16- Hazırlık

1.5K 101 13
                                    

"Kurnaz davranmalıyız Mert." dedi saçlarını geride toplayarak. Yarım saat önceki yıkık Mine bir anda yok olmuştu sanki. "Aylardır o mekanı öğrenmek için uğraşıyorum, Demir ve Oktay hakkında araştırıyorum. Ancak tek başıma yapamam. Başıma Zeynep'e gelen olay gelebilir diye titremeye başlıyorum." kaşlarını çattı. "Eğer kız olmasaydım..." dedi ancak cümlenin devamını getirmedi.

"Demek istediğim şu. Olaylardan uzak dur ve..." gözlerimin içine baktı, kendinden emin bir yırtıcı gibi bakıyordu. Ürperdim. "...dikkat et. Belli etme. Yakalanma. Oraya karış ve ortama ayak uydur. Ne olursa olsun!"

"Pekala." dedim başımı yavaşça sallayarak. 

"Hayır anlamıyorsun Mert! Bu çok tehlikeli. Üstüne basarak söylüyorum 'tehlikeli'. Eğer yapamayacağını düşünüyorsan seni anlarım gerçekten."

"Hayır Mine." dedim. 'Hayatımda bir kez olsun işe yaramak istiyorum.' demek istedim ancak kendimi zor tuttum. Beni baştan aşağı süzdü. "Eğer öyle ortamlara ayak uydurmak istiyorsan biraz görünüşünde oynamamız gerekecek Mert." dedi dudağını bükerek.

"Daha demin bana yakışıklı demiştin?" dedim kaşlarımı çatarak.

"Yakışıklı olmak tek başına bir şey değil, esrarengiz olmalısın. Ulaşılamaz gibi durmalısın ancak güçlü de olmalısın. En önemlisi, hem çok dikkat çekmelisin hem de çekmemelisin."

"Ne diyorsun hiç anlamadım Mine." dedim gözlerimi devirerek. "Of Mert zamanı gelince anlarsın!" dedi ellerini kaldırarak. "İyice istirahat et, iş yerinde görüşürüz." dedi sırıtarak. Koltuktan kalktı ve sırt çantasını taktı. Arkasından boş boş bakarken o, kapıyı çarptığında zaman algımı tekrar kazandım. Saat çoktan 9 olmuştu bile. Hayatımda ilk defa misafir ağırlamıştım ve 'dostum' diyebileceğim birisi ile uzun süre sohbet etmiştim.

.

Sabah nasıl uyandığımı bile anlamamış, yarım yamalak hazırlanmış ve aç karnına işe gittim. Bir süre açlık dayanılacak seviyede olsa da kafamı kasanın mermer yüzeyine vurmamak için kendimi zor tutuyordum. Biraz daha dayanacaktım ve çıkacaktım, bugün yarım gün çalışıyordum zaten. Kasanın arkasında bekleyip elimi kaygan mermerin desenlerinde gezdiriyordum, kafamda pazartesi günü yüzleşeceğim yazılılar vardı. Üst üste gelen olaylar her zamanki tempomu engellemişti. Ortalamam hiçbir zaman düşmemişti, çok çalışkan da değildim ancak bir şekilde atlatıyordum. Sessizce ofladığımda üzerime düşen gölge ile karşımda bir müşterinin olduğunu anladım. Kafamı kaldırdığımda kahve gözleri dimdik suratıma bakıyordu. 

"Çabucak çalışmaya geri dönmüşsün, baya çalışkan bir hastasın kirpi." dedi kasadaki pipetlerle oynarken.

Dişlerimi sıkıp göz devirmemeye çalıştım. Müşteri müşteriydi. "Ne alırdınız?" dedim gözlerine baygın baygın bakarken. Hem açtım hem de yorulmuştum, bıraksaydı da rahatıma baksaydım.

"Hemen resmiyete döndün yani, sohbet ederiz sanmıştım." dedi dudaklarını bükerek.

"Ne konuşalım, karnına indirdiğim yumruğu mu?" sırıtmama engel olamadım."Suratın iyice büzülmüştü, canını mı yaktım?" dedim kaşlarımı kaldırarak. Benim sırıtmamla daha da gülümsedi.

"Çok mu komiksin sen?" dedi üzerime eğilerek. "Bir sıcak çikolata." suratı ciddileşti.  Sıcak çikolata işini çok ciddiye alıyordu demek ki.

Kıkırdamamı bastırmaya çalışırken garip bir ses çıkarmıştım. Bu çocuk bebek miydi de hep sıcak çikolata istiyordu? 

"Hayırdır, komik bir şey mi var?" dedi kaşlarını kaldırarak.

Kilitli (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin