı seyretmeye çalışırken arkamdaki balkon kapısının açılması ile irkildim. Hırsız falan mı girmişti? Elime masadaki küllüğü aldım, ancak kolumu kaldırdığımda bir el beni durdurdu. O sırada karşımda gözleri şişmiş Demir ile karşılaşmayı beklemiyordum. Bana gözlerini kocaman açmış bir şekilde bakıyordu. O sırada hatırladım, dün akşam burada kalmıştı. Derin bir nefes verip elimi indirdim ve tahta sandalyeye geri geçtim.

Kilitli (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin