#kalpağrısımaddimanevigerçektir
Sırada hocasına ders vermeyi bekleyen Gülistan, önündeki Zeynep Sude ve Damla 'nın şakalaştığını görmüş, Işığın onu sevmediğini ve onunla arkadaş olmadığı aklına gelince kalbi ağrımış, kalbinin acısına dayanamayan Gülistan elini kalbine koymuş ve gözlerini kapatmıştı.
~Damla, Gülistan 'nın iyi olmadığını, elini kalbine koyup gözlerini kapattığını görünce ona şöyle der "ne oldu Gülistan?" der
Gülistan, kalbinin acısından başka kimseyi duymadığı için gözlerini açmayıp Damla 'ya bir şey demez.
Zeynep Hoca, sırada bekleyen Damla 'nın konuştuğuna görünce şöyle der "ne oluyor orada?"
Zeynep Sude, Zeynep Hocasına bakar ve ardından Gülistan 'a bakar ve şöyle der "hocam kız gidiyor?"
Zeynep Hoca, Gülistan 'a bakar ve onun gözlerinin kapalı ve eliyle de kalbini tuttuğunu görür ve onu çağırır "Gülistan"
~Gülistan, Damla 'yı duymadığı gibi hocasını da duymaz~
Gülistan 'nın arkasındaki Başak elini kalbine götürmüş ve gözleri kapalı olan Gülistan 'ı silkeleyince Gülistan kendine gelir.
~Gülistan, Başağa bakar~
Başak, Gülistan 'a "hocamız seni çağırıyor?"
~Gülistan, hocasına döner~
Zeynep Hoca, Gülistan 'a "Gülistan iyi misin?"
Gülistan, hocasına "hocam ben iyi değilim, abdesthaneye gidebilir miyim?"
ABDESTHANE
Abdesthanenin kapısı sertçe açılır ve Gülistan, abdesthanenin kapısından nefes nefese içeriye girdikten sonra nefes nefese yeniden ağrıyan kalbini tutmaya başlar.
Gülistan nefes nefese iki eliyle kalbini tutar.
Gülistan, oksijen almak için pencerenin yanına gelir ve abdesthanenin penceresini açar.
Gülistan, abdesthanenin penceresini açtıktan sonra oksijen almak için nefes alıp verir. Gülistan nefes alıp verirken şöyle der "kalp ağrısı maddi ve manevi gerçekmiş" der.
~O sırada arada olan Mukaddes Şeyma Hoca, hafızlara sesli bir şekilde şöyle der "yemekhaneye geçiyoruz hafızlar" der~
Gülistan aradaki Mukaddes Şeyma Hocasının sesini duyduktan şöyle der "sakin ol Gülistan, her şey yolunda. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi kalbin ağrımamış gibi yemekhaneye gidiyorsun" dedikten sonra abdesthanenin penceresini kapatır ve üstünü başını düzelttikten sonra aşağı yemekhaneye iner.
YEMEKHANE
Hafızlar ve büyük gruplar akşam yemeği için yemekhaneye iniyorlardı. Hafızlar tarafında ilk yemek masasında Zümer ve Başak vardı, daha Gülistan ve Bera masaya gelememişlerdi. O sırada Gülistan, ilk yemek masasına gelir ve oturur.
Zümer, Gülistan 'nın yemek masalarına geldiğini görünce ona şöyle der "Gülistan iyi misin?"
Gülistan, Zümer 'e "şu an iyiyim"
Zümer "hm, sahi sen niye kalbini tuttun derste? Kalbin mi ağrıyordu?"
Gülistan "evet, kalbim ağrıdı ve onun acısına katlanamayınca tuttum"
Zümer "neden kalbin acıdı ki?"
Gülistan "biliyorsun, Işığın beni sevmediğine üzülüyorum ya bazen. İşte ona üzülünce kalbim dayanamadı ve ağrıdı. Ya bir insan bir insan için kalbi ağrır mı? Kalp acısı maddi ve manevi gerçekmiş"