11- Kayıt

1.7K 119 12
                                    

Kafanıza göre yorum yaparsanız rahat bir ortam oluşturabileceğimizi düşünüyorum. O yüzden lütfen yorum yapmaktan çekinmeyinn. :)

.....
Mine derin bir nefes verdi. "Ben de tam bilmiyorum aslına bakarsan. Tek bildiğim fotoğrafları ve videoları paylaşanın Oğuz olduğu." Oğuz mu? Demir'in bodrumdayken bahsettiği köpeği olmalıydı.

"Paylaşan hesabı biraz araştırdığında zaten Oğuz'un üzerine olduğu anlaşılıyor. Okul bunu görmezden geldi, çünkü sen üzerine suç atılması daha kolay birisisin." dediği şeyle daha da sinirlenmiştim.

"Senin gözünden Demir, kavgalara karışan aptal bir züppe olabilir. Ancak benim bildiğim Demir, bundan daha fazlası. Sonuçta zorla sevgili olduğun bir kız seni aldattı diye neden bu kadar sinirlenirsin ki? Seni onun ifşalarını paylaşacak kadar delirten ne olur?"

"Bir dakika bir dakika.. Demir ve İlayda zorla mı sevgili oldular?" dedim kafam karışmış bir şekilde.

"Evet. Yani biraz mantık yürüt. İlayda'nın babası ile Demir'in babası ortaklardı, taa ki İlayda'nın babası Demir'in babasından daha çok parlayana kadar. Tabii yetişkinlerin işlerine burun sokmak her zaman yanlıştır ama Demir'in babasının gözüne girmek istediği için bunu yapmış olabileceği aklımda dolanıyor." dedi sırıtarak. Mine'nin sosyal zekası korkulacak derecedeydi. Bu okulda başından beri bulunmama rağmen bu konuları hiç düşünmemiştim.

"Ama böyle alçakça bir oyunu Demir'in babası gibi güçlü bir adamın oğluna yaptırması biraz saçma değil mi?" dedim. Sonuçta rakibinin kızına saldırmak acınasıydı.

"Oh hayır hayır.." dedi Mine ellerini sağa sola sallayarak. "Bence babasının bu işte parmağı yok. Hepsi Demir'ciğin planı. Babasının işini ne kadar devralmak istemese de hep abisinin başarısının övülmesi onu sinirlendirmiş olabilir." Demir'in abisi genç yaşta babasının şirketinde önemli yer edinmişti. Bütün hayatı boyunca onunla kıyaslanması olası bir durumdu kısacası.

"Anladım.." mırıldandım. "Peki benim adımı temize çıkarmak için elindeki videoyu nasıl yayacağız?" 

"Onu da sen düşün. Her şeyi ben yaparsam-"

"Buldum bile." dedim bir anda aydınlanarak. Mine gururlu bir ebeveyn gibi sırıttı. "Oğuz'un telefonundan bu videoyu paylaşsam hiç sırıtmaz. Sonuçta diğer ifşalar da bu hesaptan paylaşılmıştı."

"Şimdi bir yerlere geliyoruz işte." dedi gülümseyerek Mine. "Ancak.." dedi sırıtmasını söndürerek "...senin biraz daha cesur olman lazım bu işi yapmak için. Seni senelerdir görüyorum Mert, hep saklanıyorsun sanki kaybedecek çok şeyin varmış gibi susuyorsun. Eğer bu dünyada bir yer edinmek istiyorsan geri çekilmeyi bırakman lazım." 

Haklıydı. Sözleri zihnimi bir bıçak gibi keserken aklıma babam geldi. O küçük evde karanlıklar içinde geçirdiğim iki sene gözlerimin önünden geçti. Boğazım yine düğümlendi, kendimi kapatarak senelerimi harcamıştım. 

Telefonunun saatine baktı. "Oha, teneffüs neredeyse bitecek ve ben hala müdür yardımcısına bu dosyayı götüremedim. Serdar Hoca beni paylayacak. Daha sonra konuşuruz Mert, sana videoyu mesaj olarak atarım. Öptümm." diyip sınıftan dışarıya fırladı. Ona bütün sorularımı soramamıştım. Kafamda duran yeni ve ani bilgilerle kalakalmıştım. İstemsizce sırıttım. Sınıfa doğru ilerlerken üzerime dikilen bakışlar eskisi kadar rahatsız etmiyordu.

Sınıfa girdiğimde dersin beden olduğunu sınıfta Oktay ve Demir dışında kimsenin olmaması ile anlamıştım. Bu ikili bedene hep geç gelirlerdi, basketbol oynar sonra da ortadan kaybolurlardı. Beni gördükleri an sustular. Sakin gençler, konuşmanızı kayda falan almıyorum. Çantamı alıp ortadan kaybolacağım. Çantamı alıp önlerinden geçerken Oktay'ın çelme takmak için ayağını uzatması ile durdum ve gözlerine bakarak üzerinden geçtim. Son zamanlarda insanların gözlerine bakmak eskisi kadar zor değildi.

"Çocuk mudur nedir?" diye mırıldanırken beni duymuş olmalı ki bir anda ayağa kalktı. Bunun da egosu çok çabuk yaralanıyordu be. Onu takmayıp ilerlerken beni omzumdan çekip kendisine çevirmesi ile durdum. 

"Senin çenen çok çabuk açılıyor." dedi adeta tıslayarak. Arkadan sırıtarak bize bakan Demir'e çevirdim gözlerimi. 

"Birisi seninle konuşurken gözlerine bakarsın ucube.." dedi bana ufak bir tokat geçirirken Oktay. Sendelememiştim ancak canımı sıkıyordu hiçbir şey yapamamam. Yaparsam eskisi gibi bir dayak daha yerdim çünkü. Oflayarak Oktay'ın yeni çıkan ufak tefek bıyığına baktım.

"Oktay şu bıyığı ne zaman alacaksın? Yeni yetme muhallebi çocuklarına benzemeye başlıyorsun çünkü." 'muhallebi çocuğu' lafını duyduğu an bana bir tokat daha geçirecekti ki arkadan gelen bir kahkaha onu durdurdu. Demir karnını tutmuş kısıla kısıla gülüyordu, kaşlarımı çattım. Orospu çocuğu.

"Çocuk haklı abi. Sabahtan beri sana nasıl söylesem diye düşünüyorum." dedi Demir kıkırdayarak. Oktay ona dönüp sinirini boşaltacakken boşluktan faydalanıp sıvıştım. Sınıftan çıkmamla kalakalmış Oktay'ın suratını hayal edebiliyordum.

Bu günü dayak yemeden anlatırsam 'ismimi temize çıkarma' planına baslayacaktım. Uzun zamandır hissetmediğim bu heyecan, her ne kadar beni korkutsa da içimde küçük bir parça
daha fazlasını istiyordu.

Kilitli (BxB)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin