29- Huylanma

1.3K 104 18
                                    

Cuma günü okula vardığımızda birbirimize bir çift kelime bile söylememiştik. Sessizce sınıfa girdiğimde Berkan, sıranın önünde çantasıyla beni bekliyordu. Anlam veremediğim bir heyecan vardı çocuğun üzerinde. Ben sırama ilerlediğimde beni gördü ve ağzı kulaklarına vardı. Herkese her zaman ve bayağı büyük gülüyordu ve bu pişkin gülümsemesi ilk başta sinirimi bozmuştu. 

"Naber Mert?" dedi ben çantamı yerleştirirken. "İyi. Sen?" dedim sessizce. Ona tekrar döndüğümde elindeki bileti yeni fark etmiştim. 

"Bu ne?" kafamı kaldırıp heyecanlı suratına baktım.

"Okul grubumu birkaç haftaya konser verecek. Yeni okul grubumuz, mükemmel olacak! Sen de gelsen çok güzel olur. Hem sınav haftası sonrası herkese moral olur." onun heyecanı beni de içine almıştı. Normalde gürültülü yerlerden nefret ederdim, partilerden, konserlerden, kulüplerden... Ancak belli ki bir emek sarf etmişti ve arkadaşı olduğumdan beni de davet etmek istemişti. Çekinerek bilete uzandım ve aldım. Bu onun gözünde 'kabul ettim' demekti. 

Boyu benimle neredeyse aynıydı. Sarıya çalan -ilk başta boyattığını sandığım- kıvırcık saçları vardı. Koyu renkli gözleri aynı misket gibiydi, daire ve parlak. Hep değişik kıyafetler giyerdi, ilgi çekmek benim aksime onu garip hissettirmiyordu demek ki. Ortamı okumayı hiç beceremezdi ve kesinlikle açık bir kitap gibiydi. Ne düşündüğünü anında anlayabilirdiniz. İlk başta kasıtlı aptal davrandığını sanmıştım ancak hayatı gelişigüzel yaşıyordu bunun sonucu olarak benden daha az düşünüyordu sanırsam. Bütün bu bilgileri bir haftadan kısa bir sürede öğrenmek de ne kadar çabuk arkadaş edinebildiğini gösteriyordu. Ona teşekkür ettiğimde el sallayıp sınıftan çıktı. Okula geldiği gibi beni aramıştı demek ki. 

Merakla bileti incelediğimde hafifçe sırıttığımı fark ettim. Belki de arkadaş edinmek sandığımdan daha az acılı bir süreçti. Bilet, mavi ve siyah renklerin karışımından oluşuyordu. Grupta kimlerin olduğu yazmıyordu ancak grubun ismi  ' Hazard Band 'di. Ne kadar da saçma, kesin Berkan bulmuştur bu isimi. Sırıtarak başımı biletten kaldırdığımda karşımda bana belki de uzun zamandır çatık kaşlarla bakan Demir'i fark ettim. Evimdeki içten davranışlarının aksine kaşlarını çatarak bakıyordu bana. Ben de kaşlarımı çattım, karşılık verecektim. Kaşlarımla telefonunu işaret ettim. Oktay dün mesaj atmıştı ama bu salak görevini yapmayıp cevap vermemişti. Bir kere 'ben yaparım' demişti. Sonuna kadar sözünde durmalıydı. Gözlerini devirip telefonu eline aldı. Zaferle sırıttım.

İçeriye hocanın girmesiyle kafamı günün son sınavı olan biyoloji kitabına gömdüm. Delirerek bu bilgileri kafama sokmayı planlıyordum. İkinci ders sınava girecektim ve işkencem son bulacaktı. Bir elimde her hafta kaybettiği ve sihirli bir şekilde yenisini bulduğum kurşun kalemim vardı. Dersin ortalarına ilerlediğimizde kendimi adeta kitaba gömmüştüm. Cebimde titreyen telefonum ile sıçradım. Gerçek anlamda sıçradım. Benim sarsılmamla hoca bana dönmüştü. Dikkati üzerimden uzaklaştığında küfür ederek telefona uzandım. Sesini kısmama rağmen neden titriyordu bu? En üstte benim dengesizin mesajını görmemle kaşlarımı çattım. 

'Oktay davet etti senin sahte kızı'

'sonunda'

'sıkıntı var'

'aynı gece kulübüne çağırdı'

'tanınabilirsin'

'hallederim'

Bana görüldü attığında Instagram'a girip mesajlaşmaları okumaya koyuldum. Bayağı güzel flörtleşmişlerdi, Oktay'ın küçük pipisinin bu mesajlara bile kabarabileceğini düşündüğümde az kalsın kahkaha atıyordum. İlerleyen mesajlarda ise benim sahte hesabı aynı yere davet etmişti önümüzdeki hafta. Hesaptaki gibi bir kızı nasıl bulacağımız hakkında en ufak bir fikrim yoktu ancak herhalde bir yolu bulunurdu. 

Kilitli (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin