23- Fotoğraf

1.3K 92 36
                                    

Pazar günü işe gitmemiştim ve bolca çalışmıştım. Demir salağını kovmam biraz zor olmuştu ancak akşam motorunu hastanenin önünde aceleyle unuttuğunu fark edince gitmeye ikna edebildim. Aceleyle gelirken motorunu unutmuştu. 

Şimdi ise kafamda yüzlerce formülle kimya sınavına girecektim. Sınav üçüncü dersti ve ilk dersin teneffüsündeydim. Mine'nin bana attığı bilgileri incelemeye yeni vaktim olmuştu. Dikişlerime okula gitmeden merhemini sürmüştüm ve her şey tıkırında gidiyor, gibiydi. Sırama adeta mont ve kitaplarla inşa ettiğim sıramda uyukluyordum. Bir yandan da mesajları okumaya çalışıyordum ancak Mine'nin  bana anlatması işleri daha iyi açıklayacaktı. 

Genelde sınavlardan önce uyuklardım, girdiğimde ise bütün her şey beynime oturmuş olurdu. Şu an da tam olarak bunu yapıyordum. Kitabın üzerine yatmak sihirli bir şekilde beynime bilgileri yüklüyormuş gibiydi. Kafamı koyduğum yerden sırıttım. O sırada saçlarımın hunharca karıştırılmasıyla anında kafamı kaldırdım. Mine bana sırıtarak bakıyordu, dün hiç konuşmamıştık. Gözlükleri ve alttan topladığı bukleleriyle her zamanki Mine'ydi işte.

"Günaydın." dedim gözlerimi ovalayarak.

"Sana da günaydın savaş gazisi." dedi. Sırıtarak yakınımdaki bir sıranın sandalyesine oturdu. Teneffüste sınıf genelde boş olurdu. İlk teneffüs 15 dakika olduğundan herkes takılmaya çıkıyordu. 

"Mesajlarına doğru düzgün bakamadım. Tamamen kendimi çalışmaya odaklamıştım dün, kusura bakma."

"Sorun değil de... Şeyi duymadın mı?" dedi sinsi bir tavırla.

"Yine ne kaçırdım?" dedim oflayarak.

"Oğuz, okul değiştiriyormuş."

"NE?" o anki duygularımı tam olarak tercüme edemiyordum ancak sinir ve tatminle karışıktı kısacası. Beni neredeyse bıçaklayıp bir kızı tacize sürüklemesi delirtiyordu ancak belli ki korkmuştu. Birisini korkutmak onu yakalamanın ilk adımıydı, korkan insan daha çok hata yapar.

"Başkan dedikleri adamdan pis azar yemiştir kesin." dedi Mine, keyifle ayaklarını sallıyordu. Benimle aynı şeyi düşünüyordu. "Korku ve endişe arkasında büyük iz bırakır." dedi.

"Bu işi daha önce çok yapmış gibi konuşuyorsun." dedim onun gibi sırıtarak.

"Tecrübe konuşuyor." telefonunu çıkardı "Belli ki sınava 'hazırlanmaktan' zaman ayırmamışsın sana o yüzden tekrardan açıklayayım. Fotoğrafta çıkan ikili yarı zamanlı olarak bir dönercide çalışıyorlar. İsimleri Samet ve Erkan. Başka bilgiler de buldum tabi ama önemli insanlar değiller sonuç olarak. Arabayı sürerken gördüğüm bir yaşlı adam vardı, yerde." ona ait olan bilgileri bulmak istercesine telefonunu kurcaladı bir süre. Ona bunları nereden öğrendiğini sormak istiyordum ancak alacağım cevaptan korktuğumdan sormadım. 'Düşman olarak edinmek istemediklerim' listesine yerleştirmiştim Mine'yi.

"İşte burada, bir süre bir adamın şoförüymüş. Atılmış. İsmi Mehmet, onun bu işle çok ilgili olduğunu düşünmüyorum ancak eski şoförü olduğu adamı araştırınca garip bir şey buldum. İsmi Süleyman Aydın'mış, şu an yurt dışındaymış ailesiyle. Çok şüphelenmedim, taşındıklarından değiştirmiş olabilir sonuçta şoförü-"

"Bir dakika bir dakika!" diye haykırdım. Süleyman Aydın, benim 'baba'mdı! 

"Kulağımı patlattın Mert. Noldu?" dedi gözlerini açarak.

"O adam benim babam."

"Ne?" daldı bir süre "Bir dakika NE!? Senin baban, bildiğin, sperminden doğduğun, anneni si-"

"Evet o, Mine uzatma işte." fazla heyecanlanmıştı galiba. Bir süre bana inanamıyormuş gibi baktı.

"Peki babanın şoförüyse nasıl tanımıyorsun onu? Daha da önemlisi neden seni de yurt dışına götürmedi?"

Kilitli (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin