31- Önlüğüne Bir Şey Dökülmüş

1.1K 99 19
                                    

Mermer tezgaha yaslanmış e-okuldan girilen notlarıma bakıyordum. Hava yağmurluydu ve o sebeple az müşteri vardı. Sadece bir iki notun girilmiş olmasını görmemle gözlerimi devirdim. Daha bir ay girmezlerdi bu notları. Telefonu önlüğümün cebine koydum. Kafamda hissettiğim bir batma hissi ile elimi saçlarıma götürdüm. Saçımı yarım toplamıştım, Ömer'in yardımıyla daha çekilebilir oluyordu bu saçlar. Ben saçımı düzeltirken personel odasından içeri giren Ömer seslendi.

"Bugün iyi toplamışsın, helal."

"Sağol." dedim sırıtarak. 

Ömer, sakin bir insandı. Belki de küçük kız kardeşi olmasının verdiği bir özellikti bu. Yakışıklı birisi değildi ancak kendine has yumuşak bir yüzü vardı. Yanındayken büyük kuzenimi hatırlatıyordu bana. O da aynı Ömer gibi olgun bir insandı, hayatını bir araya getirebilmişti. Ömer, paketten bir süt kutusu çıkardı ve tezgahı temizledi. Gözümün ucuyla onu izlediğimi fark etmiş olmalı ki muhabbet etmeye çalıştı.

"Sen ne zamandır çalışıyorsun burada?"

"İki sene olmadı galiba. Uzun süredir." bana inanamamış gibi baktı.

"İyi de lise öğrencisi değil misin sen? Yorulmuyor musun?"

"İdare ediyorum." cebimde titreyen telefonu çıkardım ve gelen mesaja baktım. Mine buraya geldiklerini söyleyen bir mesaj atmıştı. 'Geldiklerini' demişti, kimi getiriyordu yanında? Düşündüğüm kişi olmamasını umdum.

"Neden çalışıyorsun? Ailen bir şey demiyor mu?" bu cümleyle sırıttım.

"Yok, demiyorlar. " büyük ihtimalle üniversite parasına yardım etmek için çalışıyordu Ömer. Onu kendi sorunlarımı anlatarak boğmak istemedim. O sırada aklıma bir fikir geldi.

"Aslında iş değiştirmeyi düşünüyorum. Daha sık çalışabileceğim ve daha iyi ödeyebilecek bir iş." dedim çekinerek. Elindeki bezi tezgaha bırakıp bana döndü, kaşlarını çatmıştı.

"Bu iş yeterince ağır değil mi senin için, derslerine odaklanman gerekmez mi?" benimki normal bir durum değildi ki. Normal bir gençten üç kat daha çok hırpalamam gerekiyordu kendimi.

"İhtiyacım var. Tek yaşıyorum ben." her gerildiğimde yaptığım gibi parmaklarımla oynamaya başladım. Ömer'in çatık kaşları yumuşadı.

"Aslında bir iş biliyorum sanki ama... zorlanabilirsin. Ayrıca resmi olarak ismin geçmeyebilir kayıtlarında. Ben de bir ara çalışmıştım orada ancak ç-"

"Neresi?" bir anda ilgimi çekmişti. Ne kadar zorlandığım önemli değildi, önemli olan ilerisiydi. İleride sokaklarda yatmayacağımın bir garantisi olsun istiyordum.

Ömer sertçe yutkundu, yapamayacağımı düşünüyor olmalıydı. "Ben sana yazarım adamın numarasını. Taşımacılık işi, çok yorulursun. Bak Mert, eğer ailen-"

Sözünü kesmek istemezdim ancak hassas konular konuşmayı şu an kaldıramazdım. "Sorun değil Ömer. Sen bana numarasını at, sağol yardımın için." o sırada sipariş vermeye birkaç genç gelmişti. Kasaya gittim. Ömer'i böyle susturmak istememiştim, belli ki beni düşünüyordu. Ayrıca 'ismin kayıtlara geçmeyecek' demek aslında tehlikeli bir iş olduğunu gösteriyordu. Ancak günün sonunda önemli olan şey paraydı.

İki öğrencinin siparişini aldığımda arkadaki kişileri görmemle sırıttım. Mine ve Esma gelmişlerdi. Bir an Demir'in geleceğini düşünüp korkmuştum. Mine bana el salladı ve kasaya yaklaştılar. Esma, Mine'ye göre daha çekingendi. O geceki vahşi tavırlarını bir kenara bırakmış gibiydi, utanıyordu. Sessizce "Selam." diyebildi sadece.

Kilitli (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin