10- İftira

1.8K 116 5
                                    

Pazartesi

Okula gittiğimde kendimi hazırladığımdan daha büyük bir nefretle karşılaşmıştım. Normalde insanlara görünmeyi sevmeyen ben, şimdi sanki gittiğim yer yerde gözlerin hedefi oluyordum. Çok sinirliydim, bu konuda bir şey de yapamıyordum. İlk derste hiç odaklanamamıştım bile, gözlerim Demir'i aradı. Piç, sanki hiçbir şey olmamış gibi yanındaki çocuk ile fısıldaşıyor ve önündeki kızlara bulaşıyordu. İlayda okula gelmişti,  böyle bir skandaldan sonra ben olsam gelmezdim. Ona baktığımı fark edince kaşlarını çattı ve yanındaki kızı dürttü, kafamı önüme çevirdim. Ne yapsam batıyordu bunlara amınakoyayım.

İlk dersin sonlarına yakın sınıfa nöbetçi öğrencinin girmesi ile müdüre gittiğimi anladım. Müdür, odasına beni çağırmıştı. İnsanların gözleri eşliğinde sallana sallana sınıftan çıktım. Nöbetçi öğrenci olan kızın bana attığı yan bakışlardan onun bile bu olayı duyduğunu fark ediyordum. Müdür'ün odasına girdim ve sessizce deri koltuklardan birine geçtim. Bana gözlüğünün üstünden baktı, ellerini birbirine kenetleyip konuşmaya başladı.

"Mert, durumun ciddiyetini anlamanı istiyorum." Klasik 'disiplin yiyeceksin' konuşması başlangıcıydı bu.

"Yaptığın şey bir suç Mert." dedi sert ve tok sesiyle.

"Ben yapmadım." dedim başımı kaldırarak.

"Oğlum bak olay bu kadar büyümüş, kabul et suçunu da önümüze bakalım. Şimdi sana tavsiyem akademik başarının etkilenmemesi iç-"

"Ben yapmadım!" kaşlarını çatıp bana bağıracakken sözüme devam ettim. "Bu okul hep öğrencilerinin ağzına mı bakıyor? Nasıl eğitimcisiniz siz, bana kanıt göstermemişsiniz benim ifademi bile almamışsınız, gelmişsiniz oturtmuşsunuz beni buraya. Suçunu kabul et de seni bir güzel paylayalım diye beni azarlıyorsunuz!" diye diklendim.

"Bu kadar saçmalı yeter! Senin bu hareketlerinin okulumuza nasıl büyük zarar verdiğini bilmiyorsun!" diye bağırdı suratıma doğru. Ancak çekilmedim.

"Öğretmenlerden birisi pedofili çıktı hocam! Söz konusu reşit olmayan birisiyle birliktelik yaşamış bir öğretmen!"  Öğretmen kelimesini bastıra bastıra söylemiştim. "Olayı kapatıp dikkatleri başka yöne çekmek için beni kullanıyorlar, olayla hiçbir alakam yok benim hocam! Ben sosyal medya bile kullanmıyorum! İstediğiniz kadar arayabilirsiniz!"

Gözlüğünü çıkarıp sinirle bir nefes verdi. "Ah oğlum ah, hiç anlamıyorsun." Neyi anlamamı bekliyorsun ulan. "Velini çağırdık, babanla görüşeceğiz sana verilecek ceza öyle kararlaştırılacak. Öğretmeninin davasında da ifade vereceksin. Okulumuzu kötü göstermeyeceğini umuyorum." O sırada beynimden kurşun yemişe döndüm.

"Hocam burada halledelim!" ayağa kalktım. "Hocam bakın ceza verecekseniz verin, babamı çağırmaya gerek yok!" 

"Otur oturduğun yerde!" mecburen oturmuştum. Bu adamların hiçbiri laftan anlamıyordu ki derdimi anlatayım. Derin derin solumaya başladım. Ben, müdür ve gergin sessizlik dakikalarca odada dolaşıp durdu. Belki de ikinci derse çoktan girilmişti ki telefon çaldı, müdür telefonu açıp yanıtladı. Kalbim ağzımdan çıkacak gibiydi. Kapıdan bir tıklama sesi geldi, içeriye giren kişi ile kaskatı kesildim.

Kapıdan içeriye giren kişi uzun süredir görmediğim babamdı. Üzerinde pahalı paltosu, deri ayakkabıları ve pahalı saati her zamankinden daha şıktı. Parmağındaki yüzük ve kır beyazı saçları ile artık tam bir aile babasına benziyordu. Boğazıma büyük bir yumru yerleşti. İlk önce müdüre selam verdi sonra bana döndü. En azından ufak da olsa şaşırmasını, bana oğlum demesini bekledim ama nafile. Beni adeta yok saymıştı. Kafamdan aşağıya kaynar sular dökülürken elimdeki bütün kanın çekildiğini hissettim. 

Kilitli (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin